| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 99 |
| Tarih: | 06.07.2021 |
TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Dördüncü yargı paketi görüşülüyor. Yargı Reformu Stratejisi Belgesi, üstüne üstlük, İnsan Hakları Eylem Planı gibi birçok rapor kamuoyuyla paylaşıldı. Şimdi, bütün bunları görünce insan şunu düşünmekten kendini alıkoyamıyor: Ya, bu ülkeyi on dokuz yıldır Adalet ve Kalkınma Partisi yönetmiyor da bir başka parti yönetiyor ve Adalet ve Kalkınma Partisi yeni iktidara gelmiş -aman Allah'ım- adalette, hukukta, insan haklarında olağanüstü olumsuzluklar var ve AKP, iktidarında yargı paketleriyle bu bahsettiğimiz raporları çıkarıyor. Yani burada çok temel bir çelişki var. On dokuz yıldır siz neredeydiniz? On dokuz yıldır adaleti öldürdüğünüzde, hukuk devleti yerinde parti hukukunu, tek adam hukukunu inşa ettiğinizde siz neredeydiniz? (CHP sıralarından alkışlar) On dokuz yıldır insan haklarıyla ilgili olağanüstü ihlaller yaşanırken siz neredeydiniz? Bütün bunları, bu olumsuzlukları bu ülkeye yaşatan Adalet ve Kalkınma Partisi şimdi bu tür güzelliklerle halkın karşısına çıkmaya çalışıyor ama nafile.
Bakın, Cumhuriyet Halk Partisi 189 maddelik bir kanun teklifi hazırladı. Hiç olmazsa CHP'nin hazırlamış olduğu bu kanun teklifini dikkate alsaydınız da arkadaşlarımızla oturup bu kanun teklifini birlikte mütalaa edip bu yargı paketiyle daha nitelikli, daha seçkin, daha uygulanabilir yargı paketini kamuoyuyla paylaşsaydınız. (CHP sıralarından alkışlar) Bunu da yapmadınız çünkü burada niyet önemli, burada düşünce her şeyin üstünde. Sizin kafanızın arkasında insan haklarıyla ilgili, özgürlüklerle ilgili hiçbir şey yok. Peki, bu dördüncü yargı paketinde ne var? Dördüncü yargı paketi 4 ana kanun üzerine kurgulanmaya çalışılıyor ama kıyısından köşesinden. Peki, nedir bunlar?
Bu kanunlardan bir tanesi Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun, 2012'de yürürlüğe girmiş, tam 9 kez değişikliğe uğramış.
İkinci kanun ne? İdari Yargılama Usulü Kanunu AKP döneminde çıkarılmış ve tam 24 kez değişikliğe uğramış.
Bir üçüncü kanun ne? Türk Ceza Kanunu. Bu da 2004'te yürürlüğe girmiş, 38 kez değişikliğe uğramış, 38 kez.
Dördüncü ana kanun Ceza Muhakemesi Kanunu. Bu da 2004'te, AKP döneminde yürürlüğe girmiş, tam 44 kez değişikliğe uğramış.
Değerli milletvekilleri, ya, bu kanunları, bu Anayasa'yı âdeta yerle yeksan ettiniz. Bir kanun sekiz yıl içerisinde 44 kez değişikliğe uğrar mı? Onun için sizin bu yargı paketiniz de sonuç almayacak, daha nice kanun teklifi, yargı paketi getireceksiniz. Ama Allah'tan önümüzde bir seçim var da Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı sonlanacak, yerine kurulacak olan ve hukuk devletini, Anayasa'yı, insan haklarını kendisine şiar edinen bir iktidar sizin bu yıktıklarınızın hepsini yeniden inşa edecek. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Peki, bu yargı paketinde ne var? Güya, sözüm ona İnsan Hakları Eylem Planı'ndan esinlenilerek hazırlanmış. Ya, bu İnsan Hakları Eylem Planı o kadar ilginç ki, bir defa sloganı çok ilginç. Sloganı ne? "Özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye." Sevsinler sizin İnsan Hakları Eylem Planı'nızı. Ya, siz bunları perişan ettiniz, siz bunları ortadan kaldırdınız. Türkiye'de özgürlük mü bıraktınız, demokrasi mi bıraktınız? Ama slogan tabii kulağa çok hoş geliyor.
Başka ne var bunun içinde? Bunun içinde bir cümle var ki insan aklıyla alay etmek. Bu cümle ne? "Hiç kimse eleştirisi ve düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz." Ya, arkadaş, 2 kişi sokağa çıkamıyor, hiçbir sivil toplum örgütü kendi meslektaşlarının hakkını savunamıyor. Ya, herkese "terörist" yaftası takıyorsunuz. Nerede kaldı bu sloganın içeriği? İşte, İnsan Hakları Eylem Planı'nın da hiçbir hükmünün olmadığının göstergesi.
Ne var bu İnsan Hakları Eylem Planı'nda? Deniyor ki: "Efendim, engelli kadrolarının mutlaka açılması gerekiyor." Günaydın! Özelde ve kamuda zorunlu olan engelli kadroları on dokuz yıldır her yıl boş. Engellileri evlere mahkûm ettiniz.
