GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAKAN ONAYI VE KARARNAMELER YOLUYLA TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDEN İLİŞİĞİ KESİLENLERE İLİŞKİN
Yasama Yılı:3
Birleşim:57
Tarih:24.01.2013

ÖZCAN YENİÇERİ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetlerinde bakan onayı ve kararnameler yoluyla ilişiği kesilen ve mağduriyetleri devam edenlerle ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum.

Bilindiği gibi, 22 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe giren 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu'yla, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'na bir geçici 32'nci madde eklendi. Bu maddeye göre, 1971 tarihinden itibaren, Türk Silahlı Kuvvetlerinden yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askeri Şûra kararları ile ilişiği kesilenlere özlük hakları verilmişti. Bu düzenlemelerden, yargı yolu açık işlemler sonucunda ilişiği kesilen kararname mağdurları ve askerî öğrenciler faydalanamamıştı. Bu durum Anayasa'nın 10'uncu maddesindeki eşitlik ilkesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ayrımcılığı yasaklayan 14'üncü maddesine aykırılık arz etmektedir. Aynı kanun maddeleri ve aynı gerekçelerle, ancak farklı idari işlemlerle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenler arasında böyle bir ayrımcılığın yapılması kabul edilemez.

Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma, 926 sayılı Kanun'un subaylar için 50/c, astsubaylar için 94/b maddesi çerçevesinde yapılmaktadır. Konuyla ilgili yasa maddesi aynen şöyle: "Disiplinsizlik veya ahlaki durumları sebebiyle Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmeyen subay, astsubayların hizmet sürelerine bakılmaksızın haklarında T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. Bu işlemlerin nasıl ve kimler tarafından yapılacağı subay, astsubay sicil yönetmeliklerinde gösterilir. Bu gibi subay, astsubaylardan durumlarının Yüksek Askerî Şura tarafından incelenmesi Genelkurmay Başkanlığınca gerekli görülenlerin Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemleri, Yüksek Askerî Şura kararıyla yapılır." hükmünü içermektedir. Ayırma işlemine tabi tutulacak personelin hangi idari kararlarla ilişiğinin kesileceğine Genelkurmay Başkanlığı karar vermektedir. Bu durum, personelin hangi idari kararlarla ilişiğinin kesileceği konusunda bir tasarrufu söz konusu değildir.

Değerli milletvekilleri, YAŞ kararlarıyla ilişiği kesilenlerin yargıya gitme hakkı yoktur. Bu nedenle Meclis, 6191 sayılı Yasa'nın 32'nci maddesini kabul ederek onlara bu hakkı verdi. Teorik olarak şöyle düşünülebilir: Bakan onay ve kararnamelerle ilişiği kesilen askerî personelin yargıya başvurma imkânı vardır. Onlar Askerî Yüksek İdare Mahkemesinde haklarını arayabilirler.

Bu, yargı içinde hâkim sınıfından olmayan üyeleri bulunduran bir yargıdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu yargının kararlarını yok saymaktadır. Bu, özlük işlemleri Genelkurmay Başkanlığınca düzenlenen ve hâkimlik teminatı güvence altına alınmamış bir yargıdır. Bu yargı, verdiği cezaların yargı konusu yapılacağını hüküm altına almıştır. Askerî Yüksek İdare Mahkemesi tarafsız değildir. Bu nedenle 2010 yılında yapılan referandumla Yüksek Askerî Şûranın yetersizlik ve kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme işlemine karşı yargı yolu açılmıştı. Böylece YAŞ kararlarına yargı yolu açılmasına rağmen YAŞ kararlarıyla ilişiği kesilenlerin yargı yolu açılmayıp, ilk, 6191 sayılı Yasa'nın geçici 32'nci maddesiyle özlük hakları verilmiştir. Olması gereken, bu tür mağduriyetleri olan herkesin bu uygulamadan yararlanmasının sağlanmasıdır ancak hem Hükûmet hem de Millî Savunma Bakanlığı kişilerin geleceğiyle ilgili hayati düzenlemeleri objektif esaslar üzerinden yapmamakta, mağduriyetlerin bir kısmını giderirken diğer kısmının mağdur olmasına göz yummaktadır.

Değerli milletvekilleri, önümüzdeki günlerde görüşülecek olan Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu çerçevesinde oda ve göz hapsi cezalarının kaldırılması, disiplin cezalarına yargı yolunun açılması olumlu bir gelişmedir. TSK'dan ayırma cezası verme yetkisinin Yüksek Askerî Şûra ve ilgili bakanlık onayından çıkarılarak daha alt kademelerde oluşturulan Yüksek Disiplin Kurulunun takdirine bırakılması doğru değildir.

12 Eylül 2010 yılında yapılan halk oylamasıyla kabul edilen Anayasa değişikliğinde "Askerî Yüksek İdare Mahkemesinin kuruluşu, işleyişi, yargılama usulleri, mensuplarının disiplin ve özlük işleri, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir." hükmü getirilmişti. Böyle olmakla birlikte, sözü edilen uyum kanunu Meclisten henüz geçmemiştir. Yargı bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı güvence altına alınmamış bir mahkemenin yargı yolu olarak gösterilmesi de doğru değildir. Hayati sonuçları olan Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasının yargı kararıyla verilmesi keyfî uygulamaların önüne geçebilecektir. Bugün hâlâ keyfî uygulamalara maruz kalmış, basit disiplin suçlarıyla meslekten çıkarılmış kişilerin mağduriyeti devam etmektedir.

Her defasında darbelerin açtığı yaraların sarılacağı söyleniyor. O hâlde, ordudan çıkarıldığını yakınlarından bile saklayan, intihar, aile ilişkilerinin bozulması sonuçlarını doğuran bu mağduriyetin ivedi olarak giderilmesi gerekiyor diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.