GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:92
Tarih:16.06.2021

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 7'nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Her iktidar infaz rejiminde gerekli değişiklikleri yapma hak ve hürriyetine sahiptir, hatta ihtiyaç duyulduğunda Meclisin de onayını alarak af da çıkarabilir. Fakat özellikle bu değişiklikler anlaşılabilir, kabul edilebilir, adil ve eşit olmalıdır.

Yapılmak istenen iyileştirmelerin gerekli ancak eksik olduğunu, bu nedenle yasa değişikliği hazırlanırken muhalefetin düşüncelerine de yeterince önem verilmediğini düşünüyoruz. Bir grubun veya sınıfın dünya görüşüne uygun olarak yapılmak istenen değişiklikler toplumsal huzuru yaralar, vicdanları kanatır. Örneğin, teklifin, konuştuğumuz 7'nci maddesinde kendi istekleriyle bulundukları kurumdan başka bir infaz kurumuna nakillerini isteyen lakin maddi yeterliliği olmayan hükümlülerin de 5275 sayılı Kanun'un 54'üncü maddesinden yararlanabilmelerinin yolu açılmış olsa da madde değiştirilmiş hâliyle de eksiktir. Maddenin ilk fıkrasından sonra gelmek üzere "Kendilerine karşı bir saldırı gerçekleştirilmiş hükümlüler saldırganın disiplin nedeniyle başka bir kuruma nakledilmemiş olduğu hâllerde, ilk fıkranın bentlerindeki şartlar aranmadan başka bir kuruma nakillerini isteyebilirler." fıkrası eklenmelidir. Aynı kanunun 55'inci maddesi "Hükümlü, hücreye koyma cezasını gerektiren eylemlerde bulunması hâlinde kurum yönetimince hakkında disiplin işlemi yapılır ve kurum en üst amirinin istemi üzerine Bakanlıkça başka kurumlara nakledilebilir. Disiplin cezaları yeni kurumlarda da çektirilir." ifadesini içermekte olup disiplin cezası gerektirecek eylemlerde bulunan hükümlünün nakli, kurum en üst amirinin istemine ve Bakanlığın takdirine bırakılmıştır. Bu ise saldırıya maruz kalan hükümlüler için bazen hayati tehlike oluşturmaktadır, bu yönde de değişiklik yapılması, infaz kurumlarında meydana gelen ölümleri ve yaralamaları azaltacaktır.

Değerli milletvekilleri, yirmi yıllık iktidarının sonunda AK PARTİ'sinin adaleti, yargıyı ne hâle getirdiği ayan beyan ortadadır. "Yargı reformu yapacağız." diye birçok kez Meclise "birinci yargı paketi" "ikinci yargı paketi" olarak isimlendirilen teklifler getirdiniz, önümüzdeki günlerde de dördüncü yargı paketi Meclise gelecek; bunlar bir reform hamlesi değildir. Türk yargı sisteminin kronikleşmiş, dağ gibi problemleri dururken bunları çözmeden "Yargıda reform yaptık." denilemez. Bu sebeple, Türk adalet sisteminin yapısal, kapsamlı ve gerçek bir reforma ihtiyacı olduğu açık ancak bu reformun sizin elinizden gerçekleşmeyeceği daha da açık. İktidarınız bu ülkede, maalesef "sosyal medya adaleti" kavramının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Mahkemenin serbest bıraktığı ancak sosyal medya adaleti sayesinde, suç işleyen bir kişinin defaatle tutuklandığını gördük.

İçinde bulunduğumuz dönemde yargıya siyasi bir müdahale olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. Yargı ile siyasetin iç içe olmasının nedeni sistem sorunudur. Yargı üzerinde siyasetin, daha da net bir ifadeyle, AK PARTİ'si iktidarının vesayeti çok açıktır. Ülkemizde yargı reformundan önce yargı bağımsızlığına ihtiyaç vardır. Yargı bağımsızlığı da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle değil, milleti önceleyen, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle olacaktır.

Değerli milletvekilleri, hukukun üstünlüğü ilkesi, adaletin bir ülkedeki yaygınlığını ve demokrasinin sağlamlığını ifade eder. Bir devlet bu ilkeye ne kadar bağlıysa o kadar güçlü, o kadar itibarlı, demokratik ve müreffehtir. Bu sebeple, ülkemizin içinde bulunduğu pozisyonu uluslararası Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne bakarak anlayabilirsiniz. Bu konuda 126 ülke arasında 109'uncu sıradayız. Sadece bu sıralama bile ne durumda olduğumuzu gözler önüne seriyor. Adalet mülkün de Türk'ün de temelidir. Beş bin yıllık Türk devlet geleneği adalet olgusu üzerine inşa edilmiştir. Mevcut tabloya baktığımızda "Yargıya güvenin ortak akılla gelişeceğini." söyleyen bir Adalet Bakanımız var. Sayın Adalet Bakanının söylediğini biz söylesek ortalığı velveleye verirsiniz. Buradan anlaşılan durum şu: Vatandaşımız, yargıya güvenmiyor ve siz de güvenmelerini istiyorsunuz ama sadece istiyorsunuz, zira bunu sağlamak için yaptığınız olumlu hiçbir adım yok.

Bir araştırma şirketi geçtiğimiz günlerde bir anket yayınladı "Yargıya güveniyor musunuz?" sorusuna halkın verdiği cevap yüzde 68 "Güvenmiyorum." yüzde 20 "Kısmen güveniyorum."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlayabilir miyim.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Türk milleti, tarihinin hiçbir döneminde adaletten bu kadar umudunu kesmemişti, bu vahim tablo sizin eseriniz. Vatandaşlarımızın yargıya olan güveni, AK PARTİ'si iktidarı yargı sistemini arkabahçesi hâline getirmeden önce zaten var idi. Sizin "gelişim" dediğiniz en fazla yargıya güveni eski seviyesine getirmek olur ama o da bu uyguladığınız politikalarla imkânsız.

Devletin dini adalettir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)