Başka ne var bu İnsan Hakları Eylem Planı'nda? Şu var, diyor ki: "Görevlilere toplantı ve örgütlenme hakkına ilişkin eğitim verilecek." Kim bu görevliler? Kolluk kuvvetleri. Ya, arkadaş, eğitim vermeyin. Eğitim verseniz bile onlara verdiğiniz talimat sokakta insanları perişan ediyor, biber gazı ve copa maruz kılıyorsunuz. Neyin eğitimini vereceksiniz? Talimat verin, talimat; deyin ki: "Hak arayanlara dokunmayacaksınız." Der misiniz? Diyemezsiniz çünkü sizin düşmanca yaklaşımınız, hak arayanlara karşı terörist muamelesi göstermek.
Peki, başka ne var? Gene burada diyor ki: "Hükümlüler ve tutukluların aile bağları güçlendirilecek." Ya, Allah aşkına, yapmayın ya! Ya, yapmayın, buralara yazmayın bunu; yazmayın, ayıptır, günahtır, yazıktır. Siz tutuklu ve hükümlüleri yaşadıkları ilden ya da yargılandıkları illerden kilometrelerce uzaklara sürüyorsunuz. Sadece tutuklamıyorsunuz, sadece eziyet çektirmiyorsunuz, sürgüne yolluyorsunuz. Bununla mı sınırlı? Başka bir şey daha yapıyorsunuz, ailelerine işkence yapıyorsunuz. Bakın, bir ana, 75 yaşında bir kadın, tek özlemi dünya gözüyle oğlunu bir kez daha görmek. Kalkıyor, ailesiyle birlikte oğlunu ziyarete gidiyor; kaza geçiriyorlar, o kadın, o ana şimdi engelli ve evine hapsedildi. O ana ne diyordu biliyor musunuz? "Ben, Recep Tayyip Erdoğan cezaevindeyken ona her namazımda dua ediyordum. Şimdi o, benim oğlumu tutukladı, benim oğlumu görmemi engelliyor." Kim bu ana? Selahattin Demirtaş'ın annesi, tam 1.700 kilometre uzağa, sürgüne göndermişsiniz. Ne yaşadığı ilde ne de yargılandığı ilde cezaevi yok mu? Eğer siz, bu cezaevlerini güvenlikli görmüyorsanız yazıklar olsun. Her yıl onlarca cezaevi, yüksek güvenlikli cezaevleri yapıyorsunuz ama bu tutuklu ve hükümlüleri mağdur ediyorsunuz, sürgün ediyorsunuz, ailelerine eziyet çektiriyorsunuz. İşte, sizin insan haklarına bakış açınız bu. İnsan hakkı, kul hakkı; peki, bütün bu insan hakkını yani kul hakkını yediğinizde ne oluyorsunuz, ne oluyorsunuz bir düşünün. Şu namaza giderken, secdeye giderken yediğiniz kul haklarının hesabını nasıl vereceksiniz, bunun hesabını kendinizle görün. (CHP sıralarından alkışlar)
Başka bir şey... Şimdi, Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi var, 128 ülke; 128 ülke arasında Türkiye 107'nci sırada, 107'nci sırada. Ya, bu da sizin başarı hikâyelerinizden bir tanesi, işte böyle başarı hikâyeleri yazmışsınız(!) Yani bunları söylerken bile inanın biz utanıyoruz, inanın ülkemizin bu hâle gelmesi gerçekten bizim için zül. Ama neylersiniz ki bunların hiçbiri iktidarın umurunda değil, bunun daha da fevkinde işler yapıyor.
Başka ne var? Ya, yetmiş üç yıl önce, 1948'de İnsan Hakları Bildirgesi yayınladı. 1949'da Türkiye Resmî Gazete'de yayınlayarak bunu kabullendi. Şimdi, yetmiş üç yıl önce kabullenilen bir İnsan Hakları Bildirgesi'nin karşısında, bu ülkede ters kelepçe gibi, gizli tanık gibi insanlık dışı işler uygulanıyor. Peki, bunu görüp de hiç "Ya, bunlar yanlış." diyemiyor musunuz? Niçin bunlara göz yumuluyor, niçin bunlar sıradan işlermiş gibi davranılıyor? Saraydaki hükümdarlıklar ve sarayın uygulamaları sekiz yüz yıl önce Magna Carta yasasıyla sınırlandırıldı. Ama Türkiye'deki sarayın hükümranlığı tam on dokuz yıl sonra kendinden olmayanların, "terörist" yaftası taktıklarının insan olduğunu hatırlıyor, kendi yandaşlarının dışındakilerin ve partililerinin dışındaki...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
TEKİN BİNGÖL (Devamla) - ...vatandaşlarının da insan olduğunun farkına varıyor, işte, Yargı Reformu Strateji Belgesi, İnsan Hakları Eylem Planı yayınlıyor. Bunların hiçbirinin hükmü yoktur. Bu yargı paketiyle ilgili, elbette bu ülkenin insanları için iğnenin ucu kadar bir yarar getirecek düzenleme varsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz destekleriz. Ama bakın, değerli milletvekilleri, vallahi, dördüncü yargı paketini de beşi de yayınlasanız, altıyı da yayınlasanız, buraya getirseniz, hiçbir şekilde işin esası ve temeli değişmediği sürece bunların hiçbirini düzeltme şansınız yok.
Acıyı yüreğinde hissedenler ancak bu sorunları çözer. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu çekilenlerin, bu acıların hepsini yüreğimizin derinliklerinde hissediyoruz ve iktidarımızda mutlaka bunları çözeceğiz diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)