GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:99
Tarih:06.07.2021

AK PARTİ GRUBU ADINA MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisine sunmuş olduğumuz ve şu an görüşülmekte olan Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'yle ilgili AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere demokratik hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, adil yargılanma hakkı, temel hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, adalete erişimin kolaylaştırılması ve makul sürede yargılanma hakkı evrensel anlamda ortak ana ilke ve değerler olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde de AK PARTİ'nin 2002 yılından günümüze kadar aralıksız bir şekilde süregelen reform iradesi, işte bu temel ilke ve değerlerin geliştirilmesi bağlamında somut bir adım olarak hep beraber, birinci, ikinci ve üçüncü yargı paketleriyle o günden bugüne kadar devam eden reform irademiz tekrar ortaya konulmuş ve şu anda da dördüncü yargı paketimiz yüce Meclisin gündemine gelmiştir.

Adalet Bakanlığımızca hazırlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 30 Mayıs 2019 tarihinde açıklanan Yargı Reformu Stratejisi Belgesi'nde güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemi, aynı şekilde, 2 Mart 2021 tarihinde açıklanan İnsan Hakları Eylem Planı ise "özgür birey, güçlü toplum ve daha demokratik bir Türkiye" vizyonunu ortaya koymuştur. İşte, hem strateji belgesi hem de eylem planının hazırlanması süreçlerinde gerçekten, katılımcı bir anlayış benimsenmiş, bu kapsamda; uygulama, yüksek yargı, hâkim savcılarımız, avukatlarımız, akademisyenlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve birçok paydaşla bu hususlarda görüş alışverişinde bulunulmak suretiyle bu düzenlemelere yer verilmiştir.

Değerli arkadaşlar, şu an görüşmüş olduğumuz teklifle 5 kanunda değişiklik yapılmakta. 28 maddeden müteşekkil bu teklifle ilgili, hangi hususlar düzenlenmekte, sizleri kısaca bilgilendirmek istiyorum.

Bu bağlamda, öncelikli olarak kadına yönelik şiddetle daha etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi için teklifte önemli düzenlemelere yer veriliyor. Türk Ceza Kanunu'nda yaşam hakkını ve vücut bütünlüğünü korumaya yönelik olarak birçok suç yer alıyor. Bu suçların eş ve yakın akrabaya, çocuklara karşı işlenmesi hâli cezanın -hakikaten- daha da ağırlaştırıcı bir nedeni olarak karşımıza çıkıyor. Bu bağlamda mağdurun boşanmış eş olması durumunda da aynı şekilde bu ağırlaştırıcı neden boşanmış eşlere de şamil kılınmak üzere bir düzenleme söz konusu oluyor. Kadına karşı şiddetle mücadelede kesin kararlılığımızın bir yansıması olarak görülmesi gereken bu düzenleme, kadına karşı şiddetle hakikaten çok yönlü ve bütüncül bir şekilde, tavizsiz bir yaklaşımla ve sıfır tolerans ilkesiyle hareket ettiğimizin en somut düzenlemelerinden bir tanesi olarak da bu teklifte yer alıyor. Ülkemizdeki tek bir kadının dahi şiddete uğramasına asla tahammülümüzün olmadığını, bu bağlamda 1 Temmuzda Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 4'üncü Ulusal Eylem Planı'mızı tüm kamuoyuyla da paylaştığımızı yüce Genel Kurula hatırlatmak isterim. Bu kapsamda Türk Ceza Kanunu'nda yer alan kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının boşanılan eşe karşı işlenmesini nitelik hâl olarak düzenlemek suretiyle bu suçların cezai müeyyidelerini de önemli derecede artırmış olacağız.

Değerli Başkan, kıymetli milletvekilleri; teklifte Ceza Muhakemesi Kanunu'nda önemli değişiklikler yapılması da önerilmektedir. Bunlardan ilki, koruma tedbirleri bakımından kişi hak ve hürriyetlerinin güçlendirilmesine yöneliktir. Bu kapsamda sulh ceza hâkimliğinin tutuklama ve adli kontrol kararlarına karşı dikey itiraz usulü getirilmekte ve bu kararların asliye ceza mahkemesi tarafından denetlenmesi usulü benimsenmektedir. Sırf ifade almak maksadıyla düzenlenen yakalama emirleri nedeniyle tatil günlerinde veya mesai saatleri dışında bu tür bir olayın vuku bulması durumunda ilgili yargı mercilerine gelip ifade vermeyi taahhüt eden kişiye -cumhuriyet savcılıklarınca serbest bırakılıp- taahhüdünü yerine getirme imkânı sağlanmakta, bu taahhüdünü yerine getirmeyen kişiyle ilgili de idari para cezası uygulanmakta. Bu durum, her bir yakalama emri için ancak bir kereye mahsus olmak üzere uygulama imkânı bulmaktadır.

