GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:95
Tarih:23.06.2021

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; İYİ Parti adına 7'nci maddeyle ilgili önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Geçen hafta sonu, İstanbul'da, İlçe Başkanımız Serkan Yalım, İl Başkanımız Buğra Kavuncu, İstanbul Milletvekilimiz Ümit Beyaz Bey'le birlikte Avcılar Tahtakale Mahallesi sakinleriyle buluştuk. "Sıkıldık, yorulduk, gerildik." diyorlar. Tahtakale Mahallesi 2012 yılında rezerv alan ilan edildi. Tahtakale Mahallesi gönüllüleri, kırk yıldır mahallelerine imar planı çıkmadığını ifade ederek mahallelerini çevreleyene Ispartakule, Bahçeşehir, Kayaşehir, Başakşehir gibi merkezlere dört ay içinde imar planı hazırlandığını belirtiyorlar. Mahalledeki tüm binaların deprem öncesi yapılar olduğundan, ince inşaat demiri ve deniz kumuyla yapılmış bu dayanıksız yapılarda yaşamak zorunda olduklarından dert yanıyorlar çünkü tam kırk yıldır imar yok. Tahtakale, devlet arazisi üzerine kurulmuş bir gecekondu mahallesi değil. Bu mahallenin büyük bir kısmı şahısların müstakil arsalarından ve binalarından oluşuyor. Tahtakale halkı kimseden bir lütuf istemiyor, hakkı olanı istiyor. İmar planları onaylansın, eski yapılar yıkılıp yenilensin; arsalarına, imar planına uygun sağlıklı konutlar yapılsın istiyorlar. Deprem korkusuyla yaşamak istemediklerini haykırıyorlar. "Şimdiden sonra kaybedecek bir tek günümüz yok." diyorlar. Olası bir İstanbul depreminde molozlar altında kalıp can verecek her bir yurttaşın vebalinin Tahtakale'yi görmezden gelen, ihmal eden makamların boynunda olduğunu söylüyorlar. Göçük altında değil, şimdi el uzatılmasını istiyorlar. Kısacası, Tahtakale diyor ki: "İmar sorunumuzu çözün. Bulunduğunuz makamların gereğini yapın. Bizi seçimden seçime hatırlamayın. Bizim derdimizi kendi derdiniz gibi görün. 35 bin can deprem tehdidi altındadır. Bu gerçeği görün ve Allah rızası için çözüm üretin."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7'nci madde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin. Hükmün açıklamasının geri bırakılması demek, sanığa verilen cezanın belirli bir denetim sürecinde hukuken sonuç doğurmaması demek. Sanık, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemezse ceza düşebilir, denetim sürecinde sanığın yaşamı etkilenmez yani aslında sanığa verilen ikinci bir şans gibidir. Maddeyle bu durum, bazı hâller haricinde, askerî suç ve cezalar için de öngörülmektedir. Burada esas sorun madde içerisindeki muğlak ifadelerdir. "Ağır şekilde" "tehlikeye düşürme" "zafiyete uğratma" öznel ifadelerdir. Bu ibarelerin sınırı belli mi? Değil.

Değerli arkadaşlar, bu madde keyfî uygulamalara yol açabilir, mağduriyetler yaratabilir. Bu nedenle, biz bu maddeye karşıyız fakat bu maddeye karşı olmak da yetmiyor. Hemen her kanun teklifinizde muallaklar meydana geliyor; bu yüzden, açıkçası, 7'nci maddeye şaşırmadık. Bu durumu artık basit hatalar ya da iyi niyetli yaklaşımlar olarak görmüyoruz. Görünen o ki kanun tekliflerinizde kullandığınız muğlak ifadeler marifetiyle kanunları keyfî kullanabilmeyi umuyorsunuz. Sizin iktidarınızda kanunlar sadece adaleti sağlamak için yapılmıyor; bu dönemde tecrübe ettik, kanunların tek amacı insanlığın salt temel değerlerini korumak değilmiş, kanunlarla adalet de zedelenebiliyor, eşitsizlik yaratılabiliyor.

Bakın, kanunlar adalet için kullanılmıyor, iktidarın gücünü pekiştirmek için kullanılıyorsa kanun hâkimiyeti yoktur. Profesör Doktor İskender Öksüz'ün tabiriyle "Kanunla hâkimiyet vardır." Maalesef, Türkiye'de bugün kanunla hâkimiyet devri yaşanıyor. Yandaşı, iktidarı, güçlüyü korumak için güçsüzü iyice ezmek; yandaş olmayana, muhalife gözdağı vermek için kanunları kendinize araç ettiniz. Devlet, adaletin tecelligâhıdır; vatandaşın huzur ve refahı adaletle sağlanır; ekonomi adaletle güçlenir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Ayhan Bey.

AYHAN EREL (Devamla) - Bu yüzden bizim önceliğimiz adil bir düzen kurmak olmalıdır diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)