GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:17.07.2021

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın vekiller; bu torbanın günahı çok büyük; o yüzden öncelikle bu torba yasayla ilgili konuşmak istiyorum, sözlerime başlamak istiyorum.

Darbelere karşı çıkmak, nereden gelirse gelsin, darbelere karşı çıkmayı gerektirir. Asker ya da sivil bütün darbeler kötülüğün ta kendisidir. Darbeye karşı durmaksa demokrasiyi savunarak yapılır, OHAL'le ve KHK'lerle değil. Darbenin karşıtı demokrasidir ve halkın iradesinin tanınmasıdır, katılımcılıktır, hukukun üstünlüğüdür, üstünlerin hukuku değildir. Hem 15 Temmuz darbesine karşı olup hem de tek adam darbe düzenini savunamazsınız, ikisi bir arada olmaz çünkü. Tek adam rejimi ve OHAL faşizmdir.

Bu torba kanunu alelacele çıkarma gayretinizin sebebi OHAL yönetimi için olmazsa olmaz olan bu 3 OHAL maddesini uzatmaktır. Gözaltı süresinin on iki güne kadar uzatılması zaten işkencenin uzatılmasıdır. Kayyum hukuksuzluktur, kayyum halkın iradesini tanımamaktır. Bir de kamudan ihraçlar zaten vicdansızlıktır ve zulümdür.

Sonuçta, 15 Temmuz steril bir siyaset alanı tanzim etmek için tarafınızca fırsata çevrildi, otokratik bir düzen kurdunuz. Beş yıldır ekonomide ve siyasette korkunç bir tekelleşme gerçekleştiriliyor. Sarayın yandaş sermayesini beslemek için kamusal kaynaklar peşkeş çekiliyor. Tek adamın iki dudağı arasındaki kararlarla doğal varlıklar, kıyılar, ormanlar, meralar, akarsular sermayeye transfer ediliyor. Ülkede fakirden alınıp zengine transfer ediliyor bütün kaynaklar, vergiler ve ekonomi çökmüş durumda.

Şimdi, maddeye gelecek olursak... Saray ekonomik krizden, ekonomik verilerden bunaldığı için TÜİK'e yükleniyor, beğenilmeyen her rakamdan sonra TÜİK'in yapısını değiştirmek istiyor. TÜİK'in yönetmeliğini değiştirdiniz. TÜİK'e yönetici dayanmadı, durmadan değişiyor. Gerçeği yalan yanlış zeminde bükmeniz, yeniden imal etmeniz sayesinde TÜİK'e güven kalmadı. Burada çalışan donanımlı insanları da emeklerini de heba ettiniz. Aslında işsiz sayısı Türkiye tarihinin en büyük rakamlarına yükselmişken, işsizliği azaltabilen TÜİK'e bu Meclisten "post-truth" ödülü vermek gerekir. Yine, TÜİK'in bir rakibi var, o da saraydan sesleniyor, diyor ki: "Porsiyonları küçültün; markete, pazara gitmeden önce liste yapın." Yani mızrak çuvala dahi sığmıyor.

Sonuç olarak, bu madde için söyleyebileceğimiz şu: TÜİK, iktidarın uyduruk istatistik kurumu hâline gelmiştir, kredibilitesi kalmamıştır, güvenilirliği kalmamıştır, Türkiye ekonomisine bizzat TÜİK darbe vuruyor. TÜİK'le yapılması gereken ilk düzenleme, bu Kurumun tarafsız, doğru ve adil verileri sunabilecek duruma getirilmesi ve bunun için de kamusal ve etik düzenlemelerin bir an önce yapılmasıdır.

Şimdi, bu torbaya dair bir şeyleri de söylemeden edemiyorum: Engelsiz bir dünya ütopya değildir. Bizler yükümlülüklerimizi yerine getirirsek engelsiz bir Türkiye'yi de yaratabiliriz. Fakat bu torbada engellilere büyük bir ayrımcılık yapılıyor, büyük bir haksızlık yapılıyor. Pandemide sermayedarlar, yandaşlar kollanırken engellilerin hakları gasbediliyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi milyonlarca engelli yurttaşımıza karşı yükümlülüklerini burada erteliyor, yerine getirmiyor. Biz, yükümlülükleri ertelemek değil tam tersine, engellilere olan sorumluluk gereği bu yükümlülükleri yerine getirmeliyiz. Bu torba yasa bu açıdan da büyük bir günah işliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Sayın Başkan bir şey daha vardı vurgulamak istediğim.

Buradan Boğaziçi Üniversitesi direnişine de selam göndermek istiyorum. Özellikle, kayyum rektörü gönderdiler fakat yerine gelen vekil rektör, Sevgili Can Candan Hocamızı görevden aldı. Burada bütün akademisyenlerin yanında olduğumuzu söylemek istiyorum, Can Candan Hocamız da yalnız değildir. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz diyoruz.

Yine, Boğaziçi kayyumu öğrencileri fişlemişti ve bu öğrencilerin bursları kesilmişti. Arkadaşlar, siz hiç öğrenci olmadınız mı, hiç eylemlere katılmadınız mı, hiç protestolara katılmadınız mı? Öğrencilerin eğitim hakkını niye engelliyorsunuz, niye burslarını kesiyorsunuz, neden korkuyorsunuz, neden öğrencilerin önünde bir engel oluşturuyorsunuz, eğitim hakkını gasbediyorsunuz? Burada Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerini de selamlıyorum.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)