| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 10'uncu maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
"Torba kanun" olarak bilinen uygulamanın bu teklif için de geçerli olduğu görülmektedir. AK PARTİ iktidarı yasama kalitesini düşüren bu yanlış yöntemi yerleşik bir uygulama hâline dönüştürmüştür. Farklı uzmanlık alanlarına yönelik değişiklikler içeren maddeler tek bir teklif içerisine sıkıştırılarak Plan ve Bütçe Komisyonunda görüştürülmektedir. Teklifin içeriğinde birkaç madde Plan ve Bütçe Komisyonunun, diğer maddeler ise farklı komisyonların uzmanlık alanına girmektedir. Teklifte Adalet Komisyonu; Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarından da görüş alınması veya alt komisyonlara havale edilmesi gerekirken maalesef bu işlem yapılmamıştır. Plan ve Bütçe Komisyonu, bu gelişmeler sonucunda uzmanlık alanına girmeyen ve toplumun çeşitli kesimlerini etkileyen konular hakkında karar almak zorunda bırakılmıştır. Nitelikli iş yapma niyetinden ziyade mevcut durumu acele şekilde çözmeye yönelik tekliflerin kanunlaştırıldığı bu durum kanıtlamaktadır. Öyle ki üzerinde yeterince çalışılmadan, belirlenen geçerlilik sürelerinin sonu yaklaştığında yeniden uzatılmasına yönelik yeni teklifler getirilmektedir. Bir sorunla karşılaşıldığında, sebebi üzerine çalışmak yerine yarattığı sonuçlar üzerinde durulup bu şekilde çözüm üretilmeye çalışılması sorunu geçici olarak çözmekte fakat başka bir noktada yeni sorunları beraberinde getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz maddeyle bir parselden birden fazla düzenleme ortaklık payı alınamamasının istisnası hakkında düzenleme yapılmıştır. İmar planı kararıyla, yapılaşma ve nüfus artışı olması hâlinde parselin uygulama sonucu oluşan değerinden az olmayacak şekilde ve daha önceki imar uygulamalarında yapılan terk veya kesintiler dikkate alınmak suretiyle belirlenmiş oranda ilave ortaklık payı kesintisi yapılabilmesi düzenlenmektedir. Mevcut maddeye eklenecek yeni fıkrayla da parselasyon planındaki düzenleme ortaklık payı kesintisinden az olması durumunda önceki terk ve kesintilerin oranını parselasyon planındaki düzenleme ortaklık payı oranına tamamlayan fark kadar ve en fazla yüzde 45 düzenleme ortaklık payı kesintisi yapılabileceği hükme bağlanmaktadır. Bu maddeyle 3194 sayılı Kanun'un 18'inci maddesinin yedinci fıkrasının ikinci cümlesine yeni ibare eklenmekte, ayrıca yedinci fıkradan sonra eklenen yeni fıkrayla da gecekondulara tapu verilmesine ilişkin 2981 sayılı Kanun'un 10'uncu maddesinde geçen ve o bölgedeki umumi hizmetler için idarenin kullanacağı alanları genişletmek amacıyla düzenleme ortaklık payları kesintisi oranının 3194 sayılı İmar Kanunu'ndaki kesinti oranıyla uyumlu biçimde yüzde 45'e kadar yükseltilmesi amaçlanmaktadır.
Teklif, vatandaşa yeni bir kamulaştırma bedeli ödenmeksizin "düzenleme ortaklık payı" adı altında kesinti oranını artırarak idareye daha fazla alanın bedelsiz terkini amaçlamaktadır. Taşınmazların değeri, aynı bölgede veya belirli yerleşim yerlerindeki taşınmazların değerleri birbirinin aynısı olarak alınır, ancak her taşınmazın birbirine göre olumlu ve olumsuz taraflarının olduğu ve bu nedenle genel değerleme yöntemleriyle taşınmazın gerçek değerine ulaşılamayacağını belirterek gerçek değerlere ulaşabilmesi için değer dağılımlarının oluşturulması gerekmektedir. Bu çerçevede, İmar Kanunu'muzdaki arazi ve arsa düzenlemesinin dayanağı olan kanuni düzenleme, imar uygulamasındaki tüm taşınmazları aynı değerde sayarak yüzde 45'lik eşit kesinti tutarının adaletsiz dağılımına sebep olduğu görülmektedir. Gerçekten de günümüzde düzenleme ortaklık payının yüzde 45'e kadar uygulanması Anayasa'daki mülkiyet hakkını zedelemektedir. Her ne kadar yasada "% 45'e kadar" denilmekteyse de belediyeler her yerde her daim yüzde 45'i uygulamaktadır ve vatandaşın neredeyse taşınmazının yarısına ortak olmaktadır. Bu büyük bir adaletsizliği beraberinde getirmektedir. Gecekondu önleme bölgesinde zaten vatandaşların 300 metrekareye yakın yerlerinin yüzde 45'inin elinden alınması onlara hayat hakkı tanımamayı beraberinde getirecektir.
Bunun dikkate alınarak daha adil bir düzenleme yapılmasının uygun olacağını düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)