| Konu: | Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 4 |
| Birleşim: | 105 |
| Tarih: | 17.07.2021 |
HDP GRUBU ADINA OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Turizmi Teşvik Yasası... Hazır "turizm" demişken, turizm nedir? Türk Dil Kurumunun birinci tanımı; dinlenme, eğlenme, görme, tanıma ve benzeri amaçlarla yapılan gezi. Bir diğer tanımı; bir ülkeye veya bir bölgeye turist çekmek için alınan ekonomik, kültürel, teknik önlemlerin, yapılan çalışmaların tümü.
Şimdi, bakıyoruz, biraz önce "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz." diye bir konuşma yaptı hatibimiz. Evet, gerçekten, özellikle doğanın talanı konusunda birazdan fotoğraflarını göstereceğim, ayineniz iştir. Tereddüt bile etmeden bu toprakların ve insanlığın on iki bin yıllık tarihi Hasankeyf'i sular altında bıraktınız. Ne doğa bıraktınız, ne tarihî, kültürel miras dediniz, yağma talanda sınır tanımadınız.
Bakın, bu doğa... Narmanlı Han, İstiklal Caddesi'nin mimarisi ve kültürel mirasıyla önemli yapılarından biri ve iki yıllık restorasyon sürecinin ardından bu güzelim bina bir kremalı pastaya çevrildi, gördüğünüz gibi. Ve memleketim Kuş Cenneti, bir biyogaz dönüşüm şirketinin atıklarıyla kirletilen Balıkesir'in Eğridere ilçesine akıtılan ağır metaller yüzünden tehlike saçtı ve Manyas Kuş Gölü'nde balık türünün 23'ten 4'e kadar düşmesine neden oldu. Ve şimdi, Manyas Kuş Gölü'nü besleyen derelerin içinde bulunan ağır metaller yüzünden gölde yaşayan 2-3 milyon kuş ağır metallerle besleniyor ve gördüğünüz gibi durum. Tek tek anlatmayacağım ama, buyurun, Uzungöl'ün hâli; eskisi ve yenisiyle. Ve Salda Gölü, maalesef bu güzelim mavilik şu hâle gelmiş durumda. "Ayakkabıyla bile girilmemeli." deniyordu Salda Gölü'ne "Millet bahçesi yapılacak." diyerek iş makinelerini soktunuz ve durum bu, kafeler etrafını kuşatmaya başladı. Ve Dipsiz Göl, artık bir çamur gölü hâline geldi, bu da doğal güzelliklerimizden biri. Ve Saros, henüz dokunamadığınız ve hafta sonu Saros gönülleriyle birlikte mücadele ettiğimiz, miting yaptığımız yer. Saros Körfezi Ege Denizi'nde bulunan en temiz bölgelerden biri ve akıntılar sebebiyle de kendi kendini temizleme özelliğine sahip. Siz, şimdi, burada "ÇED olumlu" kararını Edirne İdare Mahkemesi iptal etmesine rağmen ve doğa savunucularının, halkın itirazlarına rağmen -FSRU Limanı'nı BOTAŞ'a seferber ettiniz- buraya bir liman inşaatı başlıyor.
Evet, turist neyi görecek bu tabloda? Hangi kültürel mirası tanıyacak? Sizin turizmden anladığınız, beş yıldızlı beton yığınlarının içinde ye-iç-at turizmi çünkü yeter ki sizin şirketleriniz kazansın. Öyle ya, zaten ülkeyi şirket gibi yönetmekten bahsettiniz ve bir turizm şirketi sahibinden de Turizm Bakanı yaptınız. Bu yasayla sizin "teşvik" dediğiniz de sermayeyi teşvik; doğayı sermayenin talanına açmak, tarihî dokuları ve kültürel mirası yağmaya açmak, ormanları talan etmek, sahilleri betona gömmek, kamunun yani halkın olan plaj ve kumsalları sermayeye peşkeş çekmek. Önümüze getirdiğiniz teklifte de turizmi teşvik etmek değil, turizm patronlarını palazlandırmak var. Peki, işçilere, özellikle mevsimlik çalıştığı için altı ay çalışıp kazandığını bir yıl boyunca harcayarak geçinmek zorunda kalan, pandemi koşullarında da hiç destek vermediğiniz ve açlığa mahkûm edilen turizm sektöründe çalışan işçilere ne var bu teklifte, bir teşvik var mı? Hayır, onlara teşvik meşvik yok ama üstelik, bu teklifle öngörülen o cezalar var ya, yine, bu sektörde çalışan emekçilerin işten atılmasına ve çok düşük ücretlerle çalıştırılmasına sebep olacak.
