GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:92
Tarih:16.06.2021

RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; İnsan Hakları Eylem Planı doğrultusunda kaleme alındığı söylenen ceza infaz kanun teklifi üzerine konuşuyoruz.

Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Bunun bir İnsan Hakları Eylem Planı doğrultusunda kaleme alındığı koskoca bir vehimdir çünkü ortada bir İnsan Hakları Eylem Planı yoktur, hiç olmamıştır hatta. Mart ayında Cumhurbaşkanının telaffuz ettiği İnsan Hakları Eylem Planı'nın başlangıcından, farazi başlangıcından bu zamana kadar sayısız insan hakları ihlali yaşadık. Martın hemen başında, 8 Martta devlet kadınları dövmekle başladı "Niye hopluyorsunuz? Niye hoplayarak slogan atıyorsunuz?" diye. Ardından, marttaki bütün gündemler boyunca devletin baskısı devam etti. Nisan ayında işçilere, emekçilere, yine, sokağa çıkan ve İstanbul Sözleşmesi'ni savunan kadınlara karşı devlet bu ceberut yüzünü gösterdi. 1 Mayısta olağanüstü bir saldırı dalgasıyla 1 Mayısı kutlamak isteyen işçilere ve emekçilere yönelik olarak ciddi bir saldırı söz konusu oldu, çok sayıda insan yaralandı. O zamandan bu zamana da bu olmayan İnsan Hakları Eylem Planı bütün olmamışlığıyla, bütün gaddarlığıyla, bütün ceberutluğuyla ve devletin bütün saldırganlığıyla bir biçimiyle devam ediyor.

Şimdi, o sebeple, oradan kaynak alan bu kanun teklifinin de içi dolu değil, onun içi boş. Tutsakları dinleyeceksin, özel hayatın dokunulmazlığını elinden geldiği kadar ortadan kaldıracaksın, 15 yaşından küçük çocukları olan kadınlara yönelik olarak bir infaz ertelemesini son dakika, acaba bundan teröristlerin çocukları da yararlanır mı diye ortadan kaldıracaksın, tek savcı vesayetini getireceksin, ondan sonra da diyeceksin ki: "Vallahi, biz acayip güzel bir ceza infaz kanunu yaptık yani tadından yenmez."

Değerli arkadaşlar, bizim ihtiyacımız olan bir infaz kanunu falan değil, bizim ceza infaz kalitemiz düşük, temel sorun bu. Bu kaliteyi yükseltmek için adım atmak gerekir. Oysa, cezaevleri birer işkencehaneye dönüşmüş durumda, aklınıza gelebilecek her türlü kötü muamele cezaevlerinde var. Türkiye cezaevleri baskının, şiddetin, insan hakları ihlallerinin çok yoğun olarak yaşandığı bir yerdir. Hariçten gazel falan okumuyorum. Bu Adalet Komisyonu, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, mesela bir cezaevinde kalmış olanları çağırsın, bir sorsun bakalım "Ya, orada ne yaşanıyor?" diye.

Mesela, ben size anlatayım neler yaşandığını; süngerli odada yapılan işkenceleri anlatayım, yemeklerinden çıkan fare kuyruklarından bahsedeyim, görüşlerin nasıl engellendiğinden bahsedeyim, ayakta sayım dayatmasından bahsedeyim, haberleşmenin nasıl engellendiğinden bahsedeyim. Ben bunlardan bahsederim ama şu anda bunların bin katı yaşanıyor, bin katı. Yani bir yerden duyduklarımızı anlatmıyoruz size, bizatihi yaşadığımız şeylerden bahsediyoruz. Şimdi, bunlar hiç mesele olmayacak, ondan sonra çıkılacak denilecek ki: "Ya, biz Ceza İnfaz Kanunu'nda restorasyonlar yapıyoruz."

Bakın, bu ülkede binlerce siyasi tutsak, hasta tutsakların sesi duyulsun diye ve İmralı'daki tecrit sistemini protesto etmek için açlık grevinde. Ya, arkadaşlar, bir devletin cezaevlerinde olan insanlar devlete yasalarını hatırlatmak için açlık grevine giriyorsa bundan daha vahim bir şey olmaz, biliyor musunuz? Oysa, CPT raporları ortadadır İmralı'ya ilişkin. Aynı zamanda devletin yasaları, ceza yasaları ve uluslararası anlaşmalardan kaynaklı olarak yükümlülükleri herkes tarafından biliniyorken İmralı'nın bir tecrit cezaevine dönüştürülmesi kabul edilebilir bir şey değildir. Orada 4 tane tutsak var ve onların da hakkı anayasal güvence altındadır. Öcalan'a karşı duygularınız sizi bağlar değerli arkadaşlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Devletin duygusu olmaz, devletin yasaları olur. Ne zaman ki yasaları ortadan kaldırarak kendi duygu durumuna göre hareket ediyorsa, işte, orada devasa bir çürüme ortaya çıkar.

Hasta tutsak sorunu çok büyük, devasa bir sorun; Mehmet Emin Özkan'dan defalardır bahsediyoruz. Sivas katliamı sanığını yaşından ve hastalıklarından dolayı serbest bırakanlar, Mehmet Emin Özkan'ın cezaevinde ölmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Sadece Mehmet Emin Özkan değil değerli arkadaşlar, 604'ü ağır olmak üzere 1.500'den fazla hasta tutsak var. Şimdi, bunları görmeyeceksin, ondan sonra diyeceksin ki: "Vallahi biz çok güzel bir ceza infaz kanunu yapıyoruz, herkesin çok faydasına olacak." Bunları geçin, bunlar vehim. Bu, otoriter konsolidasyondan faşizme geçiş programının adımlarından bir tanesidir, biz bunu böyle okuyoruz. O nedenle de bu teklife sonuna kadar karşı olduğumuz ifade etmek istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)