GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:96
Tarih:24.06.2021

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerimin hemen başında, Kocaeli'de bir parti teşkilatı Türk Bayrağı üzerinde yemek yemiş, utanmadan fotoğraf çekilmiş ve sosyal medyadan "Toplantımız hayırlara vesile olsun." diye paylaşmış. Yazıklar olsun! Rengini Mehmetçik'in kanından alan Türk Bayrağı'nı biz, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü olarak görüyoruz. Biz, Türk bayrağını kız kardeşimizin gelinliği, şehidimizin son örtüsü olarak görüyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Efendim, hangi parti yapmış onu?

AYHAN EREL (Devamla) - Türk Bayrağı bizim şerefimizdir, tarihimizdir, namusumuzdur. Bayrağımızın altında doğduk, Rabb'im nasip ederse de altında öleceğiz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar) Şanlı Bayrağı'mızı masa örtüsü yapanlara, yaptıranlara yazıklar olsun!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hangi parti yapmış? Tutanaklara geçsin.

AYHAN EREL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, askerî hastanelerin, askerî liselerin kapatılması Türk Silahlı Kuvvetlerine hiçbir katkı sağlamadığı gibi Askeri Ceza Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin de çok fayda sağlayamayacağı kanaatindeyiz.

Ek 13'üncü maddedeki "Asker kişi herkes tarafından yakalanabilir." hükmünü anlamak, anlatmak, izah etmek mümkün değil. CMK'deki düzenlemenin buraya getirilmesi ve buranın açıklığa kavuşturulması gerekecektir, yoksa bu, ilerde büyük sıkıntıları beraberinde getirecek, Mehmetçik kurtlar sofrasında yem olma durumuna düşecektir.

Soruşturma izinlerinin verilmesine baktığımızda, soruşturma izinleri verilirken siyasi unvan taşıyanlara yetki verilmesi çeşitli kaygıları da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle, Millî Savunma Bakanı ve Bakan Yardımcıları yerine soruşturma izninin yetkili ve ilgili kuvvet komutanlarına verilmemesi uygulamada siyasallaşmanın yaratacağı sıkıntıları beraberinde getirecektir fikrindeyiz.

Genelkurmay Başkanı dışında kalan kuvvet komutanları hakkındaki soruşturma izninin Cumhurbaşkanı tarafından değil Genelkurmay Başkanının iznine bağlı hâle getirilmesi daha uygun olacaktır. Soruşturma izni verilmediği takdirde bunun neticesinde nereye başvurulacak? Bu konuyla ilgili bir açıklama yok. Soruşturma konusunda kanun metninde yine Silahlı Kuvvetlerin en büyük unsurlarından biri olan sözleşmeli er ve uzman çavuşlar hakkında pozitif bir düzenleme yapılmaması da ayrıca bizi düşündürmektedir.

Kanunun maddelerine baktığımızda, 15'inci maddedeki geçici 48'inci maddede "İki ay içinde talepte bulunmaları hâlinde, Bakanlığın kadrolarına atanmış olanlar, Hâkim ve Savcılar Kurulunca bölge adli ve idari yargıda görevlendirilecek." deniliyor. Bu iki aylık sürenin kısa olduğu kanaatindeyiz. Bunun yerine Türk Silahlı Kuvvetlerindeki tayin döneminin dikkate alınmasının daha uygun olacağı kanaatindeyiz. Yine bu maddeyle, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 45'inci maddesi hükmü uyarınca tercihen Millî Savunma Bakanlığı hukuk hizmetleri kadrolarında kalan ve hâlihazırda bu kadrolarda istihdam edilen askerî hâkim ve subayların ekseriyeti albay rütbesinde olup 31 Aralık 2021 tarihi itibarıyla da emekli olabilecek durumdalar. Bu personelin emekliliği tercih etmesi durumunda düşük rütbede olan ve emekliliği hak etmemiş olan askerî hâkimlerin adli ve idari yargıya geçişi hâlinde kadrolarda ani boşalma söz konusu olacaktır. Askerî hâkimler sonrası istihdam edilen hukuk sınıfı subayların da mevcut ve tecrübe itibarıyla henüz yeterli düzeye ulaşmamış olabileceği göz önüne alındığında personel eksiltilmesinin kademelendirilebilmesi için adli, idari yargıya geçecek personel için geçişin uygun bir süre ertelenmesinin, hizmetin sekteye uğramaması noktasında faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Bu açıdan yürürlük maddesinde çerçeve 15'inci maddesinin yürürlük tarihinin altı ay sonrası olacak şekilde düzenlenmesinin uygun olacağını düşünmekteyiz.

