GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:101
Tarih:08.07.2021

MHP GRUBU ADINA FETİ YILDIZ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 274 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin, ikinci bölümü üzerine, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bunu sağlamak için temel haklar ihlal edilmeden soruşturma ve kovuşturmaların Anayasa ve yasalara uygun ve adil olarak tamamlanması gerekir. Ceza yargılaması şüpheyle başlar ancak infazla sonuçlanan bir zaman sürecidir. Her yargılama er geç, sonunda bir kararla sonuçlanır. Karar gerekçelerinin denetlemeye imkân verecek şekilde yeterli, doğru, haklı, yasal, makul ve vicdana uygun olması gerekir. Adalete olan inanç insanlık tarihiyle yaşıttır. Binlerce yıllık mücadelenin sonunda adalet bir ahlaki değerler bütünü olanak kazanılmıştır ve bir toplumun gelişmişlik düzeyi de adil işleyen adalet sistemiyle ölçülmektedir.

"Hukuk" kavramı doğası gereği eksiktir. Bu eksikliği gidermek yasamanın görevidir yani milletvekillerinin görevidir ancak görüyorum ki 600 milletvekilinin bulunması gereken yerde 50 milletvekili bile yok. Sağ olsun, hukukçu arkadaşımız Zeynel Emre Bey burada. Kaldı ki mevcudun yarısı bile gelse kürsüye gelen arkadaşlarımızdan, konuşulan kanunla ilgili olmayan, görüşülen meseleyle alakasız konularda, şablon şeklinde -üç yıldır buradayız- aynı şeyleri duyuyoruz. Yani gruplar aynı şeyleri ezberlemiş, bazı insanların eline aynı metinler sıkıştırılmış, gelip burada tekrar ediyorlar. Değerli arkadaşlar, burada bizim işimiz, getirilen kanun tekliflerini, kanun maddelerini olgunlaştırıp toplumun yararına, faydasına ve adalet duygusunun artmasına faydalı olacak şeyler yapmaktır.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Bir nokta, bir virgül dahi değiştirilmiyor.

FETİ YILDIZ (Devamla) - Yani cevap veririz elbette. Sayın milletvekilleri, bakın, istediğiniz kadar yerinizden söz atabilirsiniz, ben de bunların cevabını veririm ancak benim söylediğim şeyler kendime de eleştiridir, milletvekillerine de eleştiridir. Burada Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nu, Ceza İnfaz'ı konuşuyoruz; dağdaki otlardan bahsediyoruz. Arkadaşlar, elbette dağdaki ot da çöp de su da konuşulacaktır ama gündemde ne varsa onu konuşalım, bunları olgunlaştıralım. Efendim, siz "Bir kelime, bir harf, nokta, virgül değiştirmeden kanunlar geldiği gibi geçiyor, bir tünel vazifesi görüyor." diyorsunuz ancak komisyonlarda katkılarını biz görüyoruz arkadaşlarımızın ve bazı metinlerin değiştirildiğine, bazılarının da sizin istediğiniz gibi bir şekle geldiğine de tanık oluyoruz.

Sayın milletvekilleri, toplumsal barışın korunması, öncelikle kişi güvenliğinin sağlanması yargılamanın temel amacıdır. Hiç şüphesiz tutuklama tedbiri insan özgürlüğünü kısıtlayan ağır bir tedbirdir. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran fikriyatın toplumsal tabanını oluşturan ve Kurtuluş Savaşı'nı veren kadroların da manevi mirasçıyız. Bu itibarla, Anayasa'nın "Başlangıç" bölümünde ifade edildiği gibi, bizim nazarımızda hiçbir faaliyet, Türk varlığının devleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğünün karşısında himaye göremez. (MHP sıralarından alkışlar) Biz, günlük politikalara boğulan bir parti değiliz.

Sayın milletvekilleri, konuya geçersek, kanunla ilgili konuşmak gerekirse, hâkim, tutuklama sebebinin varlığı hâlinde tutuklama yerine adli kontrol şartıyla şüpheliyi veya sanığı denetime alıp serbest bırakabilir. Bunlardan biri de konutu terk etmeme yükümlülüğüdür -bu, son olaylarda çok uygulandı- işte teklifin 15'inci maddesi bunu düzenlemektedir. Kişi özgürlüğünü sınırlayan konutu terk etmeme yükümlüğü bu değişiklikle, bu getirilen yenilikle cezaya mahsup edilecektir. Yani, bu yükümlülük altında eğer evinde, konutunda iki gün geçirmişse bu cezadan bir gün olarak mahsup edilecektir. Bu, hakkaniyete uygun, yerinde bir düzenlemedir, buna karşı çıkılacak da bir şey yoktur. Tam burada, şunu söylemek isterim: Açık cezaevinde, açık cezaevine çıkmayı hak eden hükümlüler Covid iznine çıkarıldı ve izin süresi de cezadan, infazdan mahsup ediliyor. Bu çok yerinde bir uygulama fakat kapalıdaki mahkûm için herhangi bir düzenleme yok. Bu konuda elbette hakkaniyete uygun bir düzenleme yapılmalı, yoksa vicdanlar kanamaya devam eder.

