| Konu: | Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 30.06.2021 |
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekilleri; Genel Kurulu, Genel Kurulun sevgili emekçilerini ve ekranları başında bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, iktidar göreve başlarken "işkenceye sıfır tolerans" dedi ama artık neredeyse işkence aleni, sokakta yapılıyor yani sonsuz toleransa geçtik. Geçen hafta sonu İstanbul'daydık, İstanbul'da LGBTİ+ bireylerin onur yürüyüşü vardı ve Taksim tamamen, tüm sokaklarıyla giriş çıkışa kapatılmıştı, hatta oradaki kafelerde oturanlar zorla dışarı çıkarıldı ve esnafın işleri engellendi ama orada asıl dikkati çeken, bugünün de yarının da mottosu olacak bazı sözlerdi.
Bakın, ses bombası atılmasından rahatsız olan yurttaş "Çocuk uyuyor, gürültü yapmayın." dediğinde orada polis müdürü vatandaşa küfretti -o küfürleri burada sarf etmek mümkün değil- ve gidip 2'nci kattaki o yurttaşı gözaltına aldılar. Ve yine, polis müdüründen polislere talimat: "Ağzını açanı alın!" Herhâlde bugün ve yarın bu bir simge olacak. Ve yine, değerli arkadaşlar, olayları basın mensuplarının izlemesi tamamen engelleniyor. AFP Foto Muhabiri Bülent Kılıç'ın boynuna, aynen George Floyd'da olduğu gibi, diziyle polis basıyor ve Bülent Kılıç "Nefes alamıyorum." diyor; maalesef, o George Floyd örneği Türkiye'de aynen yaşanıyor.
Değerli arkadaşlar, polisin, güvenlik güçlerinin vatandaşa, yurttaşa bakışı tamamen düşmanca. Eğer iktidar sahiplerinin bir etkinliği ise her türlü olanak sağlanıyor ama iktidarı eleştiren kim olursa olsun -biraz sonra birkaç örnek vereceğim- mutlak düşman gözüyle bakılıp her türlü şiddet ve müdahale maalesef gerçekleştiriliyor.
Bakın, Bülent Kılıç'ın "Nefes alamıyorum..." Ve ona rağmen gözaltına alınmasına dün basın emek örgütleri Ankara'da, İstanbul'da ve birçok yerde, "Nefes alamıyoruz." diye tepkilerini ortaya koydular. Basın diyor ki: "Biz nefes alamıyoruz."
Değerli arkadaşlar, işçi, emekçi güvenli iş istiyor, işinde güvenle çalışmak istiyor; Kod 29'la veya Kod 46'yla işinden atılmak istemiyor, buna yönelik tepkisini ortaya koyuyor, karşısında polis şiddeti. Sağlık emekçileri "Sağlıkçılara şiddet uygulamayın, iş yerinde şiddete uğruyoruz." diyor ve buna yönelik duyarlılık oluşturmak ve insanların dikkatini çekmek için açıklama yapmaya çalışıyor, aynı şekilde polis şiddeti. İşsiz gençler iş istiyor, karşılarında polis şiddeti. Atanamayan öğretmenler atanmak istediğini ifade etmek istiyor, Ankara'ya geliyorlar, yine polis şiddeti. Esnaf "Açım, geçinemiyorum." diyor, karşısında polis şiddeti. Değerli arkadaşlar, kadınlar, kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz eylemlerine, olaylarına karşı tepki koymak istiyorlar, karşılarında polis şiddeti.
İnsanların iradesine el koyuyorsunuz, belediyelere kayyum atıyorsunuz, belediye başkanları veya yurttaşlar, iradelerine el konulanlar buna tepki koymak istiyor, yine karşılarında polis şiddeti. Bakın, Diyarbakır'a kayyum atanması sırasında etkinlik yaptık diye milletvekillerimiz -ben de dâhil olmak üzere birçok arkadaşımıza- fezleke geldi. Değerli arkadaşlar, işinden ettiniz yüz binlerce kamu çalışanını, KHK'lerle yokluğa, açlığa mahkûm ettiniz, çoğu öldükten sonra göreve döndü ve KHK'lere karşı tepkilerini ortaya koyuyorlar, karşılarında polis şiddetini görüyorlar yani neresinden bakarsanız bakın... Doğasına sahip çıkıyor İkizdereli yurttaş, karşısında polis şiddeti, jandarma şiddeti.
Şimdi, artık bu şiddetle alacağınız yol yok; bu yurttaş, bizim yurttaşımız, bu şiddeti kime uyguluyorsunuz? Bundan bir an önce vazgeçilmeli, vatandaşın demokratik hakkını kullanmasının önüne geçilmemeli diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)