GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:103
Tarih:14.07.2021

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan, değerli vekiller; 16'ncı madde, 1'inci maddeden sonra ikinci konuşmam. Bu maddenin özelliği -biraz sonra belirteceğim gibi- tam da dün 1'inci maddede yaptığım konuşmayla ilgili, Anayasa madde 169'la ilgili.

Şimdi, bu Komisyon dört ay önce toplandı, bir gün öğleden sonra ve o gün bitirilecekti. İyi ki arbede çıktı hatta yumruklar konuştu, yumruklar sayesinde -ne yazık ki, üzülerek söylüyorum- öbür güne kaydırıldı gece yarısından sonra, ikinci gün görüşmeye devam ettik. Anayasa'ya uygunluk incelemesi yapılmadı, İç Tüzük ihlal edildi. "Etki analizi raporu var." dendi, dört ay geçti aradan bildirilmedi. Çevresel etki değerlendirmesi yok dedik, "Yaparız." dendi ama dört ay geçti aradan, bildirilmedi. Bütün Türkiye yasası olduğu hâlde -Turizmi Teşvik Yasası- Turizm Bakanı gelmedi, sadece yardımcısı geldi. Bütün ormanlarımızı ilgilendirdiği hâlde Orman Bakan Yardımcısı bile teşrif etmedi. Aslında bu bir torba yasası değil -dört ayda 4 yasa hazırlanırdı- torba yasayı bile kötüye kullanım yasasıdır, yasa önerisidir; birincisi bu.

İçerik olarak -birincisi- bir yasanın kabul edilebilmesi için Anayasa'nın sözüne ve özüne uygun olması gerekiyor. İkincisi, kamu yararını...

Abdullah Bey, alkışlayacaktınız ama dinlemiyorsunuz!

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Not alıyorum Hocam!

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Konuşarak mı not alıyorsunuz! (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Şimdi, demek ki birinci koşul, Anayasa'nın özüne ve sözüne uygun olması; ikinci koşul ise kamu yararını yansıtması. Şimdi, kamu yararı bu yasa açısından çok özel bir anlam taşıyor. Neden özel anlam taşıyor? Çünkü bu yasanın değindiği alanlar Anayasa'da "kamu yararı" kavramının ve başlığının belirtildiği alanlardır ve nitekim Anayasa'mız önce ülkeyi düzenliyor; ülkesel değerleri ve varlıkları, kıyıları, ormanları, meraları, kışlakları, yaylaları, bunları düzenliyor. Bunlar, ülkesel anayasal hükümler ve Anayasa'ya baktığımız zaman kamu yararının geçtiği kavramlar buralardır. İkincisi, insan haklarını düzenliyor; üçüncüsü, devlete ilişkin hükümler, siyasal iktidara ilişkin hükümler... Nitekim, devlet; toplumu, ülkeyi korumak için ve topluma hizmet etmek için vardır. Bu, maddemiz açısından da önemlidir biraz sonra belirteceğim gibi.

Şimdi, burada 3 çelişki söz konusudur. Ülkesel hükümler kamu yararıyla örtüşmektedir; bunun için sadece Anayasa'ya uygunluk değil, Anayasa'nın sözüne ve özüne uygunluk değil, kamu yararına uygunluk ölçütü öne çıkmalıdır. 3 çelişki şudur: Şimdi, birinci çelişki, burada sürekli İklim Komisyonundan Müsilaj Komisyonuna kadar "Ülkemizi nasıl kurtarırız?" diye komisyonlar oluştururken, biz bu yasayla "Ülkemizi daha çok nasıl kuruturuz, ormanları, denizleri, ağaçları nasıl tahrip ederiz?"i öneriyoruz. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

İkinci çelişki ise şu: Yöneticilerimiz sürekli vizyon öngörüyorlar; 2023, 2053, 2071. Ama 2071'de bu topraklarda yaşayacak olan gelecek kuşaklara nasıl bir ülke bırakacağımız konusunda hiç düşünmüyorlar mı? Nitelikli ülke bırakamayız böyle bir yasayla.

Üçüncü çelişki ise şudur: Biz turizmi artırmak istiyoruz, turistleri çekmek istiyoruz ülkemize; kültürel, tarihsel değerlerimizi onlara tanıtmak istiyoruz ama merkezin bütün ülkeye hizmet götürmesi gerekiyorken biz bütün yetkileri, bütün ülkesel yetkileri merkeze topluyoruz ve tek kişiye yönelik olarak merkeze topluyoruz. Bu merkezin adı "PBYDBY." Bunun anlamı, açılımı şudur: "Parti başkanlığı yoluyla devlet başkanlığı ve yürütme" açılımı bu.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Bu, yeni bir kavram mı Hocam?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Hocam.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Burada ilerledikçe, bunu pekiştirdikçe hukuktan uzaklaşıyoruz çünkü merkezî yönetimin görevi, amacı, varlık nedeni bütün topluma ve ülkeye hizmet etmektir. Ama böylece, toplumu merkeze tabi tuttuk, şimdi bütün ülkesel değerleri tek kişinin yönetimine ve güdümüne sokmaya çalışıyoruz. İşte, bu açıdan baktığımız zaman, bakın, 16'ncı madde "her tür tesis" diyor, denizin kıyısından ormanlara kadar ama Anayasa 169 ise "hiçbir faaliyet ve eylem" diyor, "Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez." diyor. Şimdi, "hiçbir" ile "her tür" arasındaki çelişkiye bakın.

Tabii, böylece, Sayın Komisyon Başkanına yönelik iki çift sözüm var, Sayın Akyürek, "İç Tüzük incelemesi yapılmadığını söylemeniz Anayasa'ya aykırılık itirafıdır." dememi bana yakıştıramadığını beyan etti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bitireyim efendim.

BAŞKAN - Buyurunuz Hocam.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, Anayasa madde 38 açık "Komisyonlar, kendilerine havale edilen tekliflerin ilk önce Anayasanın metin ve ruhuna aykırı olup olmadığını tetkik etmekle yükümlüdürler."

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - İç Tüzük 38.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Tabii.

"Bir komisyon, bir teklifin Anayasa'ya aykırı olduğunu gördüğü takdirde gerekçesini belirterek maddelerin müzakeresine geçmeden reddeder." Bu görev bizim görevimizdir ama siz "Bunu yasama uzmanlarına yaptırdık." dediniz. Yasama uzmanının görevi değildir ama yaptırdıysanız eğer, en azından, dürüstlük adına nerede bu rapor, nerede bu rapor?

Peki "Etki analizi raporu var." dediniz, nerede? Çevresel etki değerlendirmesi dört aydır nerede?

Sayın Başkan, Anayasa'ya sadakat andı içen biri olarak, namus ve şerefi üzerine ant içmiş biri olarak eğer ben açıkça "hiçbir" ve "her şey" arasındaki tezadı görmez isem, Anayasa'ya aykırılığa "evet" dersem o zaman lütfen bunu bana yakıştırmayın, susmamı yakıştırmayın. (CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Ama ben Anayasa'ya aykırılığı buradan izah ettiğim zaman onu yakıştırın çünkü o Latinlerin söylediği gibi "dignitas"tır yani göreve bağlılıktır, görevi yapmaktır ve görevi yapmak da anayasal andın asgari gereğini yerine getirmektir; ben bunu yapmaya çalışıyorum.

Teşekkür ediyorum. (CHP, HDP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)

Evet, alkışlayacaktınız, alkışlasanıza.