GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:92
Tarih:16.06.2021

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

267 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 4'üncü maddesi üzerinde İYİ Parti Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.

Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünce yayınlanan verilere göre 6 Nisan 2021 tarihi itibarıyla ülkemizde toplam 371 ceza infaz kurumu bulunmakta olup bu kurumların kapasitesi 250.576'dır. 31 Mayıs 2021 tarihi itibarıyla cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısı 286.481'dır. Bazı ülkelerde cezaevleri sayısına bakacak olursak Hollanda'da 14 ve Güney Kore'de sadece 53'tür. Dünyada ne durumdayız? Avrupa'da 100 bin kişide mahkûmiyet oranı 103,2'dir. Avrupa Konseyinin hazırladığı 2020 Yılı Ceza İstatistikleri Raporu'na göre, Türkiye'de her 100 bin kişiden 357'si cezaevlerindedir. Bu hâliyle Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi 47 ülke arasında en yüksek orana sahip olan ülkedir. Türkiye'yi 356 kişiyle Rusya, 264 kişiyle Gürcistan, 220 kişiyle de Litvanya takip etmektedir. Türkiye'de cezaevinde annesiyle birlikte kalan çocuk sayısı 803 olup Avrupa'da 1'inci sıradadır, 2'nci Rusya'da bu sayı 423; 3'üncü İspanya'da ise 94'tür. Bununla birlikte en kalabalık cezaevleri de Türkiye'de bulunmaktadır. Türkiye'de 100 kişilik kontenjanda 127 tutuklu ya da cezalı bulunmaktadır. Türkiye'de her cezaevi personeline 4,8 tutuklu düşerken Avrupa'da bu oran 1,6'dır.

Burada hükümlü, tutuklu ayrımı yapmadan bir değerlendirme yapacak olursak Türkiye'de suç kategorisine göre işlenen suçlar sırayla şöyledir: Terör, uyuşturucu, hırsızlık, adam öldürme, yağma ve diğerleri. Buna göre 47.907 kişi terör suçundan tutuklu bulunmaktadır. Burada da büyük miktarda oran FETÖ suçlularına aittir. 5.798 kişi ise terör suçlamasından hükümlüdür. Görüldüğü gibi, terörden tutuklu sayısı hükümlü sayısından çok fazladır.

Sayın Cumhurbaşkanı ve Hükûmet ortağı zaman zaman adalet mevzuatının yetersizliğinden ve reformlardan bahsetmekte, reform gerektiğini dile getirmektedir. Ülkelerin adalet parametreleri uluslararası kuruluşlarca ölçülmektedir. On dokuz yıllık AK PARTİ iktidarında bu parametreler devamlı kötüleşmiştir. Örneğin, Türkiye, 185 ülke arasında yargı bağımsızlığında 2002 yılında 37'nci sıradayken 2019 yılında 109'uncu sıraya düşmüştür. Yargı parametrelerinden hangisini ele alırsanız alın AK PARTİ iktidarı döneminde hepsi kötüleşmiştir.

Vatandaşlarımızın adalete ulaşmasında en büyük engel mevzuat değildir. Örneğin, Anayasa'nın 153'üncü maddesinin son fıkrası "Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar." derken, defalarca Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı gibi, Sayın Cumhurbaşkanı dahi Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymadığını açıklamakta, kurumun itibarını zedelemektedir. Hâl böyleyken, mevcut kurallar uygulanmazken adalet reformu yaparak adaletin düzeleceğini iddia etmek sadece bir algı yönetimidir. AK PARTİ Hükûmeti, mevcut mevzuatı hakkıyla yerine getirdikten sonra bir yetersizlik saptanırsa yargı reformu o zaman gündeme gelmelidir.

Görünen köy kılavuz istemez. AK PARTİ Hükûmeti "Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına gireceğiz." dedi. Geldiğimiz noktada, dünyada en çok hükümlü, tutuklu bulunan 10 ülkeden biriyiz. Hani bir slogan var "Hayaldi, gerçek oldu." diye. O sloganı şöyle güncelleyebiliriz: Adalet hayal, rezalet gerçek oldu.

Saygılarımla. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)