GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:17.07.2021

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 20'nci maddesi üzerine partim İYİ Parti adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.

20'nci maddeyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun kayyum olarak atanmasına ilişkin hükmün 31/7/2021 tarihinden itibaren üç yıl daha uygulanması amaçlanmaktadır. Kanunun genel gerekçesinde bu maddeye yer verilmemiştir.

Değerli arkadaşlar, öncelikle "Usul esasa mukaddemdir." şeklinde formüle edilen mecellenin en önemli kaidesini hatırlatmak istiyorum.

11'inci, 20'nci ve 23'üncü maddelerin Adalet Komisyonu yerine, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek karara bağlanmasını anlamak mümkün değildir. Usule uymayan, esasa uyar mı? Müsadere, işlenen bir suçla ilgili belirli bazı eşya veya kazançların mülkiyetinin devlete aktarılması olarak tanımlanabilir. Ceza hukukunda suç işleyen kişinin tüm mal varlığının devlete geçirilmesi anlamında da genel müsadere yasaktır. Zira, Anayasa madde 38 uyarınca, ölüm cezası ve genel müsadere cezası verilemez. Modern hukukun sadece suç araçlarına karşı kabul ettiği müsadere, 1451 yılında Fatih Sultan Mehmet Han döneminde benimsenmiş ve ilk defa 1453'te Candarlı ailesinin tüm malları müsadere edilmiştir. 17'nci yüzyılda taşra yöneticileri, giderlerini karşılamak ve padişaha büyük hediyeler sunabilmek için yöre zenginlerine müsadere yöntemi uygulamaya başlamışlardı. Bunun için sudan bahaneler gösterilerek zenginler suçlanıp öldürülmüş ve mallarına el konulmuştur. II. Mahmut müsaderenin ancak kamu malı olduğu mahkeme kararıyla saptanan servetlere uygulanması kuralını getirmiş, 1839 tarihli Tanzimat Fermanı'nın ilanından sonra bu uygulama kaldırılmıştır. Bugün gelinen noktada bir iş adamının her an şirketine kayyum atanması, TMSF'ye mallarının aktarılması ve genel müsadereye maruz kalması karşısında herhangi bir yasal güvence mevcut değildir, savcının veya hâkimin iki dudağı arasına sıkışmıştır.

Anayasa'nın ve kanunların yasakladığı amaçlara hükmün etrafından dolaşarak erişmeye çalışmakla adalet tesis edilemez. Deniliyor ki: "Sen şu örgüte yardım ediyorsun, şu şirkete bu yardımları yapmışsın; hepsini müsadere ettim, TMSF'ye aktardım, başına da bana yakın bir kayyum atadım." Arkadaşlar, iş adamının şirketi ve mal varlığı suç aleti ve suç sonucu kazanılan mal varlığı olabilir mi? Tabii ki istisna hâllerde kara para aklama, uyuşturucu ticareti ve benzeri konularda bu kazanımlara el konulması gerekmektedir ancak toptan bir yaklaşımla genel müsadere sonucu doğuracak uygulamalardan kaçınmak gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki adalet mülkün temelidir.

Bu maddeyle TMSF'nin özel mülklere kayyum olarak atanması üç yıl daha uzatılmak isteniyor, bunun da üç yolu var: Tam kayyumluk, kısmi kayyumluk ve şahsi mal varlığı kayyumluğu. Fon'un özel şirket veya kişilere kayyum atanması belirttiğim gibi esasen bir müsadere yöntemidir. Bu usulle devlet, vatandaşın malına mülküne hukuksuz bir şekilde çökerek mülkiyet hakkını çiğnemekte ve yok etmektedir. Terör nedeniyle bazı şirketlere TMSF tarafından kayyum atanmaktadır ancak kayyum atanması işinin OHAL hükümleri çerçevesinde yapılması yerinde değildir, artık ülkemizin normalleşmesi gerekmektedir. Ayrıca, TMSF'nin esas kuruluş amacı da bu değildir. TMSF'nin yüzlerce şirketin yönetimiyle meşgul olması gerçek odağından sapmasına yol açmaktadır. Bunun yanında, bir kişiye onlarca yönetim kurulu üyeliği verildiği görülmektedir. Bir kişinin onlarca şirkete yöneticilik yapması fiilen mümkün değildir. Bu durum, yöneticilik görevinin yerine getirilmemesine de yol açtığı gibi bir kişinin birçok göreve getirilmesi aynı zamanda toplumda infiale yol açmaktadır. Anlaşılan şudur ki: Osmanlılardaki arpalık dönemi günümüzde de kayyum ataması yöntemiyle devam etmekte, haklı haksız ayırt etmeksizin -demin arz ettiğim gibi- cumhuriyet savcısının veya hâkimin iki dudağı arasında vatandaşın mallarına el konulmaktadır. Bu duruma son vermek gerekmektedir, zira adalet olmayan yerde güven olmaz, düzen olmaz, uyku olmaz; tıpkı bizim bu yasa teklifini çıkarmak için uykusuz kaldığımız gibi.

Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)