GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:101
Tarih:08.07.2021

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Büyük vaatlerle getirdiğiniz Hayvanları Koruma Kanunu'nda değişiklikler beklentileri ne yazık ki karşılamıyor. Yasa yazma tekniğine uygun bir yazım kesinlikle yok. Bugün 12'nci maddeye bakıp incelemediğimiz takdirde yasa yazma tekniğine uygun bir yazım yok. Komisyon çalışmaları sıralarında milletvekillerinin, STK'lerin, derneklerin söylediği, önerdiği, hatta iktidar partisinin ve Bakanlığın da uzlaştığı maddelerin hiçbiri yok; olanlarsa yaralı parmağı bile sarmıyor. Neden sarmıyor? 50 maddeli 5 partinin hazırladığı rapora karşılık gelen bir teklif değil.

Öncelikle hayvanları korumak yerine, hayvanların yaşam haklarını savunuyor olmak gerekiyor. Her canlının bir yaşam hakkı, barınma hakkı ve beslenme hakkı vardır. Anayasa'nın 56'ncı maddesini geniş yorumladığımız takdirde hayvanların korunması, yaşam hakkı bu çerçevede değerlendirilebilir. Bu kanun teklifi gelirken AKP Grup Başkan Vekili Sayın Mahir Ünal "Hayvanlar bir mal, eşya olmaktan çıkarılıp bir canlı statüsüne getirilmekte." diye söylemişti. Ne yazık ki Sayın Ünal'ın sözlerini kanun teklifi pek karşılamıyor. Mevcut kanundaki "süs hayvanı" ifadesini kaldırıp "ev hayvanı" ifadesini getirince statü değiştirmiş olmuyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, kanun teklifine bakıyoruz; hâlâ hayvan ticareti devam ediyor, hayvan deneyi devam ediyor, av turizmi devam ediyor, hayvan dövüşleri devam ediyor, faytonlar hâlâ devam ediyor, yunus parkları, sirkler devam ediyor, hayvanat bahçeleri kapatılmıyor, kuş göç yollarıyla ilgili tek bir ibare yok ama ne var? Dün düzelttiğiniz "cinsel ilişkiye girmek" ifadesi var. Kanun teklifinde "hayvanla cinsel ilişkiye girmek" diye bir ifade vardı, Komisyonda ve Genel Kurulda biz dedik ki: Hayvanla cinsel ilişkiye girmek diye bir ifade olur mu? Buna "hayvanı istismar etmek" denir. İkisi hukuken bambaşka kavramlardır; birinde rıza aranır, diğerinde rıza ehliyeti yoktur dedik; en sonunda, dediğimizi kabul ettiniz. Ya, bu kadar zorlamaya gerek yok; bu açıklama yeterliydi. Komisyondaki açıklamalarımızı dinlemediniz.

Bir başka konu, 12'nci maddedeki cezalar. Hayvanlara tecavüz edenlere hayvan başına altı aydan üç yıla kadar; bir ev hayvanına veya evcil hayvana işkence yapanlara veya acımasız ve zalimce muamelede bulunanlara hayvan başına altı aydan üç yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Arkadaşlar, burada hayvanları yine ayırmışsınız. Ev hayvanını veya evcil hayvanı öldürmek veya onlara işkence yapmak suç olurken ev hayvanı ve evcil hayvan dışındaki hayvanlarla yalnızca cinsel ilişki kurmak, tecavüz etmek suç oluyor. Yani, burada ne var? Ev hayvanları ve evcil hayvanlar dışındaki hayvanlar suç konusu olmadan öldürülebilir ancak kendilerine tecavüz edilmesi suç oluyor. Böyle bir ayrım yanlış bir ayrım yani böyle bir ayrıma girdiğiniz zaman, hayvanların arasındaki bu ayrım birçok sıkıntıya neden olur. Sahipsiz ve yabani hayvanlar var; sincabı ne yapacaksınız, leyleği ne yapacaksınız, pengueni ne yapacaksınız, kartalı ne yapacaksınız? Yani, böyle bir metin hazırlanması tekniğe de uygun değil arkadaşlar.

Arkadaşlar, getirdiğiniz bir nokta daha var: Hayvanların, dinî kurallara riayet etmeden, ehliyetsiz kişilerce kesilmesi hâlinde hayvan başına verilen ceza 25 lira artırılmış, sadece 25 lira. Bir hayvan neslini yok edecek müdahalelerde bulunanlara hayvan başına 191 lira ceza artırımı var. Hayvanlara kötü muamelede bulunanlara hayvan başına 467 lira ceza artırımı var. Ya, arkadaşlar, bu cezalarda caydırıcılık unsuru yok. Bu cezalarla, 25 lira artırımlarla neyi caydıracaksınız? "Hayvanlar mal değil." diyorsunuz ama hayvanlar satılırken sağlıklarının iyi olmaması, barındırıldıkları yerin temiz ve sağlık şartlarının uygun olmaması hâlinde hayvan başına 500 lira para cezası kesiyorsunuz; böyle şey olmaz. Hayvan ticareti izni olmayanlara ve yasalara aykırı davrananlara ceza artırımı yok, eski usul devam ediyor.

Arkadaşlar, bir başka konu ise bu cezalarda suçüstü hâli dışında Tarım ve Orman Bakanlığı, il ve ilçe müdürlüklerinin ve hayvan sahibinin şikâyetine bakılacak yani ortada bir suç olacak ama Bakan Bey'in, il müdürünün, ilçe müdürünün keyfine göre burada işlem yapılacak. Soruşturma şartı olarak Bakanlık başvurusunun suça karşı caydırıcılığı azalttığını siz bilmiyor musunuz? Aracısı olan adalet olur mu arkadaşlar? Peki, sokak hayvanları ne olacak, kim görecek, kim şikâyet edecek? Twitter'a video düşmesini mi bekleyeceksiniz bu şikâyetlerle ilgili işlem yapmak için? Adaleti sosyal medyada mı arayacaksınız? Hani hayvanlar duygusal canlılardı, canlı statüsündeydi? Hayvanlara yönelik işlenen suçlarda neden savcılık resen soruşturma yapmıyor? Neden illa bir şikâyet ya da izin beklensin?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.

SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - Sayın Grup Başkan Vekilimiz çok güzel açıkladı: Hayvan derneklerine bu konuda neden şikâyet hakkı vermiyorsunuz? Çevre katliamlarında, çevre derneklerine tüzüğünde varsa ve aynı zamanda ikametgâhı oradaysa suç duyurusunda bulunma ve dava açma hakkı veriyorsunuz ama burada, hayvan derneklerine bu konuda şikâyette bulunma hakkı vermiyorsunuz; büyük bir çelişki, bu çelişkiyi gidermiyorsunuz.

Arkadaşlar, cezalar caydırıcı olmadığı sürece hayvan istismarı azalmaz. Hayvanların canlı olduğu statü meselesi olduğu sürece hayvan hakları korunamaz. Zaten kanun teklifinin adı bile yanlış, bu kanun teklifinin adı "hayvan hakları kanunu" olmalıydı, "Hayvanları Koruma Kanunu" olmamalıydı. Yaşam hakkı, barınma hakkı ve beslenme hakkı, her canlının hakkıdır diyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, Millet İttifakı olarak hayvan hakları kanununu biz hazırlayacağız diyoruz.

Hepinize saygılar sunuyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)