| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
ERHAN USTA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.
Şimdi, bu madde, 18'inci madde kanun teklifine Komisyonda eklendi. Tasarruf finansman şirketlerinin tasfiyesine karar verilmesi durumunda normalde bir tasfiye komisyonu oluşturulması gerekiyor kanuna göre ancak burada yapılan düzenlemeyle tasfiye komisyonu yerine TMSF kayyum gibi olacak veya TMSF'ye aktarılacak ve TMSF tarafından tasfiye edilmesine ilişkin bir hüküm. Aslında böyle bakıldığında hani normal gibi görünebilir çünkü nihayetinde TMSF de bu tür işleri yapan bir kurum ancak tabii, burada 20'nci maddeyle birlikte değerlendirdiğimizde, 20'nci maddede de biliyorsunuz, OHAL uygulamasının yani TMSF'nin şirketlere kayyum olarak atanması uygulamasının üç yıl uzatılması hükmü de var, o da geliyor.
Şimdi, tabii, buna niye ihtiyaç duyulduğu konusunda aslında Komisyonda bir açıklama yapılabilmiş değil maalesef. Bu ihtiyacın nereden kaynaklandığına veya nasıl bir faydası olacağına ilişkin herhangi bir açıklama yapılamadı. Şimdi, üç yıl daha OHAL uygulamalarının uzatılmasıyla birlikte düşündüğümüzde, şu anda bile binin üzerinde şirket TMSF bünyesinde yani TMSF tarafından yönetiliyor, kayyum olarak yönetiliyor. Şimdi, bakıyorsunuz, yani 1 kişinin 15-20 tane hatta daha fazla şirkette aynı anda yönetici olduğunu görüyorsunuz. Yani tabii, burada amacın yönetmek olmadığı apaçık ortada hatta amaç yönetmemek. Buraya yönetici olarak atanan kişilerin yani aynı anda 15 tane, 20 tane şirkette olan kişinin bu şirketlerin bilgilerine, bilançolarına, kâr zarar durumlarına hâkim olması diye bir şey olamaz. Dolayısıyla yönetici olaya hâkim olmayınca alt tarafta kötü niyetli olan birilerine ciddi bir şekilde alan açılıyor. Benim endişem odur ki böyle bir şey yapılmaya çalışılıyor yoksa başka türlü bunu akılla izah etmek mümkün değil.
Şimdi, biz Komisyonda sorduk: TMSF bu yöneteceği şirketlere atadığı yöneticileri nasıl belirliyor? Yani kriterleriniz nelerdir, bir havuz mu var? Öyle ya, yani bunların belirlenmesi önemli bir mesele. Bunlara ilişkin herhangi bir kritere, nasıl belirlendiğine, nasıl edildiğine, hiçbir şekilde bize ona ilişkin bir bilgi verilmedi. Peki, TMSF'ye devredilen şirketlerin bugüne kadar... Üç dört yıldır TMSF tarafından yönetilen -bu, terör bağlamında el konulup TMSF tarafından yönetilen- şirketler var. "Bunların bilanço durumu nedir? Kâr zarar durumu nedir? Yani bu şirketler iyiye mi gitmiş, kötüye mi gitmiş, bunlara ilişkin herhangi bir bilgi var mı?" diye sorduk, hiçbir bilgi verilmedi Komisyona değerli arkadaşlar. Dolayısıyla zaten 5018 sayılı Kanun'un normal şartlarda neyi getiriyor 14'üncü maddesi? Bir kanuni düzenlemede, bir kanun teklifinin etki analizi içermesi gerekiyor. Şimdi, bu kadar önemli bir husus var önümüzde yani milyarlarca dolarlık şirketler burada, bugüne kadar -öyle ya, üç yıllık bir uygulamamız var- bu üç yıl içerisinde bu şirketlerin durumu ne olmuş, iyiye mi gitmiş kötüye mi gitmiş, bunlarla ilgili bir bilgi olmadığı gibi bundan sonra ne olacağına ilişkin de hiçbir bilgi Komisyonda paylaşılmış değil. Tabii, bu da işi biraz daha karanlık bir noktaya doğru götürüyor. TMSF'nin performansına ilişkin olarak kimsenin bir bilgisi yok.