Tutuklama tedbiri bakımından 100'üncü maddenin (3)'üncü fıkrasında sayılan katalog suçlarda da (1)'inci fıkrada belirtilen "kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması gerektiği" hususu bu fıkrada da (3)'üncü fıkrada da vurgulanmaktadır. Tutuklamayla ilgili kararlarda mevcut koşullara ilave olarak adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını gösteren delillerin de somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilmesi gerektiği bu teklifle ortaya konulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, ceza yargılamasında kabul edilen koruma tedbirlerinden en ağırı olan tutuklama, yargılama sürecinde bir cezalandırma aracı değil, soruşturma ve kovuşturmaların daha etkin yürütülebilmesi için düzenlenmiş bir tedbir niteliğindedir. Mevzuatımıza göre tutuklama, istisnai bir tedbir olup öncelikli olarak değerlendirilecek husus, tutuklama yerine adli kontrol veya diğer koruma tedbirlerinin yeterli olup olmadığının her dosyada ilgili yargı mercisince incelenmesidir. Bu nedenle tutuklama tedbirinin uygulanma şartlarına ilişkin ilave düzenlemeler yapılarak kişi hürriyeti ve güvenliğinin korunmasına yönelik güvenceler de bu teklifle artırılmaktadır.

Şunu bir istatistiki bilgi olarak takdirinize sunmak isterim ki 2002 yılında hükümlü tutuklu oranı yüzde 52'ye yüzde 48 iken bugün bu oran yüzde 83'e yüzde 17 şeklinde tezahür etmektedir.

Ayrıca teklifte, konutu terk etmeme adli kontrol yükümlülüğünün cezadan mahsup edilebilmesine imkân tanınmakta, buna göre yükümlülük altında geçen her iki günün, bir gün olarak dikkate alınacağı düzenlenmektedir. Adli kontrol tedbirinin devam edip etmeyeceği hususunun en geç dört ayda bir incelenmesi zorunluluğu getirilmektedir; talep hâlinde daha önce de ilgili merci tarafından incelenme imkânına sahiptir. Adli kontrol tedbiri bakımından azami süreler belirlenmekte, bu süre ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde en çok iki yıl olarak belirlenmekte, zorunlu hâllerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilmektedir. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise adli kontrol süresi en çok üç yıl olup zorunlu hâllerde yine gerekçesi gösterilerek üç yıl, terörle ilgili suçlarda ise bu süre dört yıl olarak belirlenmektedir. Adli kontrol tedbiri altında geçirilecek azami sürelerin çocuklar bakımından yarı oranında uygulanacağı da düzenlenmektedir.

Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere yargı kararlarında cinsel dokunulmazlığı karşı işlenen suçlar bakımından mağdurun her aşamada değişmeyen tutarlı beyanları mahkûmiyet bakımından çok önemli bir delil olarak görülmektedir ve değerlendirilmektedir. Diğer yandan, 2019 yılında kabul edilen 7188 sayılı Kanun'uyla Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 236'ncı maddesinde cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların mağdurlarıyla ilgili olarak önemli düzenlemeler Meclisimizin iradesiyle yasalaşmıştır. Buna göre cinsel suç mağduru çocukların beyanlarının cumhuriyet savcısı nezaretinde, uzman kişiler tarafından çocuk izlem merkezlerinden, diğer mağdurların ifadelerinin ise yine uzmanlar adli görüşme odalarında alınması zorunlu hâle getirilmiştir. Dolayısıyla cinsel suçlar bakımından mağdurların beyanları özel ortamlarda uzmanlar eşliğinde alınmaktadır. Ayrıca, çocukların beyanları yeniden örselenmelerini engellemek amacıyla kayda alınmakta, özellikle bu merkezlerde uzmanlar eşliğinde alınan mağdur beyanları mahkûmiyet bakımından önemli bir delil olarak kabul edilebileceği gibi, tutuklama bakımından da suçun işlendiğine dair somut delil niteliği taşımaktadır. Dosya kapsamında delilleri değerlendirecek olan, tarafsız ve bağımsız ilgili yargı mercileridir.

