GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:99
Tarih:06.07.2021

CHP GRUBU ADINA HASAN BALTACI (Kastamonu) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Orman köylülerimizin sorunlarının araştırılması ve sorunlarının çözümüne yönelik somut tespitlerle önerilerin getirilmesi amacıyla bir Meclis araştırmasının açılmasını istiyoruz. Millî gelirden en az pay alan orman köylülerinin, Türkiye'nin en unutulmuş ve en yoksul kesiminin sorunlarının araştırılmasını istiyoruz.

Tarım ve Orman Bakanlığının yayınladığı raporlarda ve devletin kayıtlarında bile kaç kişi olduğu bilinmeyen orman köylülerinden bahsediyorum. Devletin kayıtlarında yok çünkü geçimini ormandan sağlayan köylünün sosyal güvencesi yok ve neredeyse tamamı kayıt dışı çalışmak zorunda. Bir örnek vereyim, içimizi acıtan bir örnek: TARIM ORMAN-İŞ Sendikasının tespitlerine göre sadece 2020 yılında Orman Genel Müdürlüğünün üretim alanlarında üretim esnasında en az 4 binin üzerinde iş kazası yaşandı, 4 bin iş kazasında en az 611 işçi hayatını kaybetti; bu, bir cinayettir. Bu iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlerin sadece 5'i sigortalıydı, yani sadece 5'inin sosyal güvencesi vardı, yani orman köylüsünün ve ormanda çalışan işçilerin binde 1'i bile sosyal güvenceye sahip değil. Anlayacağınız, ormanlarda İş Kanunu değil orman kanunu geçerli.

Orman köylüsü ölüm kalım mücadelesi veriyor, yaşayanlar yoksullukla, yoksunlukla mücadele etmeye devam ediyor. Orman üretiminde kuralsızlığın hâkim olmasının sebeplerinden biri dikili ağaç kesiminin yaygınlaşması ise bir diğer sebebi de yıllardır değişmeyen üretim fiyatlarıdır. Dikili ağaç kesimi, orman kooperatiflerini devre dışı bırakıyor, orman köylüsünü de yok pahasına üretim yapmaya zorluyor, Bakanlık da bunu teşvik ediyor. Bugün 1 metreküp üretim karşılığında orman köylüsünün cebine sadece 100 lira ile 120 lira para giriyor; 1 metreküp kesme, sürütme ve soyma karşılığında 100 lira ile 120 lira. Oysa Orman Genel Müdürlüğünün depodan satışlarının metreküpü bin liradan 2 bin liraya kadar çıkıyor. Üretim yapanın cebine 100 lira ile 120 lira, satanın cebine bin lira ile 2 bin lira arasında para giriyor. Üretim fiyatları son beş senedir neredeyse hiç değişmiyor ama satış fiyatları katlanarak devam ediyor. Hâlbuki geçen sene 1 litre mazotun fiyatı 5,70 iken bugün 1 litre mazotun fiyatı 7,40'a yükseldi. Geçen sene traktörünün deposunu 400 liraya dolduran orman köylüsü bugün traktörünün deposunu 520 liraya ancak doldurabilmekte. Kesim motorunun fiyatı son bir yılda 4.500 liradan 6.750 liraya yükselmiş; motor yağının fiyatı 65 liradan 100 liraya yükselmiş; kesim motorunun zinciri 80 liradan 120 liraya çıkmış; halat tamburu, çekme zinciri ve testere eğesi gibi tüm üretim araçlarının fiyatı yüzde 50 artmış ama köylünün aldığı kesim fiyatı değişmemiş. Bu koşullarda orman köylüsünün, bırakın BAĞ-KUR primlerini ödemeyi, karnını doyurması bile mümkün değil. Hâlbuki orman üretimi giderek artıyor, öyle ki Türkiye plan verileri "Ülke genelinde 10 milyon metreküp üretim yapılabilir." derken Orman Genel Müdürlüğü 2020 yılında 37 milyon metreküp üretim yapmış. Dahası 2021'de aynı plan 13 milyon metreküpe kadar üretim yapılmasına izin verirken Orman Genel Müdürlüğü "50 milyon metreküp üretim yapacağım." diyor. Ormanların yağmalanması böyle son sürat devam ederken daha önce ikamete göre verilen yakacak yardımını nüfus kütüğü şartına bağlayan Genel Müdürlük köylüyü yakacak hakkından bile mahrum etmiş oluyor.

2020 yılında Orman Genel Müdürlüğü satış gelirlerinden 6 milyar 780 milyon lira yani eski parayla 6 katrilyon 780 trilyon gelir elde etmiş; satış gelirleri yüzde 300 artmış, köylünün payına da yoksulluk, göç ve iş cinayetleri düşmüştür. Bu iş cinayetlerinde hayatını kaybedenlerin geride bıraktıkları ailelerinin de herhangi bir sosyal güvencesi yok. Oysa Orman Genel Müdürlüğü, daha bir ay önce 28 bölge müdürlüğüne 2021 model 4×4; tanesi 2 milyon 156 bin lira olan, toplam maliyeti ise 60 milyon 368 bin lira olan lüks makam araçları aldı. Bu 60 milyon ne demek biliyor musunuz? 2020 yılında hayatını kaybeden 611 orman köylüsünün toplam sekiz yıllık BAĞ-KUR prim ödemesi demek; bu da en azından geride kalanlarının bir maaşı olacak demektir. Şimdi, buradan Tarım ve Orman Bakanına sesleniyorum: Geçen ay Kastamonu'ya geldiniz sessiz sedasız...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

HASAN BALTACI (Devamla) - Tarım ve Orman Bakanı Kastamonu'ya gelmiş, iktidar partisinin milletvekilinin bile, partisinin bile haberi yok. Tarım Bakanının geldiğini iktidar partisi ve milletvekili Cumhuriyet Halk Partisinden öğrendi. Özrünü defetmek için Sayın Bakan bu cumartesi Kastamonu'ya tekrar gelmiş ve AKP ve MHP il binalarını ziyaret etmiş, sonrasında da 30 ve 40 kişinin katıldığı bir paydaş toplantısı yapmış. Ne demiş o toplantıya gittiğinde? Müjde açıklamış, orman köylüsüne ormanda yaptığı üretimin karşılığında, emeği ve alın teri karşılığında ödenmesi gereken parayı müjde olarak Kastamonululara sunmuş. Sayın Bakan, eğer siyasi ömrümüz yeterse ve Kastamonu'ya tekrar gelirseniz bana kadar uğrayın; ben sizi Kastamonu'da Karadere, Mescit ve Beşdeğirmenler Orman Depolarına götüreyim; sizi Araç'ta Avşar ve Samatlar Orman Depolarına götüreyim; sizi Taşköprü Ardıçlık, Hanönü Gökçeağaç, Cide Dağlı Orman Depolarına götüreyim de orman köylülerinin ne yaşadığını görün.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

HASAN BALTACI (Devamla) - Son olarak -sürem bitti- Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında sosyal güvencesi olmayan tek bir orman köylüsü bile kalmayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)