| Konu: | Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 95 |
| Tarih: | 23.06.2021 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Söz aldığım teklifin 6'ncı maddesinde, Genelkurmay Başkanının, kuvvet komutanlarının görevleriyle ilgili suçlardan dolayı yargılanmaları Cumhurbaşkanının takdirine ve keyfine bırakılıyor. Ama sadece bu kadar değil, daha önemli bir konu var, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasası'nın 17'nci maddesi de araya sokulmuş. Yargıtay cumhuriyet başsavcılığı 6,5 milyon yurttaşın oyunu alan ve bu ülkenin en büyük 3'üncü partisi hakkında talimatla kapatma davası açarken kuvvet komutanlarının ve Genelkurmay Başkanının hakkında irtikâp, rüşvet, zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihaleye fesat karıştırma gibi suçlar isnat edildiğinde Cumhurbaşkanının iznine tabi tutulacak. Buna niye ihtiyaç duydunuz? Yarın yine biz bu konuda FaceTime görüşmelerden mi bilgi alacağız? Bu konuda bizzat bu Meclisi bilgilendirin derim.
Şimdi, şunu sormak istiyorum: Siyaset nedir? Muhtelif tanımları var. Siyaset, belli bir toplumda çatışma hâlinde olan düşüncelerin uzlaştırılması faaliyetidir. Bir başka tanımı, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş ve anlayış olarak geçiyor. Osmanlı'da "siyaset" denince, atın idare edilmesi anlaşılıyormuş. Siyaseti nasıl tanımlarsanız tanımlayın, yaparken vazgeçilmez olan şeylere ihtiyaç var. Ne bunlar? Akla ihtiyaç var, bilgiye ihtiyaç var ve ikna edici yol ve yöntemlere ihtiyaç var. İşte tam da bu noktada bugünün iktidar sahiplerinin hiçbirinde bunların hiçbir özelliği yok. Peki, akıl, bilgi ve ikna edici yöntemi olmayanlar siyaset yapamaz mı? Yapar tabii. Nasıl yapıyor peki, neyle yapar? Korkuyla, zorbalıkla, yalan ve manipülasyonla siyaset yapar. İşte, siz, tam da bunu yapıyorsunuz. Kadınlardan korkuyorsunuz, o nedenle AKP Genel Başkanı bir gecede "İstanbul Sözleşmesinden çıktım." diye karar verebiliyor ve siz de hem ondan korktuğunuz için hem de kadınlardan korktuğunuz için bu kararı destekliyorsunuz çünkü akıl ve bilgi olmadan kadınları ikna edemezsiniz.
Yıllardır Kürt halkını ikna edemediniz, HDP'den vazgeçiremediniz. Yalan ve zorbalık siyasetiniz yetmedi, şimdi yargıyı tetikçi olarak kullanıp HDP'yi siyaset sahnesinden dışlamayı hedefliyorsunuz. HDP'yi kapatma davası ne biliyor musunuz? AKP ve MHP'nin siyasi başarısızlığının, aczinin itirafı ve ifşasıdır. Diyorsunuz ki: "Biz HDP'yle baş edemiyoruz, bir gerekçe uydurup kapatacağız." Korkunun siyasi ecele faydası yok, bunu söyleyeyim.
Selahattin Demirtaş beş yıldır tutsak. Neden? Çünkü, sarayda oturan tek adam, onunla meydanlarda, sokaklarda baş edemedi; siyasi rakibini aklıyla, bilgisiyle alt edemeyeceği için cezaevine gönderdi. Peki, uydurma tanıklarla, uydurma gerekçelerle baş edemediğiniz siyasetçiler cezaevine gidiyor; kasaba meydanlarında, ara sokaklarda linç girişimine maruz kalan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve sevgili Barış Atay'a yapılan saldırılar da siyaset kapsamında mıdır?
Ve Deniz Poyraz... "Hastalıklı birinin aşırı siyasi duygularına kapılıp işlediği cinayet." deyip kapattırmayacağız. Deniz Poyraz'ın katledilmesi siyasi bir cinayettir ve o katilin işverenleri bu katliamdan siyasi bir sonuç elde etmek için yapmışlardır, bunu aklı olan herkes biliyor ve görüyor çünkü onlarca kez tekrarlandı aynı tezgâh. AKP Genel Başkanı "Benzerlerini de kınayacağız." diyor. Ne demek bu? Yani "Benzerleri de olacak ve bizim taziye mesajımız cebimizde." mi diyorsunuz?
Kaybettiğiniz o 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında bu ülkede Suruç katliamı, Ankara katliamı yaşandı ve yine, Ceylânpınar provokasyonu yaşandı, HDP'ye saldırılar yaşandı.
Hepiniz biliyorsunuz ama hiçbiriniz konuşmuyorsunuz, eski Başbakan Davutoğlu'nun "Defterler açılırsa birçok insan, insan içine çıkamaz." dediği gibi birbirinizi ancak tehdit ediyorsunuz. Sözde siyasi başarı için her yol mübah mıdır sizin için?
Size hodri meydan diyorum, aklınıza güveniyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
OYA ERSOY (Devamla) - Bilginizin yeterli olduğuna inanıyor musunuz? Kendi ideolojinizi ve kendi siyasi projelerinizi, yaptıklarınızı ve yapacaklarınızı, farklı fikirleri ve projeleri olan insanlarla karşı karşıya getirmeye hazır mısınız? Gelin, Mehmet Cengiz ile İkizdere'nin Fadime kadını bir televizyon programına çıksınlar da Cengiz ikna etsin bakalım doğa katliamına Fadime kadını. Fahrettin Altun, LGBTİ+'yla karşı karşıya gelsin bakalım bir televizyon kanalında; onun onurlu duruşu karşısında nefret ve ayrımcılık dolu ağzını açabilir mi? Merkez Bankası Başkanı, Ziraat Bankası Genel Müdürü Korkut Hocayla karşı karşıya bir gelsin bakalım. Aynı yöntemi bütün konularda deneyebiliriz. Recep Tayyip Erdoğan herhangi bir siyasi rakibiyle yüz yüze, karşılıklı bir siyasi tartışmaya çıkabilir mi televizyon kanallarında, buyurun açın hepsini. HDP'nin kapatılmaya çalışıldığı şu dönemde bütün HDP yöneticilerine televizyonlar kapalı, meydanlar yasak, bir de bizden dinlesinler gerçekleri; üstelik biz kavun seçer gibi televizyon karşısında gazeteci de seçmeyiz. (HDP sıralarından alkışlar)