Değerli milletvekilleri, gerek soruşturma gerek kovuşturma gerekse adli kontrol yükümlülüğünün incelenmesi de 16'ncı maddede düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler dört ay aralıklarla yapılacaktır. Eğer soruşturma evresindeyse, cumhuriyet savcısının talebiyle sulh ceza hâkimi inceleyecektir; eğer kovuşturma aşamasındaysa mahkemesi resen inceleyecektir yani devam edip etmediğine dair. Yine azami süreler belirlenmiştir -ki bu çok önemlidir- ağır ceza mahkemesine girmeyen işlerde bu süre iki yıldır, şartları varsa zorunlu hâllerde bir yıl daha uzatılarak üç yıla çıkarılacaktır. Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerdeyse en çok üç yıl olup yine şartları varsa uzatılacaktır. Ama bu uzatmalar, her hâlükârda, terörle mücadele kapsamına giren suçlar için dört yılı geçemeyecektir.

Değerli milletvekilleri, yine, toplumun çok rahatsız olduğu bir konu, dinleme tutanaklarının yok edilmesi, bunların tamamen ortadan kaldırılmasıyla ilgilidir. Bu, soruşturma aşamasında savcılıklar tarafından yapılırken kovuşturma aşamasında ve kararla birlikte bunların yok edilmesi, ortadan kaldırılması düzenlenmektedir. Bu çok önemlidir, ancak burada beraat kararının kesinleşme şartı aranmaktadır. Bu FETÖ terör örgütü çeşitli bahanelerle insanları dinlemiş, aile mahremiyetine girmiş ve de bunu daha sonraki günlerde, aylarda bir şantaj malzemesi olarak değerlendirmiştir.

Değerli arkadaşlarım, ikinci bölüm 15'inci madde ile 27'nci madde arasındadır. Çok önemli düzenlemeler vardır, mesela en son 25'inci maddede meslektaşlarımızın, hâkim adaylarının ve avukatların Anayasa Mahkemesinde staj yapması getiriliyor. Bu bir yeniliktir ancak bu yenilik çok faydalı olacak mıdır? Ben zannetmiyorum çünkü Anayasanın Mahkemesinin verdiği kararlara baktığımızda, Anayasa Mahkemesi bırak Anayasa'ya uygunluğu, hukuki denetimi, Anayasa'yı bizzat ihlal ediyor, Anayasa'yı yok sayıyor bazı maddelerinde. Mesela Anayasa'nın 14'üncü maddesi Anayasa Mahkemesi için yok, Anayasa'nın geçici 20'nci maddesi Anayasa Mahkemesi için yok, dokunulmazlığı düzenleyen 83'üncü maddesi Anayasa Mahkemesi için yok. Herhâlde burada tahminimiz Anayasa Mahkemesi bir kariyer planlaması yapıyor ki sizlere de hayırlı uğurlu olsun diyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, önemli konulardan biri de sulh ceza hâkiminin verdiği kararlara itirazlardı. Bu itirazlar bildiğiniz gibi 1. sulh ceza hâkiminin verdiği kararı 2. sulh ceza hâkimine, 2'nin 3'e, böyle sırayla gider, uygulamadaki arkadaşlar bilir; bu yatay bir itirazdı. Bu getirilen değişiklikle, dikey itiraza geçiliyor yani sulh ceza hâkiminin kararlarına asliye ceza hâkimi bakacak, eğer asliye ceza hâkimi sulh ceza hâkiminin işlerini görüyorsa yargı çevresinin bulunduğu ağır ceza mahkemesi başkanı bakacaktır ki bu çok yerinde bir değişiktir; bunu yıllardır savunmuşuz. Bütün meslektaşlarımız da bu kısır döngüden...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

FETİ YILDIZ (Devamla) - Sayın Başkanım, hemen bitireceğim.

Bu kısa sürede bu teklifin birkaç noktasına dokunabildim ancak bizim amacımız, milletvekillerinin amacı adaleti savunmak olmalıdır. Biz, örgütlerin verdiği talimatlardan ziyade, onların elimize sıkıştırdıkları kâğıtlardan ziyade kanunu, kitabı, tüzüğü, Anayasa'yı okumalıyız. Böyle yaparsak milletimize faydalı oluruz. Yoksa örgüt talimatlarını yerine getiren ve her gün aynı şeyleri söyleyen insanlar hâline getiriliriz.

Burada sözlerimi bitirirken hepinizi yine saygıyla selamlıyorum. İnşallah başka bir günde de bunun uygulamadaki aksaklıklarını görürüz ve tamamlarız diyorum.

Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)