GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:92
Tarih:16.06.2021

DURSUN ATAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 267 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 2'nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin görüşülen bu maddesi uygulamada çok ciddi sıkıntılara sebep olabilecek bir hüküm getirmektedir. Bu maddeye göre adli bir soruşturma sonunda cumhuriyet savcısının vereceği karar başsavcının denetimine bırakılmaktadır. Cumhuriyet başsavcısı, savcının verdiği kararı beğenmezse kararı kaldırılabilecektir. Üstelik maddeye göre de başsavcının bu yetkisini ne şekilde kullanacağı da açık değildir. Tamamen cumhuriyet başsavcısının keyfine bırakılmıştır.

Peki, başsavcıları kim belirliyor? Hâkimler Savcılar Kurulu belirliyor. Hâkim Savcılar Kurulunu kim belirliyor? 13 üyesinin 6'sını partili Cumhurbaşkanı, 7 üyesini ise Türkiye Büyük Millet Meclisi belirliyor. Yani iktidar başsavcıyı atıyor, başsavcı da savcıların kime dava açıp açamayacağını belirliyor. İşte, size AKP'nin yargı reformu. AKP, adında bulunan "adalet" ifadesini derhâl değiştirmelidir. "Yargı reformu yapacağız." deyip savcıları, hâkimleri denetim altına almaya çalışarak vatandaşı aldatan AKP'ye "adalet" yerine "aldatma" daha çok yakışacaktır.

Değerli milletvekilleri, önerilen değişiklikle cumhuriyetimizin cumhuriyet savcılığına son verilmektedir. Hep "Bir savcı çıkıp dava açmayacak mı?" diye soruyorduk ya, bu sorunun sorulmasına bile tahammül edemeyen "Ya bir savcı çıkarsa?" diye korkan iktidar hemen bir yasa teklifi hazırlayıp önümüze getirdi. Zaten uzun süredir başsavcı ne diyorsa o oluyordu. Örneğin iktidarın başarılı iş adamı Reza Zarrab olayında da böyle bir takipsizlik kararı verilmişti, sonra ise hep aynı yol izlenmişti. Hukuk devleti ilkesinin temel unsurlarından olan bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı, partili Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle siyasallaşmış, tek adamın iki dudağı arasına hapsedilmiş, Anayasa Mahkemesi kararları bile tanınmayarak ayaklar altına alınmıştır. Şimdi de cumhuriyet savcılarının takdir hakkı tamamen gasbedilerek başsavcıya fiilen tam bir hâkimiyet tanınmak istenmektedir. Yani fiilen yok sayılan cumhuriyet savcılığı makamına yasal olarak da son verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, sonuç olarak bu teklif yasalaşırsa soruşturmayı sonlandıracak kararlar için kendi belirledikleri başsavcıyı yetkili kılacaklar; cumhuriyetin savcıları, tek adam rejiminin doğrudan belirlediği başsavcıların kâtibi, emrine verilmiş bir çalışanı niteliği kazanacaktır. Böylelikle cumhuriyetin koruyucu savcılık makamı, hukuk fakültesi mezunu kâtipliğe dönüştürülecektir.

Değerli milletvekilleri, milletvekili, büyükelçi, vali, emniyet müdürü, yargıç için "cumhuriyet" sıfatı neden kullanılmıyor da sadece savcılar için kullanılıyor? Bu sorunun cevabını cumhuriyetin ilk yıllarının Adalet Bakanı şöyle cevaplamıştır: "Devletin her kademesinde olanlar yanlış yapabilirler, hukuk dışına çıkabilirler. Onlara cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılardır. Onun içindir ki sadece savcılara 'cumhuriyet savcısı' denilmektedir." Savcılara cumhuriyet unvanının verilmesi ve bu unvanın içinin de yetkiyle doldurulması işte böyle başlamıştır. Yani savcılar, hukuk devletinin varoluş güvencesidir. Atatürk'ün mirası cumhuriyetin koruyucuları bu teklifle saf dışı bırakılmak istenmektedir. Görevlerini tam yetki ve sorumlulukla yapabilmeleri için savcıların yolları açık olmalıdır, hukuk devletinin güvencesi budur. Adalet herkese lazımdır, devletin temel dinamikleriyle böylesine oynanmamalıdır. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk de cumhuriyet savcılarına seslenişinde "En güçsüz ve en kimsesizin yardımcısı cumhuriyet savcılarıdır." demektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

DURSUN ATAŞ (Devamla) - Yargıdan elinizi çekin, yargıyı tarafsız ve bağımsızlığına kavuşturun; böylece, güçlülerin değil, kendilerini kimsesiz görenlerin yanında cumhuriyet savcılarının bulunduğunu vatandaş da görsün.

Değerli milletvekilleri, zalime kılıç, mazluma kalkan olan adaleti, kendilerine kalkan, muhalif herkese kılıç hâline getiren iktidar unutmamalıdır ki "Ayarını bozduğunuz kantar, gün gelir sizleri de tartar!" diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)