Çok Kıymetli Başkan, değerli milletvekilleri; Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi Millî Savunma Komisyonunda görüşülmeye devam ediyor. Bu kanunun amacı, birçok büyük KİT özelleştirmesinde olduğu gibi Makine Kimya Endüstrisini de şirketleştirme, anonim şirkete dönüştürme yöntemiyle özelleştirmeyi amaçlamaktadır. Makine Kimya Endüstrisinin değeri tahminlerinizin ötesindedir; daha sonra bir güvenlik sorunu olarak karşımıza çıkabilir, savunma ve güvenlikle ilgili "devlet sırrı" niteliğindeki bilgiler tehlikeye atılabilir; ikinci bir Tank Palet Fabrikasına dönüştürme çabasından vazgeçiniz. "HAVELSAN, ASELSAN gibi dünya devi yaratacağız." iddiasında olanlara da diyoruz ki: Makine Kimya Endüstrisi diğer savunma şirketlerinden tarihî, konuşlanması ve görevleri nedeniyle farklı bir yerdedir. Makine Kimya Endüstrisinin kurumsal yapısının yanı sıra sahip olduğu arazilerin miktarı ve fiyatı tahminlerinizin çok ötesindedir. Endişemiz, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun konusunun ileride millî güvenlik sorunu hâline gelmesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti olarak müzikten de müziği sevenlerden de müzik sanatıyla geçimini sağlayanlardan da rahatsız olmuyoruz. Bizim İYİ Parti olarak rahatsız olduğumuz konular çok daha farklı. Biz artan işsizlikten rahatsızız. Biz artan gelir adaletsizliğinden rahatsızız. Biz söz verildiği hâlde tutulmayan 3600 ek göstergenin getirilmeyişinden rahatsızız. Biz makam araçlarıyla yapılan israftan rahatsızız. Biz geçiş garantili köprü, hasta garantili hastane projeleriyle devletin zarara uğratılmasından rahatsızız. Biz 5 müteahhitin zenginleşmesi, halkın fakirleşmesinden rahatsızız. Biz EYT'lilerin sorununun çözülememesinden rahatsızız. Biz asgari ücretle yaşamını sürdürmeye çalışan vatandaşımızın çektiği sıkıntıdan rahatsızız. Biz asgari ücretin altında emekli maaşıyla yaşamaya mahkûm edilen emeklilerimizin çektikleri sıkıntıdan rahatsızız. Biz gün geçtikçe üniversite mezunu işsizlerimizin artan sayısından rahatsızız. Biz ekonomik sıkıntı nedeniyle artan intihar olaylarından rahatsızız. Biz tarım ve hayvancılığın bitme noktasına gelmesinden rahatsızız. Biz pandemiden dolayı geçim sıkıntısı yaşayan vatandaşımıza çözüm bulunamamasından dolayı rahatsızız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaş diyor ki: Dolar yükseliyor, gündemde değil; euro yükseliyor, gündemde değil; faizler yükseliyor, gündemde değil; işsizlik yükseliyor, gündemde değil; fakirin fukaranın sesi yükseliyor, gündemde değil; toplumda intihar edenlerin sayısı her geçen gün artıyor, gündemde değil; tek derdiniz, vatandaşımızın derdine çözüm olmayan Kanal İstanbul ve yükselen müziğin sesi.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ'nin Kanal İstanbul projesinde vatandaşla inatlaşmasını anlamakta zorluk çekmekteyiz. Kanal İstanbul Türkiye'nin öncelikleri sıralaması yapıldığında acaba ilk 10'a girecek midir? Yapın böyle bir anket, eğer Türk milletinin, Türk devletinin ihtiyaçları arasında Kanal İstanbul ilk 10'a girecekse -demin, yukarıda az önce saydığım- toplumun, milletin beklentilerine, milletin arzularına, milletin ihtiyaçlarına cevap verecekse hep birlikte Kanal İstanbul'u konuşalım. Ama yapılan anketlerde vatandaş iş derdinde, aş derdinde, adalet derdinde; sizin derdiniz ise Kanal İstanbul. Allah derdinizi Kanal İstanbul'la bertaraf etsin diyorum.

Saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)