Şimdi, tabii, nasıl bir riskle karşı karşıyayız ülke olarak? Tamam, teröre bulaşan herkesin malına da el konulsun, hürriyetine de el konulsun ama tabii, bunların adil yargılayan mahkemeler eliyle olması gerekir. Orası ayrı bir husus; o mahkemeler ne kadar adil, ne kadar bağımsız hareket edebiliyor, ayrı bir husus. Ancak, şimdi burada siz bu şirketlere el koyup işte TMSF'ye verdiğinizde, TMSF'dekiler de bunun içini boşalttıklarında, yarın bir gün uluslararası mahkemelerde bunların hepsi Türk milletine tazminat olarak geri dönecek arkadaşlar. Yani Türkiye böyle ciddi bir riskle karşı karşıya fakat ben bugün için yöneticilerin bunun farkında olduğunu zannetmiyorum veya farkındalarsa da bunu umursamıyorlar. Bugün herkes bu TMSF üzerine, TMSF'deki şirketlerin içini boşaltmakla meşgul gibi geliyor bize çünkü hiçbir şekilde şeffaflık yok, hiçbir şekilde bilgi paylaşılmıyor. Yani kamuoyuna hiçbir aydınlatma yapılmadan bunların yapılması insanı ciddi ölçüde endişelendiriyor. Tabii, bir yandan da iş dünyası kayyum atama tehdidiyle karşı karşıya yani meselenin FETÖ'yle mücadele meselesi olmaktan çıktığı çok net bir şekilde ortada.
Diğer bir husus da şu: Şimdi, tabii, normal mahkeme kayyum atanması kararı verse ve kendisinin belirleyeceği bir kayyum atanmış olsa -Hâkimler, savcılar da risklerle karşı karşıya, şimdi- atadıkları kayyum şirketi yönetecek mi, yönetmeyecek mi? Ama şimdi iş TMSF bünyesine otomatik geçince onların da kayyum olarak atama hükmü vermesi kolaylaşıyor. Bu da işin diğer bir boyutu. Bunu bu kadar kolaylaştırmamak lazım. Teröre bulaşanlara evet ama teröre bulaşmayıp bir başka şekilde, mülkiyet hukukunu zedeleyecek şekilde, mülkiyet hakkına tecavüz içerecek şekilde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
ERHAN USTA (Devamla) - Teşekkür ederim.
...hususlarla karşı karşıya kalmamak gerekir diye düşünüyorum. Bunun ağır bir bedelini biz zaten ödüyoruz, fakirleşme olarak Türk milleti bunu ödüyor.
Şimdi, dikkati çeken diğer bir husus şu, benim doğrusu bu maddeye çalışırken dikkatimi çekti: Biliyorsunuz, BDDK ve TMSF iki kardeş kuruluş. Bunlar arasında TMSF daha önce BDDK'nin bünyesindeydi. Bunlar birbirlerinden ayrılmaz iki parça. Şimdi, bakıyorsunuz, BDDK Hazine ve Maliye Bakanlığıyla ilişkili bir kuruluş ama TMSF Cumhurbaşkanlığına bağlı. Aklıma ne geldi? Aklıma TOKİ geldi. 2011 yılında "Başbakanlığa bağlı kuruşları azaltacağız." diye birtakım düzenlemeler yapıldı. Devlet Planlama Teşkilatı gibi Başbakanlığa doğrudan danışmanlık hizmeti veren bir kurumu dahi Başbakanlık bünyesinden ayırıp bakanlık hâline getirdiler. Öteden beri, kuruluşundan itibaren Başbakanlığa bağlı kuruluşlar, hepsi ayrıldı, başka kurumlara gönderildi, TOKİ Başbakanlıkta kaldı ve TOKİ uzun süre Sayın Başbakan tarafından yönetildi. Şimdi aynı şey TMSF'de yapılıyor. Bilmiyorum, bu size bir şey çağrıştırıyor mu, aklınıza bir şey getiriyor mu? Buna bir bakmak lazım. Böyle birtakım şeylerin olduğu, böyle nemalanacak şeylerin olduğu yerlerde ya Sayın Cumhurbaşkanı kimseye güvenmiyor, kendisi bizzat tutuyor veya burada başka bir şey var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN USTA (Devamla) - Çok affedersiniz...
BAŞKAN - Tamamlayınız efendim.
ERHAN USTA (Devamla) - Çok teşekkür ederim Başkanım. Kusura bakmayın.
Yani dolayısıyla Türkiye'nin artık normalleşmesi lazım. Normal şartlarda bizim hukuk sistemimiz, bizim kanunlarımız terörle mücadelede bir alan tanımaktadır. Kayyum atanacaksa yine mahkeme kararıyla kayyum atanabilir; Türkiye'yi artık normalleştirmek gerekir diye değerlendirmemi sizlere iletmek istiyorum.
Saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim. (İYİ Parti ve CHP sıralarından alkışlar)