| Konu: | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten saat beşe on var oldu, tehlike çok büyük, tehdit çok büyük; o yüzden, sabahlara kadar halkın çıkarı için değil, kendi çıkarınız için, kurduğunuz saray rejiminin çıkarı için Meclisi seferber ediyorsunuz. OHAL fırsatçılığı ve onun yerini pandemi fırsatçılığı aldı. Sizin için kamu düzeni saray düzeni, kamu yararı şirketlerinizin yararı. Ve yine, bütün yaptığınız şeyler yetmedi, OHAL'i devam ettirmek üzere bu tasarıyı çıkarmaya çalışıyorsunuz. Öyle bir hâle getirdiniz ki seçilmişleri görevden alma, cezaevine gönderme, seçimlerin tekrarı, kayyum atama, seçim erteleme, seçilemeyeceği yerde sandık koymama ve -Boğaziçi Üniversitesinde yaptığınız gibi- çoklu baro yasasını çıkardınız, baroları ele geçirmeye çalıştınız ama onların da pandemi gerekçesiyle bütün genel kurullarını ertelediniz. Neden? Tek bir şey nedeniyle, o Barolar Birliğine atadığınız kayyum Feyzioğlu orada kalsın diye. Daha ne kadar tutabileceksiniz? Tutamayacaksınız. Aynen Boğaziçi üniversitelilerinin size direndiği gibi ve o bir gecede atadığınız kayyum rektörü nasıl geri aldıysanız bu memlekette bütün kazandığımız hakları, gasbettiğiniz hakları sizden tek tek geri alacağız.
O nedenle, buradan bir kez daha, Boğaziçi Üniversitesinde direnen, üniversite öğrencileriyle, öğretim üyeleriyle, aileleriyle, mezunlarıyla birlikte direnen bütün üniversite bileşenlerini -sabah- selamlıyorum.
Yetmedi, kayyum yerine vekâleten atadığınız Naci İnci'nin de ilk işi yine 2 değerli üniversite öğretim üyemizin görevine son vermek oldu. Ama Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri "Direnişimiz yalnızca Melih Bulu'ya karşı değil, darbe kurumları ve gece yarısı kararnameleriyle üniversite bileşenlerinin yok sayıldığı tüm atamalara ve yaptırımlara karşı direniyoruz." diyor, Boğaziçi üniversitelileri bunu diyor. Evet, biz de bu memlekette demokrasi isteyen bütün herkesle beraber sizin bu kurmak istediğiniz rejime karşı direniyoruz ve direnmeye de devam edeceğiz.
SALİH CORA (Trabzon) - Boğaziçi mezunu musunuz?
OYA ERSOY (Devamla) - Laf atmayın sabahın köründe, tamam, laf atmayın. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Ersoy...
OYA ERSOY (Devamla) - OHAL kararnamelerini darbeyle alakası olmayan ama size muhalif olan... Çünkü kendiniz gibi düşünmeyen düşünceye asla ve kata tahammülünüz yok aynen burada yaptığınız gibi.
SALİH CORA (Trabzon) - Siz de tahammül edemiyorsunuz.
OYA ERSOY (Devamla) - Hiçbir şekilde tahammülünüz yok ve siz OHAL'i FETÖ bahanesiyle getirdiniz ama KHK'lerle 135.144 kamu görevlisini ihraç ettiniz, şimdi bunu uzatmayı da bu teklifle getiriyorsunuz. Yerine ne atadınız, neden dik durmaya çalışıyorsunuz, neden bu teklifi getiriyorsunuz, ben onları anlatayım size: Millî Eğitimde boşalan kadrolara Süleymancıları atadınız. İçişleri Bakanlığına, Adalet Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına Menzilcileri doldurdunuz. Malatyalılar cemaatini TRT ve Dışişleri Bakanlığına atadınız. İsmailağa cemaati, zaten, 15 Temmuzun ardından pastadan en büyük payı alan cemaatlerden oldu. Sadece kadrolaşma değil aynı zamanda halkın demokratik örgütlenmelerini, kadın kurumlarını OHAL kararnameleriyle kapatırken kendi siyasal ve ideolojik hedefleriniz doğrultusunda bir rejim kurabilmek için gerici tarikat ve cemaatleri, vakıfları ihya ettiniz ve onları özellikle eğitime soktunuz. Şu an 2 binden fazla öğrenci yurdunda dinî eğitim veren Süleymancılarla Değerler Eğitimi Protokolü'nü imzaladınız. Bu yurtlardan biri hangisi biliyor musunuz? Aladağ'da 12 çocuğumuzun yanarak öldüğü yurt. Bir tane Süleymancılar değil, Semerkand, İlim Yayma cemaati, Birlik Vakfı, Nur cemaatiyle yakınlığı bilinen Hayrat Vakfı, TÜGVA, Hamiyet ve İrfan Vakfı... Tüm bu vakıfların ülke genelinde binlerce yurdu var ve Danıştayın kararına rağmen, TÜGVA'yla, yine, eğitimde iş birliği protokolleri imzalamaya devam ediyorsunuz ve siz şimdi... Ben buradan bir kez daha sormak istiyorum: Bu kurduğunuz düzen ne biliyor musunuz? FETÖ'nün siyasi ayağı ne? Evet, bu ülkede halkı koruyan, halktan yana bir laiklik olmadan -sonuç- FETÖ'yle mücadele edilemez ve sizin kurduğunuz rejim de ancak bu tür çıkar ortaklıklarıyla devam edebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
OYA ERSOY (Devamla) - Eşitlik ve demokrasi olmadan, toplumsal güvenlik sağlanmadan memleket kurtulmaz. Barış olmadan kutuplaşma siyasetiyle bu ülke yönetilemez.
Son olarak, Muş'ta Kur'an kursunda asılı olarak bulunan, intihar ettiği iddia edilen 12 yaşındaki Mehmet Halil Yavuz'a ne oldu? Bugün asıl sorulması gereken soru bu: Mehmet Halil Yavuz'a ne oldu? Mehmet Halil Yavuz'a ne oldu? Mehmet Halil Yavuz'a ne oldu? (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)