| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 08.07.2021 |
ALPAY ANTMEN (Mersin) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, burada "dördüncü yargı paketi" adını verdiğiniz birtakım kanun değişikliklerini görüşüyoruz; iyi, güzel. Pakete bakalım, bu paketin içinde ne var? Gerçekten de insan haklarını ilgilendiren, kadın haklarını ilgilendiren, çocuk haklarını ilgilendiren hiçbir şey bu pakette yer almıyor. Bir iki iyi husus var; evet, idarenin dilekçelere cevap verme süresi ve zımni retlere dava açma süresinin altmış günden otuz güne inmesi tamam, eyvallah, çok güzel ama bu, Türk yargısının içinde bulunduğu durumla ilgili herhangi bir iyileştirme veya insan hakları anlamında, çocuk hakları anlamında, kadın hakları anlamında ne getiriyor? Hiç. Altmış gün bekleyeceksin, bekleme, otuz gün bekleme.
Bunun dışında, sulh ceza yargıçlarının itirazlarının sıradaki sulh ceza değil, asliye ceza mahkemesine yapılması; bu, belki bir dikey itiraz, iyi bir şey ama bunun neden şimdi getirildiğini ben size birazdan söyleyeceğim.
Bir de 13'üncü madde var, ünlü 13'üncü maddemiz, bugün sosyal medyada kıyametler koparan bir 13'üncü madde. Gerçekten de katalog suçlarda tutuklama için somut delil aranması normal ve doğru bir yaklaşım ve bu, zaten daha önce kanunlarımızda varken tarafınızca çıkartılmıştı, şimdi tekrar eskiye dönüşle güya bir reform yapıyoruz ama başka bir şey var: Cinsel istismar suçları, çocuk istismarı. Biz Adalet Komisyonunda bas bas bağırdık, "Bu suçları istisna hâline getirelim, bu suçlarda istisna yapalım." dedik, "Hayır." dediniz. Kötü uygulayıcılar elinde veya kötü niyetli hâkimler elinde çocuk istismarında ve cinsel suçlarda somut delili nereden bulacaksınız? Ha, ben buradan size söylüyorum açıkça, kayıtlara da geçsin: Kadının ve çocuğun beyanları somut delildir. Bunun aksini düşünmek veya uygulamak alçaklıktır.
Peki "yargı reformu" deyince siz ne anlıyorsunuz? Ben size söyleyeyim: 2009'da sözde bir yargı reformu yaptınız, HSK'yı -o zamanki dostlarınız- FETÖ'ye teslim ettiniz ve o, Türk ordusuna kumpas kurulmasının yolunu açtı. Sonra, 2013'te 17-25 Aralık olaylarında gördünüz ki bu adamlar öyle beter ki sizi bile götürecekler. 2014'te "Yargıda Birlik Platformu" adı altında birleşen her siyasi görüşteki hâkim ve savcılar sayesinde bu adamlardan Hâkim ve Savcılar Kurulu kurtuldu ama onlar temellerini döşemişlerdi ve 2016 yılındaki alçak, namussuz, haysiyetsiz darbe girişimine geldiler. Bunda ne oldu? Bir gün içinde dediniz ki: "Bundan sonra hukuk reformu yapacağız, hukukun üstünlüğüne inanacağız." Ama bu beş gün sürdü, 20 Temmuzda bir siyasi darbe ve ondan sonra, başladı tasfiyeler. 3.500-4.000 civarında FETÖ'cü hâkim ve savcıyı haklı olarak, doğru olarak meslekten attıktan sonra, 2016'dan itibaren bugüne kadar yerlerine aldığınız 5.000-6.000 civarında hâkim ve savcılara bakın. Avukatlardan geçenlerin hemen hemen tamamı AKP'nin il ve ilçe teşkilatlarında çalışmış avukatlar. Bunun dışında, AKP'den, il ve ilçelerden, cemaatlerden, tarikatlardan referansı olmayan hiç kimseyi hâkim ve savcı yapmıyorsunuz ve bunlar hukuku da bilmiyor. Biz bunlara "hukuka sürüklenen çocuklar" diyoruz. Yargılama yapamıyorlar, karar veremiyorlar, karar vermek için saraya bakıyorlar, istenmedik karar verince de sürülüyorlar.
Peki, ne yapılması lazım? Hâkim ve Savcılar Kurulunun bir an önce bağımsız hâle getirilmesi, hâkim ve savcıların tekrar eğitilmesi; adaletin, yargının bağımsız hâle getirilmesi gerekiyor. Ama bugünlerde "Yargı reformu yapıyoruz." diyorsunuz ya, İnsan Hakları Eylem Planı'ndan bahsediyorsunuz ya Türkiye'de insan haklarının esamesi yok, Türkiye'de adalet yok, Türkiye'de yargı bağımsızlığı yok. Varsa, Esenyurt'ta karakolda öldürülen vatandaş için ne yaptınız? İddia, polislerin vatandaşı karakolda öldürdüğü; hiçbir şey yapılmıyor, bir sanık dahi yok. Kimi yargılayacaksınız? Yok. İşte bu cezasızlık kültürünü bu topluma dayatıyorsunuz.
Ondan vazgeçtim, son günlerde, son aylarda videolarla, bir organize suç örgütü lideri olmakla suçlanan bir vatandaş ne diyor? Sayın İçişleri Bakanına birçok şey söylüyor, yenilir yutulur gibi değil; hiçbir şey yapmıyorsunuz ama en vahimi bugün patladı. İçişleri Bakanınız, sözde, iddia odur ki iç savaş çıkarmak için silah dağıtıyormuş. Eğer bu varsa, bu, alçaklıktır, vatana ihanettir; bunun hesabını sormayan da alçaktır. (CHP sıralarından alkışlar) Ama eğer varsa diyorum, eğer varsa.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Sen doğruyu öğren, ondan sonra bu kürsüde dile getir ya!
ALPAY ANTMEN (Devamla) - "Eğer varsa" demek ne demek? Bunu araştıracaksınız demek. Bu araştırılacak, eğer bu yoksa da bu ithamı ileri sürenden de hesabını soracaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
ALPAY ANTMEN (Devamla) - Bakın, söylemekle, konuşmakla yargı reformu yapılmaz. Yargı reformu yapmak istiyorsanız önce adaleti, yargıyı bağımsız hâle getirin ve her tür iddiayı araştırın, hiçbir iddia insanların aklında kalmasın. (CHP sıralarından alkışlar) İnsanların aklında iddia bırakıldığı zaman, insanların aklında şüphe kaldığı zaman o ülkede dirlikten, beraberlikten, kardeşlikten söz edilemez. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün iktidardasınız, bunun gereğini yapmak size düşer ama halk artık pes etti, halk bıktı. Lütfen, bu halka daha fazla eziyet etmeyin ve bir an önce sandığı kurun ki artık bu halk sizden kurtulsun.
Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)