| Konu: | Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 23.06.2021 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Askerî Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 3'üncü maddesi üzerinde söz aldım.
Bu maddedeki değişikliğin uygulamada bazı sıkıntılara yol açacağı ve sonuçlarının şimdiden öngörülemeyeceği kanaatindeyiz. İktidarın FETÖ'yle beraber yürüdüğü ve her istediklerinin verildiği 2009 yılında çıkarılan bir kanunla asker kişilerin özel yetkili sivil mahkemelerce yargılanma yolunun açılmasıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesinin Ergenekon ve Balyoz gibi çok sayıda davayla tasfiye edilmesi gerçekleştirilmişti. Bu şekilde 15 Temmuz darbe girişiminin yolunun açıldığı öngörülememişti.
Bu maddeyle amacın ne olduğu da tam anlaşılmamaktadır. Komisyonda İYİ Partili üyelerimizin 3'üncü maddenin teklif metninden çıkarılması için verdikleri önerge reddedildi. Aynı önergemiz doğrultusunda şimdi burada bu maddenin metinden çıkarılmasını öneriyoruz. Askerî kurumların çoğunun kapatılması ve Genelkurmay Başkanlığına bağlı hiyerarşinin bozulmasından sonra, Türk Silahlı Kuvvetlerinde ast-üst hiyerarşisinde de intizamı bozacağı ve keyfîliğe yol açacağı öngörüsüyle 3'üncü maddedeki düzenlemeyi kabul etmiyoruz.
Cumhurbaşkanlığı eski Başdanışmanı sakallı general bir konuşmasında aynen şöyle demiştir: "Anayasa teklifimizdeki Silahlı Kuvvetlerin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili tespitlerimizin aşağı yukarı tamamı 15 Temmuzdan sonra yürürlüğe girmiştir. 'Kuvvetlerin Millî Savunma Bakanlığına bağlanması gerekir.' dedik, 'Harp okullarının, askerî okulların, Jandarma Genel Komutanlığının Genelkurmayla göbeği kesilsin, Yüksek Askerî Şûranın yapısı değişsin, askerî yargı kalksın.' dedik; hepsi gerçekleşti. 'Başkanlık sistemi gelsin.' dedik, o da geldi. Bu önerilerimizin tamamına yakını 15 Temmuzdan sonraki yeniden yapılanmada gerçekleşti." İşte, dedikleri zaten hepimizin gözü önünde oldu.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı her tavrın Türkiye Cumhuriyeti devletine, kurucularına ve kuruluş felsefesine açılan bir savaş olduğu kanaatindeyiz. Türk ve Atatürk düşmanlığı Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle çıkıp Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasıyla birlikte başladı, hiç durmadı ama son yıllarda ayyuka çıktı. İstiklal Harbi'ne karşı çıkanlar, düşmanla iş birliği yapanlar, saltanat ve hilafet fanatikleri, Atatürk ve Kuvayımilliyecilerin idamına fetva verenler, iç isyanları çıkaranlar, asker kaçakları, istiklal mahkemelerinde yargılananlar, kapatılan tekke ve zaviyelerin mensupları, yeni Türk devletine karşı olanlar, inkılaplara karşı çıkanlar, Türklüklerinden şüphe edenler; işte, bugün Türk ve Atatürk düşmanlığı yapanlar onların torunlarıdır.
Dün burada Andımız'la ilgili kanun teklifimizi reddedenler de hâlâ bu gerçeklerin farkında olmayanlardır. Küreselleşmenin millî devletleri tehdit ettiği bir dönemde birlik ve beraberliğimizi devam ettirecek bütün millî değerlerimiz gibi Andımız'a da sahip çıkılmalıydı. Danıştay tarafından alınan devlet madalyalarından Atatürk kabartmasının çıkarılması kararı da aynı kesimler tarafından gerçekleştirilen bir karardır. Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmelikleri Atatürk adını ve ilkelerini ihtiva ettiği için yürürlükten kaldırıldı, Millî Savunma Üniversitesi Harp Okulları Yönetmeliği ile Astsubay Meslek Yüksekokulları Yönetmeliği'nde giriş şartları arasında bulunan "İrticai ve bölücü görüşleri benimsememiş ve bu faaliyetlere karışmamış olmak." hükmü de kaldırıldı. Millî Savunma Üniversitesi bünyesindeki subaylık ve astsubaylık temel askerlik anlayışı kursları yönergelerinden ve müfredatından Atatürk'ün adı ve ilkeleri de kaldırıldı. Bu Atatürk ve Türk düşmanlığı karşıtı uygulamalar, her yerde olduğu gibi başka birçok bakanlıkta da devam etmiştir. İlkokullardan harp okullarına ve devlet kurumlarından madalyalara kadar Türk ve Atatürk düşmanlığının bu boyutlara gelmesiyle gönüllerden Atatürk'ü sileceğini zanneden zavallılara buradan özellikle hatırlatmak istiyorum: Türk'ü tarihten silmek için, yüz yıl önce, dünyanın bütün emperyalist güçleri Türk milletini mağlup etmeyi başaramadı. Siz kimsiniz ki buna cüret ediyorsunuz? (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Türk'ün bayrağı, al bayrağın gölgesinde yaşayacaksınız, bütün nimetlerden faydalanacaksınız, sonra da kalkıp Türk'ün ülkesi Türkiye'de, Türk'ü ve Atatürk'ü silmeye, yok etmeye çalışacaksınız.
Değerli milletvekilleri, bu çatı altında bu kürsüde ettiğimiz yemine sadık kalarak bütün bu tezgâhları bozmak ve Türklük düşmanlarına hak ettikleri cevabı vermek hepimiz için görev olmalıdır. Hiç kimsenin şüphesi olmasın, kurucu iradeye bağlı kalarak, millî birlik ve beraberlik içinde Türkiye Cumhuriyeti devletini ilelebet yaşatmayı başaracağımızı ilan ediyor, selamlarımı sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)