GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:17.07.2021

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; OHAL'in uzatılması maksadınızı yumuşatmak adına eklediğiniz bazı kanunlar ve kanun hükmünde kararnamelerde değişikliği içeren kanun teklifinin 22'nci maddesi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Olağanüstü şartlarda bayrama giren milletimizin bayramını bugünden kutluyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin 22'nci maddesi, Sayın Cumhurbaşkanının aldığı bir kararın Meclis tarafından zımni olarak onaylanması üzerine. TÜİK 30 Haziran 2021 tarihinde Resmî Gazete'de Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Hazine ve Maliye Bakanlığıyla ilişkili bir kamu idaresi olarak yeniden teşkilatlanmış. TÜİK 15 Temmuz 2018'de yine Cumhurbaşkanının kararıyla Maliye Bakanlığına bağlanmıştı; şimdi, aynı Bakanlığın ilişkili kuruluşuna dönüyor; genel bütçeden pay almak yerine, özel bütçeli bir kuruluş hâlini alıyor.

TÜİK iktidarın elinde oyuncak hâline gelen, inandırıcılığını yitirmiş şaka gibi bir kurum. Bir masal âleminde yaşıyorlar; ne açıkladığı enflasyon rakamları ne işsizlik verileri tutarlı ne teori var ne pratik. Esnaf zor durumda, iş yerleri kapanmış, istihdam kapasitesi azalmış, hane halkı gelirini kaybetmiş, çalışabilir ama iş bulamayan nüfus artmış; TÜİK diyor ki: "İşsizlik oranları düştü." Fiyat etiketlerinin günlük artış yönündeki değişimine, sokağın alım gücünün düşmesine rağmen TÜİK'e göre ekonomi büyüyor, enflasyon ise yükselmiyor. TÜİK'in rakam oyunları iktidarı memnun ediyor ama hiçbir kuruluş bu verileri referans almıyor. İşte, bu noktada, bazı kuruluşlar ve akademisyenler tarafından bağımsız araştırma grupları oluşturuluyor ve gerçek rakamlar ortaya çıkıyor; TÜİK ifşa oluyor. AK PARTİ'sinin son dönemlerde en fazla yönetimini değiştirdiği kurumların başında TÜİK geliyor. Neden? TÜİK'e olan güvensizlikten kendilerini kurtarmak için. Kim inanır? Şimdi yine göstermelik bir adım daha atılıyor. Yönetimin üzerindeki baskı ortadan kalkmadıkça, gece yarısı kararnameleriyle görevden alınmalar devam ettikçe TÜİK pembe masallar anlatmaya devam edecektir, milletvekilleri de Genel Kurulda oyalanmaya devam edecektir.

Değerli milletvekilleri, Genel Kurulu oyalama taktiği olarak getirilen bu maddeyi bir tarafa bırakıp vatandaşların üzerinde sopa gibi kullandığınız OHAL'i uzatma amaçlı 11'inci, 20'nci ve 23'üncü maddelerinizle ne yapmak istediğinize geri dönelim. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na, uluslararası hukuka doğrudan aykırı olan bu maddeler, sizin vatandaşı "hazır ol"da tutmak için, hizaya getirmeniz için elinizdeki sopanız. Siz sopanızı elinizden bırakmak istemiyorsunuz, FETÖ bu sopanın sadece bahanesi, amaç ise olağanüstü hâli olağan kılmak. Anayasa'yı askıya alan OHAL kanun hükmünde kararnameleri olağan durumda hâlâ uygulanmaya çalışılıyor ve uzatmaya gidiliyorsa bu bir sistem dayatmasıdır, getirdiğiniz modelin adı da Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi değil, OHAL hükûmet sistemidir.

Bugün, iktidarın kabul etmediği her eyleme terör suçu üzerinden soruşturma açılması bir gelenek hâli almıştır. Bugün, Boğaziçine atanan kayyum rektörü eleştiren öğrenci de teröristtir, pazardaki soğan fiyatını eleştiren Ayşe teyze de teröristtir. AK PARTİ'sinin OHAL'i sayesinde Ayşe teyze en fazla dört gün olan gözaltı süresini 2 defa uzatılması kaydıyla hâkim karşısına çıkmayı bekleyecektir. Terörist olduğu için mi? Hayır, iktidar tarafından "terörist" yakıştırması yapıldığı için. OHAL ve kanun hükmünde kararnameler sadece FETÖ ve PKK gibi örgütlerin temizlenmesine hizmet etse ve buna inansak sonuna kadar yanınızdayız ama kanun hükmünde kararnameler ve OHAL'in uzatılmasına ilişkin talebiniz yeni rejiminizi dizayn ederken kullandığınız sadece bir aparat. Bu uğurda yüz binlerce insanın hayatı karartıldı ve en kötüsü, bunu yaparken vicdanlarınız çok rahat. Evet, bir darbe sendromu yaşandı, devlet mecburi bir refleks geliştirdi. Olayların aydınlatılması için milletçe demokratik sabır göstermemiz gerekiyordu. Milletimiz bu sınavı, bu sabrı gösterdi hatta zamanında Fetullah Gülen'le iş birliği yapmanıza, onların kayrılmasına göz yummanıza rağmen size bu işin siyasi sorumluluğunu bile yüklemeyerek affetti.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlıyorum.

BAŞKAN - Buyurunuz efendim.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - "KHK'ler bir faciadır. Çevremde o kadar çok bu felaketi yaşayan insan var ki ben onlara acıyorum, merhamet ediyorum. Aslında onlardan da özür diliyorum." Bunlar benim sözlerim değil, Sayın Bülent Arınç'ın.

Göstermelik OHAL Komisyonu, yargılamalar, imaj kurtarma odaklı tahliyeler suçsuzluğu ispat olunan kişileri kurtarmak için yeterli mi? Suçsuz yere yıllarca cezaevinde yatan, ihraç edilen, mallarına el konulan kişi bugün haklarının hangisine kavuşabiliyor? Ne ihraç olduğu işine dönebiliyor, ne de dava açıp gördüğü zararı tazmin edebiliyor. Kaybettiği itibarı geri alabilmesi zamanı geriye döndürebilmek gibi bir şey. Biz demiyoruz ki bu ülkede FETÖ'cüler yok, FETÖ de var, PKK da var, fırsatını bulduğunda kafasını çıkaracak bir sürü örgüt de var, yapı da var.

Olağanüstü hâl Sayın Başkanı mutlu etti ama çok yakında ülke olağan hâline kavuşacak. Hepimiz hep beraber mutlu olacağız.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ Parti sıralarından alkışlar)