Diğer taraftan bu teklifle mahkemeye erişim hakkının güçlendirilmesi de sağlanmaktadır. Şöyle ki: Mağdur veya şikâyetçinin duruşma öncesinde suçun hukuki nitelendirmesinden haberdar edilmesini sağlamak amacıyla kovuşturma evresine geçildiğinde çağrı kâğıdına iddianamenin de eklenmesi zorunlu hâle getirilmekte; yazılı tebligat dışında tanık, şikâyetçi ve mağdurlarla ilgili, dosyasında olması durumunda telefon, faks, e-posta gibi iletişim araçlarıyla bu durumun kendilerine bildirilmesi sağlanmaktadır.

Ayrıca, bilişim sistemlerinin ya da banka veya kredi kartlarının araç olarak kullanılması suretiyle işlenen suçlarda mevcut yetki kuralına ilave olarak -suçun işlendiği yer mahkemesinin yetkili olduğu genel kuralına ilaveten- mağdurun yerleşim yeri mahkemesi de yetkili kılınmak suretiyle bu konuda kolaylaştırıcı bir düzenleme teklifle getirilmektedir.

Ayrıca, teklifle, özel hayatın korunmasına ilişkin önemli değişiklikler yapılmaktadır. Bu kapsamda iddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilemeyeceği kabul edilmektedir. Böylelikle lekelenmeme hakkına yönelik özel bir düzenleme de söz konusu olmaktadır. Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararlarla ilgili kayıtların yok edileceği hükmüne ilave olarak bu teklifle beraat kararı söz konusu olduğunda da bu konuda iletişimin tespitine veya dinlenmesine ilişkin kayıtların yok edileceği de hükme bağlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifle, ceza muhakemesi sistemimizde yer alan alternatif çözüm yöntemleriyle ilgili düzenlemeler de yapılmaktadır. İyi ve etkin işleyen bir ceza adalet sisteminin oluşturulması hukuk devletinin temel amaçları arasında yer almaktadır. Bu amacın gerçekleştirilmesi bakımından toplumdaki uyuşmazlıkları en kısa sürede, en az masrafla, en etkili ve en tatminkâr bir biçimde sonuçlandırmak, bunun için de alternatif çözüm yöntemlerinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması dünya genelinde teşvik edilen uygulamalardır. Bu çerçevede, adil yargılanma hakkına riayet ederek basit ve hızlı yargılama usullerinin geliştirilmesi yönünde birçok mevzuat değişikliğini hayata geçirdik. Bu doğrultuda, 2019 yılında 7188 sayılı Kanun'la ceza muhakemesi sistemimize kazandırdığımız alternatif çözüm yöntemlerinden seri muhakeme ve basit yargılama usulüne ilişkin yaklaşık bir buçuk yıllık uygulama da dikkate alınarak karşılaşılan sorunların çözümüne dönük teklifte gerekli düzenlemeler, Anayasa Mahkemesinin bu konudaki kararı çerçevesinde tekrar huzura gelmiştir.

Seri muhakeme usulünde yaptırımın belirlenmesi bakımından zincirleme suça ilişkin hükümlerin uygulanabilmesi bu şekilde sağlanmakta ve talep yazısında olması gereken hususların eksikliği hâlinde, bu eksikliklerin giderilmesi amacıyla mahkemenin iade kararı verebilme yetkisi bu teklifle oluşturulmaktadır.

