GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:95
Tarih:23.06.2021

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli milletvekilleri; görüştüğümüz yasa teklifi 44'üncü torba düzenlemesi, Askerî Ceza Kanunu torbası. Bugüne kadar görüştüğümüz 2.290 maddenin 1.432'si torba şeklinde görüşüldü yani yüzde 64'ü. Tam da bütçeden sonra Adalet Komisyonu ikinci torba komisyonuna dönüştürüldü. Bu yasa teklifiyle, bu torba yasa teklifiyle 5 kanunda 18 maddede değişiklik yapılıyor. Değişiklik yapılan kanunlarda 1'den çok kez değişiklik, 27'ci Yasama Döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nda 5 kez değişiklik yapıldı. Bunun anlamı, demek ki torba yoluyla yapılan düzenlemenin, esasen, önerilerin, Mecliste değil Meclis dışında yazıldığı, Meclis dışından geldiği, bu nedenle birbiriyle bağlantısız yasal önerilerden oluştuğu, bu yönüyle de öngörülebilir, ulaşılabilir ve anlaşılabilir özelliklerinden yoksun olduğu ortaya çıkmaktadır ve torba yasa, nitelik olarak Anayasa'ya aykırıdır. Gerçekten, 27'nci Yasama Döneminde yapılan yasalara karşı Anayasa Mahkemesi başvurularında Anayasa Mahkemesinin karara bağladığı 14 başvurunun 8'indeki iptal kararı da torba yasalara ilişkindir ama torba yasa yapılmasına devam ediliyor. Gerçekten, Adalet Komisyonu açısından konuya bakıldığı zaman, sürekli çalıştırılan Adalet Komisyonu toplam 20 kanunda 84 maddeyi son bir ayda görüşmüş ve bu kanun teklifi, bu torba yasa görüşülürken aynı zamanda yukarıda, Adalet Komisyonunda "dördüncü yargı paketi" adı verilen bir torba yasa görüşmesi de devam etmektedir.

Üzülerek söylemek gerekir ki biraz önce Adalet Komisyonunda görüşülen dördüncü yargı paketi çalışmalarına katılmış bir vekil olarak bizim iki yıldır hazırladığımız ve esasen "Adil Yargılanma Hakkı Yasa Önerileri" başlığı altında 189 maddeden oluşan 12 yasa önerisinden hiçbiri Cumhur İttifakı tarafından dikkate alınmadı ve bunlar mevcut paketle birleştirilmediği gibi, örtüşen maddelere yönelik hiçbir iyileştirme önerimiz de kabul edilmedi. Bu da gösteriyor ki aslında iki yıl önce açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi ve üç ay önce açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı'nda dile getirilen 18 amaç, 113 hedef ve 649 faaliyetin herhangi bir anlamı bulunmamaktadır. Çünkü bunlar esasen bazı sorunları ikrar etmiş olduğu hâlde genellikle sanki bu sorunların Anayasa veya yasalardan kaynaklandığı biçiminde bir izlenim uyandırmakta. Eğer burada bir samimiyet olsaydı, en azından bu yasama Meclisinin neden olduğu özellikle olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleri yoluyla yol açılan mağduriyetlere çözüm için en ufak bir adım atılırdı. Dolayısıyla bizim hak, hukuk, adalet doğrultusunda yaptığımız çalışmaları örtme çabası, aslında, yapıcı muhalefet yönünde attığımız adımın, uzattığımız elin geri itilmesi anlamına gelmektedir. Bu da şunu gösteriyor: Demokratik bir Anayasa yolunda ne kadar daha kararlı çalışmamız gerektiğini ve Türkiye'nin, Anayasa'nın 2'nci maddesinde öngörüldüğü üzere, insan haklarına dayanan, demokratik bir hukuk devletine yaraşır Anayasa'ya olan ihtiyacını ortaya koymaktadır. Çünkü bu süreç ne uzlaşma ne de müzakereyi beraberinde getiren bir süreçtir.

Şimdi, bunu belirttikten sonra, bu ön saptamaları yaptıktan sonra, bu yasanın ilgili maddelerinde ayrıntılı olarak belirtilecek ama Komisyonda da dile getirmiş olduğumuz bazı maddelerde somutlaşan sorunlara dikkat çekmeye devam edeceğim.

