GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Askeri Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:96
Tarih:24.06.2021

AYLİN CESUR (Isparta) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

17 Haziran, Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in ölüm yıl dönümüydü; kendisine Yüce Allah'tan rahmet diliyorum. Pandemi nedeniyle kısıtlamalar olmasına rağmen, Türkiye'nin her yerinden Demirel sevdalıları İslamköy'de onun kabrindeydi. Onları oraya getiren vefadır. Bu vefa, Türkiye'nin her yerine yapılan hizmetlerin vefasıdır. Kurduğu Konya Selçuk Üniversitesinden ismini silmeye kalkan Rektör, zat gibi ismi silinmeye çalışılsa da eserler yerli yerinde ve sat sat da bitmiyor onlar. Delinen dağlarda, açılan tünellerde, döşenen yollarda, uçulan havalimanlarında, hastanelerde, üniversitelerde, akan suda, yanan elektrikte, her yerde ve aslında o Demirel Isparta'mızın da her yerinde.

Şimdi, bugün üç sene oldu Isparta halkı tarafından buraya gönderileli ve milletvekili seçileli. Ne için Isparta halkı bizi vekil etti? Sorunları söyleyelim diye. Tam geçen sene bugün Isparta halkının sorunlarını söylemişim, bir yıl geçmiş, sorunlar dağ olmuş, katbekat artmış. Bugün Isparta'mızın her yeri de Türkiye'nin her yeri gibi maalesef yalnızlığa terk edilmiş, verilen vaatler yerine getirilmemiş; esnaf, emekli, çiftçi, memur, genç, yaşlı herkes şikâyetçi.

Geçen hafta ben kiraz ve gül üreticilerimizle buluştum Isparta'da. Köylere gittim ve köylerde onların dertlerini dinledim. Dertler dağ olmuş, kaygılar deniz. Çok şey kaybetmişler ama en önemli kaybettikleri şey ne biliyor musunuz bu sene geçen yıllardan daha farklı olarak? Umut, artık umutlarını kaybetmişler.

Geçen hafta ben aynı zamanda gene Sayın Genel Başkanımızla Niğde'de, Adana'da, İstanbul'da, Afyon'daydım. Türkiye'nin her yeri aynı, Türkiye'nin her yerinde kaygı dağ olmuş, deniz olmuş, aşmış gidiyor; esnaf siftahsız, vatandaş pahalılıktan ve zamlardan şikâyetçi, herkes borçlu. Üç yılda en az gittiğim ilçeye 15 defa gitmişim. Köyleri geziyorum, her gidişimde birazcık daha tükenmiş görüyorum ve üzülüyorum çünkü sağır olmuşsunuz, kulaklarınız duymuyor, bizim verdiğimiz önergeleri reddediyorsunuz ve kör olmuş gözleriniz; gidemediğiniz için oralara, konuşamadığınız için sorunları göremiyorsunuz maalesef.

Keçiborlu'daydım geçen hafta, üretici ağaçlarını kesiyor artık, kiraz ağaçlarını. İyi mi bu? Gidin oralara eğer gidebiliyorsanız değerli arkadaşlar, son selde gelin gibi açmış çiçeklerin nasıl gittiğini, susuzluktan nasıl ağaçlarda kiraz kalmadığını görün. Afet var, destek yok; pandemi var, destek var sözde ama desteği alan yok oralarda ve millî gelirden verilecek hibe eksik verilmiş. Ne var peki? "On yedi yıldır kirazdan beş kuruş kazanamıyorum." diyen çiftçi var. "Üretimi bıraktık." diyen çiftçi var.

Bakınız, çözümler belli: Üreticiyi tüccara karşı destekleyecek bir kiraz birliği kurmanız lazım, halcilik yasasını düzenlemeniz lazım, ürünlerin alıcılarla buluşması lazım, fiyat sabitlemesiyle coğrafya kökenli mağduriyetlerin giderilmesi lazım, borçların yapılandırılması lazım, mazottan ÖTV'nin alınmaması lazım ve ek destek vermek lazım çiftçiye. 1 eurodan aza Isparta'dan alınan kiraz eğer Münih halinde 6,5 euroya satılıyorsa bundan üreticinin de pay alması lazım. Kiraz üreticisinin sesini duymanız lazım değerli arkadaşlar. 3 Isparta Milletvekili daha var, sesleniyorum onlara, gidin oraya.