Değerli milletvekilleri, özellikle "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." temel felsefesi çerçevesinde, gerçekten, vatandaşlarımızın devlete, kamu kurum ve kuruluşlarına idari başvurularına ilişkin daha hızlı cevap verilebilmesini düzenlemek amacıyla ve özellikle Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde yürütme erkinin bu konuda, süreçler bakımından gerçekten daha etkin ve daha hızlı bir işleyişe imkân tanımasının söz konusu olması münasebetiyle, vatandaşlarımızın bu konudaki başvurularına altmış günlük cevap verme sürelerini otuz gün olarak düzenlemek suretiyle bu konuda hakikaten önemli bir reforma da imza atacağız. Bütün işlemlerin kaldırılması, tekrarlanması, değiştirilmesi, geri alınması, yeni bir işlem tesis edilmesi, üst makama yapılan başvurulara cevap verilmesi sürelerinin hepsi altmış günden otuz güne indirilmekte. Bu bağlamda, vatandaşlarımızın idari mercilere dava açma süresi yönünden herhangi bir değişiklik söz konusu olmaksızın yine idari dava açma süresi altmış gün olarak devam etmektedir. Öte yandan, idari yargı mercilerince verilen nihai kararların, bu kararların ve gerekçelerinin en geç otuz gün içinde yazılması da burada hükme bağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir demokratik hukuk devletidir. Yasama, yürütme ve yargı arasında kuvvetler ayrılığı caridir. Egemenliğin kaynağı aziz milletimizdir. Dolayısıyla, yasama olarak Meclis, yürütme olarak Cumhurbaşkanı ve yargı olarak bağımsız ve tarafsız ilgili adli merciler bu kuvvetler ayrılığı sisteminin bihakkın yerine getirilmesi noktasında kendi üzerlerine düşeni yapmaktadır. Anayasa her kişi ve kurumu bağlayan temel düzenlemeleri ortaya koymuş, bu bağlamda bütün kanunlar da yüce Meclisin iradesiyle yasalaşmak suretiyle yürürlüğe girmiş ve ilgili mevzuat çerçevesinde ortaya çıkan, suç teşkil eden, söz, fiil, davranışların tipe uygun fiil olarak -Ceza Kanunu bakımından ortaya konan fiillerin- cezalandırılması hususu da usul hükümleri çerçevesinde net bir şekilde bir çerçeveye bağlanmıştır. Türk milleti adına karar veren tarafsız ve bağımsız yargı mercileri, bu konuda ilgili dosya münderecatı çerçevesinde değerlendirmelerini yapmakta ve Anayasa, ilgili kanunlar, ilgili mevzuat çerçevesinde ve vicdani kanaatleri doğrultusunda kararlarını vermektedir. Dolayısıyla, bu manada en ufak bir tereddüt söz konusu değildir ve olamaz. İlk derece mahkemesinden istinafa, istinaftan Yargıtaya kadar bütün hak arama yolları, usulleri net bir şekilde ilgili mevzuatta belirlenmiştir. Bu noktada gerçekten Türk yargı sistemi kendi içinde, kendi denetimini de yapmak suretiyle ilgili mevzuat ve vicdani kanaatleri doğrultusunda, hiçbir kişiden veya kurumdan emir almaksızın, hiçbir yerden talimat almaksızın, doğrudan milletten, doğrudan Anayasa ve kanunlardan ve vicdani kanaatleri doğrultusunda kendi kararlarını oluşturmaktadır. Bunun dışındaki ithamların gerçeklikle hiçbir ilgi ve alakası olmadığını buradan beyan etmek isterim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlım lütfen Sayın Akbaşoğlu.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Bu vesileyle son bir madde olarak da değerli arkadaşlar, malumunuz Covid-19 pandemisi nedeniyle hakikaten daha önceki düzenlemelerde temmuz sonu itibarıyla bitecek olan bu izinli sayılma durumunun Kasım 2021 tarihine kadar uzatılmasına ilişkin bir düzenleme de ayrıca söz konusu.

Aynı zamanda, hâkim ve savcılarımızın Anayasa Mahkemesinde staj yapabilme imkânı da getirilmekte ve bu bağlamda, hakikaten, hâkim ve savcılarımızın Anayasa Mahkemesinin kuruluş ve görevleriyle ilgili bir tecrübe kazanması da sağlanmaktadır.

Ben bu vesileyle, sayın milletvekillerimiz başta olmak üzere, Komisyon Başkanımız, Komisyon üyelerimiz başta olmak üzere, katkı veren bütün milletvekillerimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Süreniz bitti.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Teşekkürle bağlıyorum.

BAŞKAN - Kimseye vermiyoruz ama ikinci uzatmayı.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - O zaman kayıtlara geçmesi açısından...

BAŞKAN - Peki, kayıtlara geçmesi açısından siz teşekkürlerinizi edin.

MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) - Sayın Adalet Bakanımıza, Bakanlık bürokratlarımıza, bu konuda kamu kurum ve kuruluşlarında hakikaten bu teklifin oluşmasında katkı verenlere, aynı zamanda baro temsilcilerimize, bu konuda bu çalışmaya katkı veren bütün kişi ve kuruluşlara huzurunuzda teşekkür ediyor, bu paketin nice hayırlara vesile olması dileğiyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)