| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 07.07.2021 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 8'inci maddeyle Türk Ceza Kanunu'nun 96'ncı maddesinde tanımlı bulunan eziyet suçunun nitelikli hâlleri arasına, failin boşandığı eşe karşı işlenmesi hâli de ekleniyor. Kasten öldürme, kasten yaralama, eziyet ve hürriyetinden yoksun bırakma suçlarının nitelikli hâline boşanmış eşin de eklenmesi olumlu bir gelişme. Ancak, kadınların resmî nikâhlı olmadıkları partnerlerinden gördükleri şiddeti ya da imam nikâhlı olarak yaşıyorlarsa bu şekilde partnerlerinden gördükleri şiddeti kapsam dışında bıraktığı için de aynı zamanda eksik bir düzenleme. Eziyet, fiziksel, cinsel, ekonomik ve psikolojik şiddetin sistematik hâle gelmesidir yani devamlılık arz eden, aslında sistematik bir hâlde işlenir bu suç ve aslında, kadın şiddete maruz kaldığında çoğu zaman bu şiddetin tek seferle sınırlı kalmadığını, farklı biçimlerde devam ettiğini, tekrarlandığını biliyoruz.
Kadınlara yönelik sistematik şiddet söz konusu olduğunda aslında tutuklu yargılama gerektiren bu madde etkin biçimde uygulansa kadınları koruyacak, failleri caydıracak ama maalesef, uygulanmıyor. Ben de avukatlık yaptığım dönemlerde, gerçekten, eziyet suçundan ceza verildiğini neredeyse hiç görmedim.
Aynı şekilde "Israrlı takip suç sayılır ve bu yasa gerektiği gibi uygulanırsa yine şiddeti önlemede etkili olur." dediğimizde -bunu İstanbul Sözleşmesi'ne dayanarak yapabiliyorduk- dediniz ki: "Israrlı takip dördüncü yargı paketinde suç olarak düzenlenecek." Var mı? Yok, ısrarlı takip suçu da düzenlenmedi maalesef.
Yine, psikolojik şiddet 6284 sayılı Yasa'da tanımlanmasına rağmen, TCK'de suç olarak tanımlı değil. Psikolojik şiddet, adli uygulamada genellikle tehdit, şantaj, baskı, iftira, kötü muamele suçları altında ele alınıyor ama GREVIO Raporu'na da yansıdığı gibi, bu suç tanımları tekil eylemleri cezalandırmak için tasarlanmakta ve kendi başına suç sayılma eşiğine ulaşmayan eylemler yoluyla ortaya çıkan, tekrarlanan ve uzun süreli istismar örüntüsünü kapsamamakta. Oysa psikolojik şiddet, gerçekten, sistematik acı çekmeye sebebiyet veren bir şiddet türü ve bunun da aynı şekilde, 96'ncı maddede eziyet suçu kapsamında değerlendirilmesi ve bu şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Şimdi, bu madde çerçevesinde de ele alınmıyor maalesef. Yani eziyet suçundan ceza verildiğini doğru dürüst görmediğim gibi, aynı şekilde, psikolojik şiddetin de suç olarak tanımlandığını ya da eziyet suçu içerisinde değerlendirildiğini, o kapsamda, TCK 96 kapsamında değerlendirildiğini de görmüyoruz. Peki, psikolojik şiddet söz konusu olduğu zaman yargılamaların kaçı gerçekten bu madde çerçevesinde işlem yapıyor? Hani, ben kendi deneyimimde bunu görmemiş olabilirim ama başkaları gördüler mi gerçekten? Bunun cevabını verecek olan Adalet Bakanlığı yani sizlersiniz ama birçok zaman böyle bir veri, istatistik oluşturma durumu da söz konusu olmadığı gibi önergelere de doğru dürüst cevaplar verilmiyor, genelgeçer cevaplar veriliyor. İşte biz bütün bunları aslında İstanbul Sözleşmesi'nin kapsamında ve getirdiği yükümlülüklerde görüyorduk ve bu nedenle biz hâlâ "İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmedik, vazgeçmiyoruz." diyoruz.
Şimdi, burada önemli konulardan biri de somut delil aramak. Burada istismar suçları kapsam dışı kalacak mı? Eğer öyle olmazsa kadınların ve özellikle çocukların istismara daha açık hâle geleceğini adımız gibi biliyoruz. Şimdi, burada asıl sorun kimseyi delilsiz yargılamak değil yani insan hakları savunucuları kimseyi delilsiz yargılamak, delil olmadan tutuklamak istemezler, aksine biz bunun en fazla mağduru olan insanlarız ama mesele şu ki: Delil toplamıyorsunuz yani mahkemeler delil toplamıyorlar. Ne gerçekten delil? Yani psikolojik rapor delil, ifade bir delil, delil olabilecek gerçekten pek çok şey var ama aslında mahkemeler delil toplamıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Yani terör suçlarında -tırnak içerisinde tabii- herkesi gizli tanıklarla yargılayanlar, var olan yasaların bile gerektirdiği delilleri, unsurları toplamayıp hiçe sayanlar doğru dürüst bir çocuk koruma sistemi oluşturmadıkları gibi, bu ülkede aynı zamanda mahkemelerin de delil toplamadığını görüyoruz ama siz somut delil arıyorsunuz.
İktidarınız gerçekten yok olmamak için aslında hukuku yok ediyor, bu çok vahim bir şey; çocuklar, kadınlar bundan çok ciddi olarak zarar görüyorlar. Bugün "Sen kızsın şort giyemezsin, erkeklerin yanında oynayamazsın." diyenlere inat hentbol oynamaya devam eden ve ön yargıları kırmak için hem çalışıp hem spora devam edeceğini, köyündeki kız çocuklarının kaderini değiştireceğini söyleyen 13 yaşındaki Merve Akpınar'ı -bugün okula almamak isteseler de- selamlayarak sözlerime son vermek istiyorum. Merveleri gerçekten vazgeçiremeyeceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)