Evet, Güneykent'teydim geçen hafta, gül üreticilerimizi dinledim. Gül üreticisi çok zor durumda, "Geçen seneki taban fiyatlarla gülü toprağa gömdünüz." demiştim, bu sene üstüne afetten ve susuzluktan daha da etkilenmiş. Üretici borçlu, girdiler artmış, ötelemek istiyor borçları ama seslerini duyan yok. Gülbirlik 2017'de 2,41 dolar açıkladı verdiği taban fiyatı ve 2020'de 1 doların altında, 0,92 dolar; girdiler artmış, ne yapsın gül üreticisi, ne yesin, ne içsin değerli arkadaşlar, görün hâllerini. Üç sene oldu, bu millet getirdi bizi bu sıralara; duyalım seslerini, beraber duyalım.

Kota sistemi var. Üretici taban fiyatının altında, çok düşük fiyatlara mecbur kalıyor. Çocukları asgari ücretle başka yerlerde iş bulmak istiyor diye üzülüyorlar çünkü hafızası var bu işin. Yakında gül üreticiliği bitecek, Isparta gül kenti ama gül kalmayacak, çok üzülüyorum. Gül ve lavanta için biz "Gelin, havza modeli kuralım." dedik ve "Üretim oranında teşvik verelim, ne kadar üretiyorsa o kadar teşvik verin." dedik, gülün turizmini planlayalım istiyoruz "Katma değer artışı sağlayalım, gelin." diyoruz ama sesimiz duyulmuyor, verdiğimiz her şey reddedildi. Maalesef Isparta'nın gülü de sahipsiz kaldı. Gelin diyorum, gelin; güle beraberce sahip çıkalım.

Isparta'nın en önemli gelir kaynağı elma aynı zamanda. Elma üreticileri ürünlerini tüccara çok ucuza vermekten dolayı şikâyetçi, elmalar depolarda kalmış. Tüccarın satış fiyatı yüksek, alım düşük, talep az, elma depolarda çürüyor. Birlik olmaması, halcilikteki sorunlar, soğuk hava deposunun maliyetleri, devletin destek olmaması ve coğrafi işaret tescilinin bulunmaması sorunlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

AYLİN CESUR (Devamla) - Üç senedir söylüyorum sorunları. Maliyeti en az 1,5 lira, 2 liraya satılıyor, raflarda 5-10 katına satılıyor. Sistemsel bir değişim ve kapsamlı bir tarım politikasını öneriyoruz ama maalesef sesimizi duymuyorsunuz. Elmayı, kirazı, gülü, lavantayı millî tarım politikasına alın, üretiminden ihracatına, turizminden işlenerek katma değer ve marka oluşturulmasına kadar her aşamada devlet olarak el atın ki üreticimiz kazansın, kazanırken Isparta halkı da kalkınsın. Türkiye'nin her yerinde böyle, sadece Isparta'da değil. Isparta benim seçim bölgem.

Sanayisine bu ürünlerin hiç girmiyorum. Sanayi yapacak vizyon lazım çünkü hani bu kadarına kadar, bu "level"a gelmenizi zaten bekliyoruz eğer öyle olsaydı bu hâlde olmazdı çiftçinin hâli ama ben soruyorum eğer Isparta'da elmaya, Isparta'da güle, Isparta'da kiraza, Isparta'da lavantaya, Isparta'da kurumakta olan kirlenmiş, temizlenmesi için bar bar bağıran Eğirdir Gölü'ne sahip çıkmayacaksanız değerli arkadaşlar, ne işiniz var Isparta'da, ne işiniz var Isparta'da? Üç sene oldu sizi getirdiler oraya vekil diye, on dokuz yıldır -üç yıldır duymadıklarınızın dışında- duymadıklarınız, on dokuz sene oldu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYLİN CESUR (Devamla) - Köylünün durumu böyle. Siz orada bütün bunları duymazken köylü, çiftçi perişan.

BAŞKAN - Peki, teşekkür ederiz.

AYLİN CESUR (Devamla) - Ama benim yüzüm gülümsüyor çünkü biz geleceğiz ve bütün bunların hepsini çözeceğiz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...

AYLİN CESUR (Devamla) - Gidiyorsunuz, gidiyorsunuz değerli arkadaşlar, gidiyorsunuz.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler....

AYLİN CESUR (Devamla) - Köylere gidin, gittiğinizi göreceksiniz. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)