GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:101
Tarih:08.07.2021

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

274 sıra sayılı bu Kanun Teklifi bir torba kanun özelliği taşımaktadır. Usul yasaları, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 6126 sayılı Anayasa Mahkemesi Yasası üzerinde değişiklikler ve ilaveler içermektedir. Torba kanun yöntemi, AKP'nin torbaya olan merakını mucip olduğunu göstermektedir.

Torba kanun olmaz, bu genelleştirilemez. Hukukta en büyük suikast torba kanunla olur. Eğer ülkemizde kanunlara ve kurallara uymada lakaydi varsa bunun bir sebebi de budur. Sürekli torba kanunlarla ihale mevzuatı, aflar, yargı reformları çıkarıldıkça zannediliyor ki her şey yolunda gidecek; tam tersine her şey tepetaklak oluyor, işin içinden çıkılmaz hâle geliyor.

Değerli arkadaşlar, 2002 yılından bu yana AKP iktidarlarının yargıya müdahalesinin ardı arkası kesilmemiştir. Ne var ki 2008'e gelince Anayasa Mahkemesinin bir kapatma davasına muhatap olunuyor, 2010 referandumu ve FETÖ'nün yargıyı ele geçirme operasyonu iş birliği hâlinde başarıyla tamamlanıyor. Yargıya müdahaleler, adalet sistemine müdahaleler; askerî yargının pasifize edilmesi, daha sonra kaldırılması; tutuklamalar, operasyonlar, düzmece davalar, intiharlar, mağdur edilen aileler; tüm bunlar önce FETÖ artı AKP ittifakının, sonra FETÖ artı AKP artı PKK ittifakının yaşandığı karanlık yıllar olarak hafızamıza yerleşmiştir. Bunların tasfiye sürecinden sonra artık gerçek demokrasinin ve hukuk devletinin minimize edildiği bir anayasal değişiklik de yapılmıştır; 16 Nisan 2017 referandumu Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini yani sistemsizliğini, dolayısıyla tek adam rejimini getirmiştir.

Değerli milletvekilleri, birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü yargı reformu paketi çıkarmakla reform olmaz. Demokratik bir düzen mevcut değilse reform bir aldatmacadır. Nitekim bu paketle birlikte boşanmış eşe karşı suçlar, adli kontrol altında geçecek süreçler, katalog suçlarda tutuklamada kuvvetli suç şüphesini somut delillere dayandırma, kişi hak ve özgürlüklerine dair birtakım iyileştirmeler vesaire. Allah aşkına böyle bir reform olur mu?

Değerli arkadaşlar, konu hukuk, demokrasi, özgürlükler olunca aslında söylenecek çok söz var. Reform iddiasıyla ortaya çıkanlar, devletin tek bir kişiye idare olarak, güç olarak, erk olarak, ekonomi olarak teslim olmasına ne diyecekler? Biz burada yasama faaliyeti yapıyoruz ama fiilen Cumhurbaşkanı genelgeler ve kararnamelerle ülkeyi yönetiyor. Zaten bir de deniyor ki: "Cumhurbaşkanlığı Kabinesi" Yani kararname devleti ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi. Profesör Doktor Sayın Kemal Gözler bu hukuk dışılığı makalelerinde zaten açıkça anlatmaktadır. İşte temel hak ve özgürlüklerin alenen çiğnendiği, hâkim güvencesinin yok edildiği, tarafsız ve bağımsız mahkemelerin kalmadığı, kanuni idare ilkesinin rafa kaldırıldığı, idarenin bütünlüğü ilkesinin dahi derin yaralar aldığı bir devlete hukuk devleti denilebilir mi? Elbette denilemez.

Değerli arkadaşlar, devletin mevcudiyeti de ancak adaletle kaim olur, aksi takdirde gerçek anlamda bir devletten, meşru bir otoriteden söz edilemez. Aslında hukuk devletinde demokrasiden fersah fersah uzaklaştığımızı kanıtlayan binlerce örnek var ama süremiz bunu izaha yetmiyor.

Değerli milletvekilleri, teklifin 26'ncı maddesi de Anayasa Mahkemesinde hâkim adayları ve avukat stajyerlerinin yapacağı stajla ilgilidir. Evet, bizim temennimiz, iktidarın bu madde içeriğinde olduğu gibi sisteme ve esasa ilişkin kuvvetli ve gerçekten ihtiyaç duyulan reformlara yönelmesidir; yoksa karanlık dehlizlerde siyasi rakiplere tuzak kurarak, yalan ve iftiralar atarak hâkimiyetini sürdürme tercihi halkın öfkesine neden olabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Muhalefete tuzak kurmak, tekrar ediyorum, halkın öfkesine neden olabilir. Hâlbuki, biz devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yürekten bağlıyız. Gittiğimiz her yerde görüyoruz ki millet "Seçim." diyor, Sayın Akşener'i çağırıyor. Demokratik bir yarıştan sonra emin olunuz ki Türkiye geçmişte olduğu gibi dünya devletler ailesi içinde saygın yerini alacaktır diyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)