| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 92 |
| Tarih: | 16.06.2021 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz aldım.
Bu kanun teklifiyle ilgili kimse büyük beklentilere kapılmasın. Teklif kanunlaşıp yürürlüğe girse bile birikmiş kronik sorunlara çözüm getirmeyecektir. Ayrıca, bazı maddeler uygulamada yeni sorunlar çıkaracak potansiyele sahiptir, bazı maddeler de eşitlik ilkesine uymadığı gerekçesiyle Anayasa'ya aykırılık içermektedir.
En önemli değişiklik ise cumhuriyet başsavcılarına verilen yetkidir. Cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonuçlandıran kararlarına doğrudan müdahale etme yetkisinin başsavcılara verilmesi sadece keyfîliğe yol açmayacak, yargı iyice kontrol altına alınmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyet savcılarının Anayasa'ya uygun görev yapmalarına engel olmakla nereye varılmak istenirse istensin iktidarın ömrünü uzatamayacaktır. İktidarın kirli ve yanlış işlerini gizleyerek halkın gözünde yeniden itibar kazanması artık mümkün değildir.
Halkın iktidardan beklentileri, yaşanan ekonomik sorunlara çözüm bulmak kadar, yapılan icraatların şeffaf ve denetlenebilir olmasıdır. Hesap verilemeyecek hiçbir karanlık konu olmamalıdır. Ülke uzun yıllardır soyuluyor kanaati artık herkesin ortak kanaati hâline gelmiştir. Bu iktidar için söylenen "Çalıyorlar ama çalışıyorlar." sözü bir zamanlar çok yaygındı. Ne yazık ki yolsuzlukların ayyuka çıkması, soyguna dönüşmesinden ve hiçbir hesap sorulamaz hâle gelmesinden sonra tablo çok daha ağırlaşmıştır. Cumhuriyet savcılarının rejime ve devlete sahip çıkmalarına engel olunduğu gibi yolsuzlukların ortaya çıkarılmasına da müdahale edilerek engel olunmaya çalışılma ihtimali çok yanlış bir yoldur. Zaten yolsuzluk dosyalarının savcılıklara intikal etmemesi için her türlü gecikme ve engelleme yapılmaktadır. On dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde, başından itibaren denetim sistematik olarak devre dışı bırakılmıştır. Önce devlet kurumlarının iç denetim organları ortadan kaldırıldı, sonra Devlet Denetleme Kurulu ve Sayıştay kontrol altına alındı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde hesap sorabilmek ve hesap vermek zaten yok. Yargı ürkek vaziyette birilerinin talimatıyla hareket ediyor. Bu değişiklikle başsavcılara talimat vermek işleri daha da kolaylaştıracaktır.
Değerli milletvekilleri, sizlere İçişleri Bakanlığının el koyduğu küçük bir yolsuzluk olayı örneği vermek istiyorum. Özellikle küçük olduğunu söylüyorum, küçüğü buysa büyüğünü Türk milleti tahmin etsin istiyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir ihalesi, 21 Mayıs 2018'de selatin camilerinin ibadete hazır hâlde bulundurulması hizmet alımı ihalesi bu söz ettiğim. Bu ihale 99 milyon bedelle bir firmaya verildi. İhaleye çıkınca 30 istekli işe ilgi göstermiş fakat işi alacak firma adrese teslim, önceden belirlenmiş olduğu için sadece birbiriyle ilişkili 3 istekli firma ihaleye katılmış ve malum firma işi almış, yapmış, 99 milyonu da kapmış. Süre dolduktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yeni yönetimi bu işle ilgili ihale yapmamış, aynı işi kendi ekipleriyle yapmaya karar vermiş. 41 selatin camisine ilaveten bu camilerin civarında bulunan hazire ve diğer eserlerin temizliği de dâhil edilerek yapılmış ve sadece 22 milyon lira harcanmıştır. Arada büyük fark olduğu görülünce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu ihaleyi incelemiş ve ihalede 67 milyon 307 bin lira kamu zararı olduğu tespit edilmiş. Peki, sonra ne olmuş biliyor musunuz? İçişleri Bakanlığı olaya el koymuş ve dosyayı devralmıştır. İncelemenin devam ettiğini sanıyoruz, yargıya intikal ettirilmesini bekleyeceğiz ve sonucunu da göreceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu şaibeli işler hiç olmazsa camiler üzerinden yapılmasaydı keşke. Bu işi yapan firma, aynı dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesinden 178 milyon liralık zabıta destek hizmeti ihalesini de almış bir firmadır. Bu firmanın kendini aklaması şarttır, bunun için de dosyanın yargıya intikal etmesi gerekiyor; kimlerin suçlu olduğu ancak o zaman anlaşılacaktır, ortakları da ortaya çıkacaktır.
Değerli milletvekilleri, hak, hukuk ve adaletin tesisi liyakatli kadrolarla mümkündür. Yolsuzluğa karışmamış, şaibeden uzak kalmış, liyakatli ve dürüst devlet memurlarının hâlâ var olduğunu biliyoruz. Devletin ayakta kalması için direnen bu dürüst kişilere destek ve cesaret verilmesi gerekir. Bu konuda, Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde yer alan, devlet umurugörmüş namuslu kişilere önemli görevler düşmektedir. Onlardan bu görevlerini yerine getirmelerini bekliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)