GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:100
Tarih:07.07.2021

DİLŞAT CANBAZ KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tam da kadına yönelik şiddetle ilgili kanun teklifi verilirken geçen hafta, Onur Haftası'nda tüm nefret söylemlerine karşı meydanlarda olan LGBTİ+'lara, "Tek adam kararıyla çekilmesini kabul etmiyoruz." diyen, alanları dolduran, sokakları, meydanları dolduran, 1 Temmuzda alanlarda olan tüm kadınlara buradan selam olsun. Selam olsun ki iyi ki kadın mücadelemiz var, selam olsun ki iyi ki varız, iyi ki birlikteyiz, tam da bu iktidarın bu tekliflerine, bu yasalarına, bu kadar hukuksuzluğuna karşı yan yanayız diyorum ki iktidarın kadın mücadelesine her fırsatta gözdağı vermek isteme çabalarının da asla bir sonuç vermeyeceğini tekrar tekrar ifade edelim.

İktidar yine sıkışmışlığını kurtarmak için "yargı reformu" adı altında sorunun kaynağına inmeyen, göstermelik düzenlemeler yapıyor. Yargının siyasal iktidarın hukuk bürosu hâline geldiği bu dönemde getirdikleri yargı paketleri adaleti sağlamak bir yana, insan hakkı ihlallerine yol açıyor. Bugün burada ele aldığımız kanun teklifi de kadınları, çocukları korumaktan çok suçluyu ödüllendiren cezasızlık politikalarının yansımasıdır.

Kadınların maruz kaldığı şiddeti yalnızca eş ve boşandıkları eş olarak ele alan bu kanun teklifi eksik bir tekliftir. Yani sadece eş değil; kız kardeş, nişanlı, kız arkadaş yani sırf kadın olduğu için kadınlar katlediliyor, kadınlar öldürülüyor ve tüm kadınlara uygulanmalıdır diyoruz. Devletin kadına karşı işlenen suçların cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını kabul etmesi zorunluluktur. Kadına yönelik suçların TCK'de ayrı bir kategoride ele alınması gerekmektedir. Kadınların yaşam hakkını gerçekten koruma niyetiniz varsa İstanbul Sözleşmesi'ni -tekrar tekrar- etkin uygulayın diyoruz. İktidar bir yandan İstanbul Sözleşmesi'ni feshedip bir yandan göstermelik düzenlemelerle halkın gözünü boyamaya çalışıyor. Kadına yönelik şiddetin engellenmesi bir yana, tamamen kadınları oyalamayı amaçlayan Kadına Yönelik Şiddetin Araştırılması Komisyonu da bunun en açık örneğidir.

Keza, bugün burada önümüze getirilen kanun teklifi de iktidarın göz boyama hamlelerinden başka bir şey değildir. Tutuklama için somut delil arayan bu kanun teklifinin -kadınların her gün öldürüldüğü, tacize, tecavüze uğradığı, çocukların ve dahi hayvanların istismara maruz bırakıldığı bu coğrafyada yaşıyoruz- uygulanması suçluyu ödüllendirmekten başka bir şey değildir. Elmalı davası önümüzde duruyor, failleri serbest; Bitlis'te istismarı haberleştiren basın emekçisi tutuklanıyor, failleri serbest; Gülistan Doku'dan beş yüz elli gündür haber alınamıyor, failleri serbest. Bugün Gülistan, İpek, Nadira, Yeldana, nice kadınlar, ismini sayamadığımız nice kadınlar kadınların omuzlarında cansız bir beden olarak değil, bir daha kaybettirilmeyen kadınlar olmalıdır. Hâlihazırda iktidarın cezasızlık politikaları çocuğun cinsel istismarında Türkiye'yi dünyada üçüncü sıraya taşıdı ve bu utanç tablosunun vebali iktidarın boynunda asılı dururken iktidar İstanbul Sözleşmesi'ni feshederek kadınları, çocukları ve LGBTİ bireylerini korumasız bırakmak istiyor.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz ki Onur Yürüyüşü'nde yaşananlar dahi nefreti açıkça ortaya koyuyor. Yürüyüş boyunca 40'tan fazla LGBTİ aktivisti işkence ve darbedilerek gözaltına alındı, basın emekçisi Bülent Kılıç boğazına bastırılarak ve ters kelepçeyle gözaltına alındı. Boğaziçi'yle artan kolluk şiddeti LGBTİ bayraklarına yöneltilmiş durumda. İktidarın asıl nefreti bayraklara değil LGBTİ'lerin bizzat kendisinedir yani gökkuşağının renginedir, kendisinden farklı olan herkesedir; nefreti mücadeleyedir, nefreti kadınlaradır, nefreti çocuklaradır, nefreti hayvanlaradır, nefreti hukukadır, adaletedir yani iktidar kadınların her türlü kazanımlarını gasbetmeyi âdeta bir görev edinmiştir. Bir gece yarısı hukuksuz bir biçimde tek bir adamın imzasıyla sözleşme yürürlükten kaldırıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

DİLŞAT CANBAZ KAYA (Devamla) - Biz kadınlar sözleşmenin kaldırıldığı o günden bugüne hep isyandayız, meydanlardayız, sokaklardayız ve sokaklarda olmaya da devam edeceğiz. Yıllardır mücadele ederek elde ettiğimiz kazanımlarımızın bu şekilde yok edilmesini, silikleştirilmesini, erkek egemenliğine teslim edilmesini kabul etmeyeceğiz, kabul etmiyoruz.

Elbette ki biz biliyoruz, İstanbul Sözleşmesi'ni kaldırdılar çünkü tüm engellemelere ve baskılara rağmen kadın mücadelemiz büyüyor ve büyüyecek. Korkuyorlar çünkü biz kadınlar olarak bu feshi ve kadın düşmanlığını, hukuki ve siyasi uygulamaların hiç birini tanımıyoruz, tanımayacağız. Korkuyorlar çünkü yıldırılamayacağımızı bir kez daha İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin ardından alanları dolduran kadınlar gösterdiler. Korkuyorlar çünkü biz kadınlar, erkek şiddeti son bulana değin, erkek adalet değil gerçek adalet uygulanana değin, kadın yoksulluğu son bulana değin mücadele etmeye devam edeceğiz, devam ediyoruz.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)