GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:103
Tarih:14.07.2021

BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Komisyondan geçmiş bulunan ve Genel Kurula indirilen bu kanun teklifi, hem torba mahiyetinde olması hem de Anayasa'ya aykırılık içeren hükümler içermesi bakımından kabul edilemez. Diğer taraftan, bu teklif, AKP'nin ülkeye ve aziz Türk milletine ne gözle baktığının itirafı mahiyetindedir. Doymak bilmez bir iştihayla aziz vatanın para eden her değerine hücum eden bir kafa bizim kafamız olamaz yani Türk olamaz, İslam olamaz, insan olamaz. Ülkenin onca meselesi varken Türkiye Büyük Millet Meclisine taşınan kanun teklifi, turizmi teşvikten ziyade devletin kurumsal yapısını tahrip ederek tüm akarı ve gelir getirici kaynakları saray merkezli, saray orijinli personelin yönetimine, insafına terk etmektedir.

Değerli arkadaşlar, harama bulaşanlar asla iflah olmazlar. Harama kimse kılıf hazırlamasın. Yalan, iftira, soygun ve talanla yola devam etmede ısrarlı olanlar ne kadar firavunlaşırlarsa firavunlaşsınlar sonuçta varacakları son durak Musa olacaktır; elbette Musa ilahi hükmün gereğini yapacaktır. Ama, ülkemizde bu güruh kendilerini yenilmez güç olarak görebilirler, bu yanıltıcıdır; her şey ters bir rüzgâra bakar. Değerli arkadaşlar, rüzgâr çıkmıştır. Fakirin fukaranın, yetimin, memur ve esnafın, işçinin, pazarcının, çiftçinin, malcının gelirinin büyük bir kısmına vergi, fiyat artışı, zam, enflasyon, faiz oyunlarıyla el konulması rüzgârı güçlendirmektedir. Kitleler aç kaldıkça feryatlar göklere yükselmekte, gençler öfke küpüne dönmektedir. Rüzgâr fırtınaya, hatta kasırgaya dönüşmektedir. İşte, harama batanların hazin sonu da böyle gelecektir. Milletin parasının yine millete dönmesi eşyanın tabiatı gereğidir. Bu mekanizma doğrudan en üst bir gruba, oligarşiye millî geliri pompalarken, bazı parti mensupları da yerel kaynaklardan yararlanarak millete karşı bir cürüm zinciri oluşturmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bankalar, kurumlar ve kuruluşlar peyderpey soyulurken bu yetmiyor; araziler, arsalar, ormanlar, turizme uygun koylar, mesire alanları, yaylaklar, meralar, kışlaklar vesaire tam bir yağma alanına çevrilmiştir. Bu doyumsuzluğun sonucu, biliyorsunuz, mide fesadıdır, sindirim zafiyetidir; yedikleri gıda değil, zehir olacaktır.

Değerli arkadaşlar, Silifke Cambazlı'da, Keşlitürkmenli'de maliyetinin altında satılabilen domatesin üreticisi kükrüyorsa, Mut Sertavul Pazarı'ndaki esnaf, milletin aşırı fakirleşmesi yüzünden müşteride büyük düşüşten bahsediyorsa arz etmiş olduğum fırtına esiyor demektir.

Değerli milletvekilleri, teklif özü itibarıyla merkez-taşra ve yerel idarelerin geleneksel dengelerine de müdahale etmektedir. Başta Anayasa'nın 45'inci maddesi, 127'nci maddesi, Belediye Yasası, Büyükşehir Belediyesi Yasası, İl Özel İdaresi Yasası, Mera Kanunu, Kıyı Kanunu, Köy Kanunu gibi temel yasalara aykırılık teşkil etmektedir. Muhalefet şerhlerinden de anlaşılacağı üzere, yeterince olgunlaştırılmadan, ilgili komisyonlardan raporlar sağlanmadan getirildiği gözlenmiştir. Zaten Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yüzünden komalık olan idari sistemimiz bu tür tekliflerle ilaveten hançerlenmektedir. Bir kere, Türk belediyeciliği kan kaybetmektedir. Siz, ne hakla belediyenin uhdesinde olan yetkileri buduyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, 11'inci madde üzerinde konuşuyorum. 11'inci madde, işletmelerin belge denetimleri ve sınıflandırma yetkisinin Bakanlığa ait olduğunu belirtmektedir. Bakanlık, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansıyla iş birliği yaptığını ifade ediyor "Yetki, gerektiğinde valiliklere devredilir." diyor, böyle muğlak ve denetimin tamamen dışında farklı bir denetim ifade ediyor, tanımlıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Evet, bu teklif bir zümrenin gelirinde haksız olarak artışlar sağlayabilir ancak göreceksiniz, bu düzen sürdürülemez. Biz, İYİ Parti olarak, toplumu ayrıştıracak, bölecek her türlü faaliyetten imtina ediyoruz. Aslında, bunu iktidarların öncelikle yapması gerekir ama nafile. Gelinen noktada, yeni yağma alanlarının önünü açmak için Mecliste, dışarıda her yerde konuşmak, konuşmak, konuşmak, konuşmak; yapılan bu. İnsanları lafla güya ikna ederek kendilerinin hata ve kusurlarını aklamak. Hâlbuki Ziya Paşa diyor ki: "Onlar ki verir lafla dünyaya nizamat, bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde." AKP'nin hâlipürmelal-i budur değerli arkadaşlarım.

Önergemizin kabulünü diler, hepinize saygılar sunarım. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)