GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:100
Tarih:07.07.2021

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülke neredeyse her gün bir kadın cinayeti ve kadına yönelik şiddet haberiyle uyanıyor. Kadınlar eşi, eski eşi, arkadaşı, akrabası ya da hiç tanımadığı bir erkek tarafından öldürülüyor. Hem geleneksel yaklaşım hem de yargı ve bürokrasinin eril tutumu ve iktidarın kadın düşmanı politikaları nedeniyle bu katil ve caniler de ne yazık ki hak ettikleri cezayı almıyorlar. Erkek zihniyetin dayattığı yaşam tarzının dışında yaşayan, biat etmeyen, mücadele eden kadınların şiddet ve ölümü hak ettiğine yönelik bilinçli bir algı da oluşturulmaya çalışılıyor. Her kadın cinayetinde hem fail hem de iktidar cenahından kadın cinayetlerini meşrulaştırmaya çalışan söylemlerde bulunuluyor. Bu, özellikle oluşturulan bir politikadır. Failler cezaların yetersizliğinden ve cinayeti meşrulaştırıcı söylem ve politikalarınızdan cesaret almaya devam ediyor. Hiçbir kadın bir erkeğin şiddetine, hakaretlerine, varlığına katlanmak zorunda değil. Bu düzenleme sadece eş ve eski eşleri değil tüm kadın cinayeti faillerini kapsamalıdır. Kadınlar sadece eş ya da eski eş tarafından değil; baba, erkek kardeş, sevgili, nişanlı ya da hiç tanımadığı erkekler tarafından şiddet görüyor ve öldürülüyorlar.

Ne yazık ki yargı da gerektiği gibi işletilmemektedir. Bu iktidarın politikalarıyla cezasızlık algısı hiç olmadığı kadar yaygınlaştırılmıştır. Kadına yönelik şiddeti cezasız bırakan, yasalara riayeti ortadan kaldıran da AKP-MHP iktidarı olmuştur. Yapılan bu düzenleme kapsayıcı ve önleyici olmalıdır. Erkek adaletini değil, gerçek adaleti sağlamalıdır. Kadına yönelik şiddete karşı verilen cezalarda erteleme, af, iyi hâl, infaz indirimi ve benzeri düzenlemeler kapsam dışında bırakılmalı ve mutlaka infaz edilmelidir.

Değerli milletvekilleri, şu bir gerçek ki kadına yönelik şiddet ve cinayetler sadece cezalarla da durdurulamaz; bu, bir zihniyet sorunudur. Yaşanan bu cinayetler bir kadın kırımıdır; kadınlara yönelik örgütlenen bir şiddettir. Bizzat AKP-MHP erkek iktidarının açıktan kadın düşmanı politikalarının sonucudur. Yine tek adamın bir gece yarısı tek başına İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğini ilan etmesinin sonucudur. Bu nedenle de kadın cinayetleri politiktir. Kadın cinayetlerini politik kılan durum hukukun ve siyasetin içinde olduğu bu eril zihniyettir. Bu erkek zihniyetine karşı meydanlarda, sokaklarda tacize, tecavüze, kadın katliamlarına ve kadın düşmanı politikalarınıza karşı mücadele eden, kazanımlarını ve yaşamını savunan kadınlara saldıran erkek devlet aklı, kadın katillerini daha da cesaretlendiriyor. Buna birkaç örnek verebilirim. Yüzlerce kadın gibi Remziye Yoldaş da polis merkezine giderek eşi Veysi Yoldaş'ın kendisini ölümle tehdit ettiğini söylemesine rağmen gerekli önlemler alınmadığı için bir hafta sonra eşi tarafından öldürüldü. Sosyal medya hesabında canlı yayın yaparak bir kadına şiddet uyguladığı hâlde hakkında herhangi bir işlem yapılmayan Gökhan Özbolat gibi, eşine "Seni öldürsem bile üç beş ay yatmam." diyerek şiddet uyguladığı hâlde tahliye edilen Zülküf Coşkun gibi, İpek Er'e tecavüz ederek intihara sürükleyen ve tutuklanmayan Uzman Çavuş Musa Orhan gibi, yine Hakkâri'de ot biçmeye giden çocuklarına yemek götüren 55 yaşındaki Sürmi İnce'yi öldüren Uzman Çavuş Ali Dağkıran'a verilen üç yıl on aylık cezanın istinafta bozulması da tipik cezasızlık örnekleridir.

Kadın ölümlerine sadece bir istatistikmiş gibi bakan, birer rakam olarak gören İçişleri Bakanı için öldürülen kadınlar, giden canlar önemli değildir; sorumlu Bakanın derdi bu cinayetleri önlemek de değil, üstünü örtmektir. İddia edildiği gibi de herhangi bir tedbir ya da yaptırım da yoktur. Bu erkek zihniyetinizin cezasızlık politikası bir tür teşvike dönüşmüş durumdadır. Failler, karakola gidip teslim oluyorlar çünkü iyi hâlden yararlanıp serbest bırakılacaklarını gayet iyi biliyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Bu hâl iyi hâl değil, çürümenin ta kendisidir. Bu çürümüşlüğün başmimarı da kadın ve Kürt düşmanı politikalarıyla AKP ve MHP iktidarıdır. Sizler, İpek Er'in katili Musa Orhan, Sürmi İnce'nin katili Uzman Çavuş Ali Dağkıran, Deniz Poyraz'ın katili Orhan Gencer gibi kamu görevlisi kadın katillerinizi korusanız da biz kadınlar yaşamın her alanında, evde, sokakta, meydanlarda; haklarımızı, kazanımlarımızı ve yaşamımızı savunmaya devam edeceğiz. Tüm katliam, şiddet ve baskı politikalarınıza rağmen boyun eğmeyen, direnen ve mücadele eden kadınlar, şiddetsiz, sömürüsüz, eşit bir yaşamın öncüsü olmaya devam edecek ve tekçi erkek düzeninize son verecektir.

Deniz Poyraz şahsında katledilen tüm kadınları ve direnen, mücadele eden tüm kadınları saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)