| Konu: | Hayvanları Koruma Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 08.07.2021 |
ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Hayvan hakları yasası... Şimdi, aslında uzun bir zamandır hayvan hakları savunucuları bu konuda mücadelelerini ısrarla sürdürüyor; hayvan hakları meselesinin gündeme alınması, bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin yapılması için ısrar ediyordu. Sonunda bütün partilerin temsiliyetiyle bir komisyon kuruldu, hayvan hakları komisyonu; hayvan hakları konusunda mücadele veren derneklerin, sivil toplum örgütlerinin, kuruluşların, federasyonların görüşleri alındı ve bir yol haritası çıkarıldı; hayvan hakları konusunda uzun tartışmalardan sonra 50 maddelik bir rapor düzenlendi ama ne oldu? Yine iktidar "ben yaptım, oldu" "benim dediğim olur" anlayışıyla Komisyona sadece 18 maddeyi getirdi, geri kalan maddeler nereye gitti bilmiyoruz.
Bu da yetmedi, yine, STK'ler, demokratik kitle örgütleri, hayvan hakları savunucuları Komisyon görüşmelerine çağırılmıştı ama iktidar tarafı, bu Komisyon görüşmelerinde de eleştiri aldıkları için hayvan hakları savunucularının, maalesef, toplantıda olmasının önüne geçen bir uygulama yaptı; toplantıya ara vererek ertesi gün yapılan toplantıda da kurumların yer almasının önüne geçti.
Şimdi, genel bir anlayış var, bu anlayış maalesef sürüyor; "görüş almam, alırsam da ben aslında bildiğimi yaparım" anlayışı sadece bu yasal düzenlemede değil, Mecliste yapılan tüm yasal düzenlemelerde kendini gösteriyor. Herhâlde şunu unutuyorlar: Evet, buraya seçilmiş, gelmiş olabilirsiniz ama bu memleketin insanlarının, bu memleketin hak savunucularının görüşlerini dikkate almak, onlara verdiğiniz sözü tutmak üzere buralara geldiniz; yoksa kafanıza göre iş yapmak, kafanıza göre yasa çıkarmak için gelmediniz. "Görüşlerinizi karara dönüştürme zorunluluğumuz yok." gibi bir söylemi Komisyon Başkanının kullanması da aslında nasıl bir antidemokratik yaklaşım içinde olduğunuzun göstergesi.
Şimdi, bu meselede hayvan bakım evlerinin şeffaf şekilde yönetilmesi, yirmi dört saat çalışan kamera sistemiyle hayvan gönüllülerinin, STK'lerin denetiminin sağlanacağı bir mekanizma konuşulmadı. Kürk üretimi yasaklandı mı bu yasal düzenlemeyle? Hayır. "Pet shop"larda hayvan satışı, mobil kısırlaştırma yasaklandı mı? Hayır. Hayvan ithalatı ve kaçakçılığına karşı bir düzenleme var mı? Yok. Hayvan deneylerini yasaklayan bir düzenleme var mı? Faytonlar ve at yarışlarının yasaklanmasına ilişkin bir madde var mı? O da yok. Hayvanların kullanıldığı sirklerin yasaklanmasına dair bir düzenleme var mı? Yine yok aslında.
Şimdi, evet, birtakım suçlara ilişkin düzenlemeler getirilmiş. Daha önce yapılan büyük hatadan, "cinsel ilişki" gibi absürt bir kavramın kullanılmasından vazgeçildi anladığımız kadarıyla, bizim önergelerimiz, muhalefetin ısrarı sonrasında bu değişti, "cinsel saldırı" "tecavüz" olarak değiştirildi; bu, olumlu ancak belirlenen cezalar açısından baktığımızda aslında caydırıcı sonuç üretebilecek bir düzenlemenin olmadığını görebiliyoruz. Bir, zaten sahipli-sahipsiz ayrımı yapılıyor, hayvanlar arasında böyle ayrım yapılıyor. Sadece nesli tükenen hayvanları öldüren kişiler açısından alt sınır bir yıl olarak belirlenmiş, diğer hayvanlara karşı işlenen suçlarda cezai yaptırımın alt sınırı altı ay. Şimdi, bunları belirlediğinizde -bir yıl veya altı ay- iki yılın altında olan her tür cezai yaptırımın para cezasına çevrildiğini, HAGB uygulamasına ya da ertelemeye konu olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla aslında yine yaptırımı olmayan bir cezalar sistemini getirmiş oluyorsunuz.
Şimdi, suçların soruşturulmasını da uzun bir prosedüre bağlıyorsunuz. "Tarım ve Orman Bakanlığı il ve ilçe müdürlükleri tarafından cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuru yapılırsa ancak soruşturma yapılabilir." deniyor ve bu da muhakeme şartı hâline getiriliyor. Bu durumda, gerçekten sahipsiz hayvanlar açısından kim bu şikâyette bulunacak ya da müdürlükler bu şikâyete ilişkin bildirimde bulunduğunda gerçekten Bakanlık bunu ciddiye alacak mı? Bugüne kadar gösterdikleri pratiklerden aslında bunun ciddiye alınmayacağını hepimiz biliyoruz ve üstünün örtüleceğini de biliyoruz. Hayvanlara karşı işlenen suçlarda hayvan hakları savunucularına, STK'lere de şikâyetçi olma ve aynı zamanda müdahil olma hakkı tanınması, şikâyetin herkes tarafından yapılabiliyor olması gerekirken bu haklar da tanınmamış; taraf olma, müdahil olma yetkisi de bu yasa teklifinde maalesef geçmiyor.
Hayvana yönelik suçlar için özel soruşturma büroları kurulması, doğrudan şikâyet mekanizması geliştirilmesi gerekliliği vardı ancak bu da yine bu yasal düzenlemede yok.
Yine, hepimizin bildiği gibi hayvan hakları konusunda en büyük ihmal belediyelere ait.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım lütfen.
ZÜLEYHA GÜLÜM (Devamla) - Bu sorumluluğu ihmal eden, hayvanları zehirleyen, katleden belediyelerimiz mevcut maalesef. Bu konuda da sorumlu olanlara bir yaptırım uygulaması gerekiyordu aslında, açık bir düzenleme gerekiyordu; bu konuda da bir düzenleme yok.
Sonuç olarak daha adil bir dünya yaratmak için geçiştirilen düzenlemeler değil, gerçek sorunları gören yasal düzenlemeler yapmak gerekiyor. En önemlisi de Hayvanları Koruma Yasası değil, "hayvan hakları yasası" demek gerekiyor çünkü meselenin bir hak meselesi olduğunu görmek gerekiyor.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)