GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:92
Tarih:16.06.2021

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

(2/3632) esas numaralı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerine söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu, Genel Kurulun emekçilerini saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Meclis Genel Kurulunda şu anda görüşmelerini sürdürmeye çalıştığımız 13 maddelik tasarıya ilişkin mini bir infaz paketi diyebiliriz. Bize göre, bu mini infaz paketiyle yargının bağımsızlığı infaz edilmek isteniyor. Yargının bağımsızlığının infaz edildiği bir ortamda demokrasinin çatı kavramı olan hukuk devleti de derin bir yara alır. Aslında, şu anda gelmiş olduğumuz noktada, hukukun ne kendisi kalmış ne de üstünlüğü kalmış. 2020 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 128 ülke içerisinde zaten 107'nci sıradayız arkadaşlar.

Anayasa'da ne yazıyor? "Hukuk devletiyiz." diye yazılı. Fakat geldiğimiz noktada "yap yasa, boz yasa" yöntemiyle "kanun devleti" şekline dönüşmüş durumdayız. Ortalık, akşamdan sabaha değişen ya da yeniden üretilen, gece yarısı çıkarılan, amiyane tabirle ifade edecek olursak pijamalı yasalardan geçilmiyor.

Sayın Başkan, (2/3632) esas numaralı Kanun Teklifi nisan ayında gündeme getirilmişti fakat gelen tepkilerden sonra bu yasa çekilmişti. Yasa teklifinin geri çekilip aynı maddelerin sadece siyasi mahpusların temel haklarını sınırlamaya çalışan bir düzenlemeyle tekrar Meclis Genel Kuruluna getirilmiş olması, Anayasa'nın 10'uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır. Oysa, Türkiye Anayasası'nda herkesin kanun önünde eşit olduğu yazıyor. Bakın, hepimiz biliyoruz ki herkes kanun önünde eşit değil. Mesela, siyasi mahpuslar adli mahpuslara göre daha uzun süre cezaevlerinde kalıyor. Örneğin, siyasi mahpusların sağlığa erişim haklarında ayrımcılık uygulanıyor. 83 yaşında -burada onlarca kez söylendi- birçok kronik hastalığı olan ve yürüyemeyen "Mehmet Emin Özkan" adlı mahpus buna en iyi örnektir. Bakın, Mehmet Emin Özkan'ın, 6 kez Adli Tıptan "Cezaevinde kalamaz." raporu almış olmasına rağmen "Dışarı çıkması toplum için zararlıdır." denilerek dışarıya çıkması ve son günlerini evinde geçirmesi, maalesef, engelleniyor. Dolayısıyla, hukuk vicdanından yoksun böyle bir infaz sistemi, mevcut ayrımcılıklarına yeni ayrımcılıklar eklenerek devam ettirilmek isteniyor.

Sayın vekiller, hapishanelerde hâlihazırda mahpusların birçok hak ihlali sorunu bulunuyorken pandemiyle birlikte daha birçok hakkı, maalesef, askıya alındı. Mahpusların temel haklarını kısıtlayan düzenlemelerin kamuoyunda tartışılmadan el çabukluğuyla geçirilmeye çalışılması, demokratik bir ülkede olması gereken yasa yapım süreçlerine de aykırıdır. Aynı zamanda, ceza infaz kurumlarında kısa süreler içerisinde çok sayıda değişiklik yapılmasının, istikrarlı, anlaşılır ve karışıklıktan uzak bir infaz sistemine ulaşılmasını zorlaştırdığını da ifade etmek isteriz. Deyim yerindeyse, tam da Cicero'nun ifade ettiği gibi "Kanunun çok olduğu yerde adalet az olur." Türkiye'de kanun çok, adalet yok aslında.

Sayın vekiller, dördüncü yargı paketinin bir mini paketi olarak ifade edebileceğimiz bu düzenlemeyle getirmek istediğiniz, sadece siyasi tutukluların mektup ve görüşlerinin kayıt altına alınması değildir; aynı zamanda, siyasi tutukluların fiziki olarak cezaevinde olmasının yanında, düşüncelerinin de tecrit altına alınmasını amaçlıyorsunuz. Siyasi tutsakların cezaevinde olma nedeni zaten düşünceleridir, düzenlemeyle birlikte, tutukluların düşüncelerinin de cezaevinde tutulmasını amaçlıyorsunuz. Tutukluların, hüküm giymiş olmaları nedeniyle özgürlükleri dışında diğer haklarından mahrum bırakılmaması gerekir. Tutukluların, özgürlüklerinin elinden alınmış olması dışında tüm haklarına sahip olmaları beklenir. Bu haklardan biri de haberleşme hakkıdır. Haberleşme hakkı, hem Anayasa'da hem de uluslararası anlaşmalarda, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde güvence altına alınmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Son olarak şunu ifade etmek isterim: AKP-MHP ittifakı olarak yapmış olduğunuz bu düzenlemeleri reform olarak niteliyorsunuz ama ortada aslında reform meform diye bir şey yok çünkü bize göre iktidarınızın hukukta reform yapma ehliyeti yok. Bugüne kadar kanunlarda yapmış olduğunuz tüm değişiklikler ve izlemiş olduğunuz politikalarda hukuk devleti ilkesinden uzaklaşmak ve kendi hukukunuzu yani tek adam rejimini yaratmaktan başka hiçbir şey yapmadınız. Biz bu maddeye de kesin olarak karşıyız, çekilmesini istiyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)