Madde 3'te tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren hâllere ilişkin yakalama yetkisi açısından 1632 sayılı Kanun'a eklenmesi teklif edilen ek madde 13'ün ikinci fıkrasında, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren hâllere ilişkin yakalama yetkisine sahip kişi ve merciler asker kişiler bakımından oldukça geniş bir şekilde öngörülmüştür. Düzenleme, askerler arasında silahlı çatışma riskine ve her hâlükârda kötüye kullanımlara yol açabilecektir.

5'inci madde ise "askerî suçların soruşturulmasının izne tabi" olması genel kuralını koymaktadır. "Askerî suçların soruşturulmasının izne tabi olması" genel kuralı, düşük rütbeli askerleri yüksek rütbeli askerler karşısında kırılgan ve her türlü kötüye kullanıma açık hâle getirebilecek ve Anayasa'nın 10'uncu maddesinde düzenlenen yasa önünde eşitlik ilkesine aykırı sonuçlara yol açabilecektir.

Madde 6'da ise yüksek rütbeli askerlerin işledikleri askerî suçların soruşturulmasının Cumhurbaşkanının takdirine bırakılması da sakıncalıdır. Çünkü Cumhurbaşkanı, anayasal tarafsızlığına karşın, uygulamada parti Genel Başkanı olması nedeniyle siyasal çatışmaların merkezinde yer alan bir makam konumunda değil, tam tersine, siyasal çatışmaların yaratıcısı, taraflı bir makam konumundadır. Bu ise askerî disiplin, askerî hiyerarşi ve askeriyenin tabi olduğu kurallar açısından ciddi risklere yol açacaktır. 6'ncı maddenin bu bakımdan gözden geçirilmesi gereği açıktır.

Madde 12 ve 13, hakkında mahkûmiyet ve hak yoksunluğu kararı verilen personelin tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerinde istihdam edilememesi konusunu düzenliyor fakat bunu düzenleyen madde, mahkûmiyetin tespitine ilişkin bir kural koymamaktadır. Zira, bilindiği üzere, on yıl önce Anayasa'da yapılan değişiklikle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolu açılmıştır. Acaba mahkûmiyet Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunu kapsıyor mu, kapsamıyor mu; bunun buraya konulması gerekirdi, bu konudaki önergemiz reddedilmiş bulunuyor.

Askerî kaynaktan stajyer müfettiş alımına gelince -madde 14- bu konunun düzenlenmesi, sınav koşulları yönetmeliğe bırakılmıştır ve yeterlilik sınavının usulünün yönetmeliğe bırakılmasının Anayasa'nın 128, 124, 70 ve 10'uncu maddelerine aykırılık teşkil ettiği açıktır.

17'nci maddeye gelince, yargı yolu kapalı disiplin cezaları bakımından askerî öğrenciler ile erbaşlar ve erler hakkında verilen disiplin cezalarına ilişkin olarak yargı yolunu kategorik şekilde kapatan kural ölçüsüz sonuçlara yol açabilecektir, bu ölçüsüzlük nedeniyle de özellikle Anayasa'nın 13'üncü maddesine aykırıdır ve ayrıca, bu tür bir düzenleme Silahlı Kuvvetler bünyesinde mobbing uygulamalarını engellemeyi güçleştirecektir. Bu itibarla, görüldüğü üzere, bu Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, torba kanun teklifi, birçok sakıncayı -olumlu düzenlemelerin yanı sıra- Anayasa'ya aykırılıkları da içeren bir düzenlemedir. Esasen ana neden şudur: İster sivil yargı olsun ister askerî yargı olsun, mahkeme hakkı, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme hakkı, silahların eşitliği ilkesi, açık usul ve çabukluk ilkesi, suçsuzluk karinesi, savunma hakları, yargı kararlarını uygulama zorunluluğu gibi adil yargılanma hakkının 7 ana ilkesini bütün olarak ele almadan yapılan düzenlemeler her zaman eksik kalacaktır, Anayasa'ya aykırı olacaktır. Gerçekten, Adalet Komisyonu tarafından bir ayda yapılan 4 torba düzenleme bu olumsuzluklarla maluldür. O nedenle, bizim yapmış olduğumuz, hazırladığımız 12 ayrı yasa önerisi, 189 maddelik yasa önerisi bu çerçevede hazırlanmıştır; dikkate alınmamış olması, belirttiğim gibi, bu Meclis adına bir kayıptır, bir fırsatın kaçırılmasıdır.

Teşekkür ederim dikkatle dinlediğiniz için. (CHP sıralarından alkışlar)