Peki, başka ne var bu teklifte? İktidarın, kaybettiği yerel yönetimlerin turizmle ilgili yetkilerini Bakanlığa devrederek belediyeleri saf dışı etmek ve gelirlerini ellerinden almak var. Halkın ücretsiz kullandığı sahillerin betona gömülmesi, ormanlık alanların ve meraların bir kez daha tahribatı var. Kurulacak olan o lüks çadır kamplarında ve karavan kamplarında hiçbir şey yapılmasa bile duş gibi, kanalizasyon gibi yapılar kurulması nedeniyle ormanlık alanların talanının önü açılıyor bu teklifte. Hazır, ormanlardan bahsetmişken sadece bu teklifle tahrip edilen bir orman alanımız yok. Orman Genel Müdürlüğü Ormancılık İstatistikleri'ne göre, 2012-2020 dönemi arasında -2012 çok milat bu ülkede- 334.035 hektar orman alanı kamu yararı gerekçe gösterilerek orman vasfının dışına çıkarıldı. Hem orman hem mera hem de tarım alanları ne varsa bir torba yasada getiriliyor ve bütün bunlar vasfının dışına çıkarılıyor. Gerekçelerinizden bir tanesi enerji ihtiyacı. Her yer hidroelektrik santrali, nükleer santrali, rüzgâr enerjisi santrali. Peki, şu ana kadar yapılan tüm o santrallerde üretilen enerjinin ne kadarını kullanıyoruz, biliyor musunuz? Sadece yüzde 47'sini kullanıyoruz.
TEMA Vakfının hazırladığı rapora göre, Temmuz 2019'dan bu yana 2.685 noktada maden ihalesine çıkılmış ve iktidarın son on üç yılında 99 bin hektar orman madenlere açılmış. Şimdi, yeni gözde Ege Bölgesi. Ormanlardaki maden alanları önceki dönemlere göre bu arada 3 kat artmış. Yaklaşık 1.350 rakıma sahip Kocadağ, doğal güzelliğiyle bilinen, doğa sporları için yani turizm için tercih edilen bir bölge. Kocadağ'da ağaçlar kesilmeye başlandı iki üç gün önce ve İl Orman Müdürlüğü oradaki çevre aktivistlerinin müdahalesi üzerine, isyanı üzerine şu açıklamayı yaptı, dedi ki: "Bakım ve gençleştirme çalışması yapıyoruz." Bunun üzerine Samsun Çevre Platformu ve çevreciler orman içinde açılan geniş yolların olduğunu ve çok sayıda ağacın kesildiğini tespit etti. Neden? Nedeni şu: Biyokütle santralinin ihtiyacı için ağaçların kesildiğini söylüyor çevreciler.
Ve Muğla'da tüm ilin yüzde 59'u, ormanların yüzde 65'i, tarım alanlarının yüzde 48'i, tabiatı koruma alanı ve millî parkların yüzde 55'i, Türkiye'nin en yaşlı karaçam ormanına sahip Kartal Gölü Tabiatı Koruma Alanı'nın tümü, kültürel varlıkların yüzde 66'sı maden için ruhsatlandırıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından YK Enerji AŞ'ye verilen Muğla Akbelen Ormanı da Milas'taki termik santrale kömür temin etmek için maden yapılmak isteniyor ve 740 dönümlük Akbelen Ormanı'nın kesilmemesi için yıllardır ormanda nöbet tutan İkizköylüleri selamlamak istiyorum buradan. Evet, onların direnişi hepimizin direnişidir çünkü memleket sorunudur, sadece Akbelen'le ilgili bir sorun değildir.
Artvin... Artvin'in her karışı maden şirketlerine teslim. TEMA raporuna göre orman alanlarının yüzde 56'sı, tarım alanlarının yüzde 47'si, millî parkların yüzde 84'ü maden yağması için ruhsatlandırıldı. 2012 yılından bugüne kadar incelendiğinde maden ve enerji sektörü için tahsis edilerek kaybedilen orman alanı yanan ormanlardan katbekat fazla ve ormanlar rant amaçlı mega projelerle ve kömür yakarak iklim felaketini derinleştiren enerji projeleri için talan ediliyor. Kuzey Ormanları'nı, uçakla geçerken -özellikle İstanbul'da- İstanbul Havalimanı'na inerken bir seyredin ve üstüne bir de Kanal İstanbul eklenecek Kuzey Ormanları'nın katline.
Gelelim yangınlara. Nedeni bilinmeyen orman yangınlarının hem sayı hem da yaktığı alanın toplama oranı 2010 yılından itibaren ciddi bir biçimde artıyor. Sayı açısından 2010 öncesine göre ortalama oran yüzde 20'den yüzde 44'e, alan açısından yüzde 14'ten yüzde 38'e çıkıyor. 2020 yılında 3.399 yangında 20.971 hektarlık alan zarar görüyor. Yalnızca 751 yangın İzmir, Aydın, Muğla ve Antalya'da. Neden turizm kentlerinde her yıl bu kadar yangın çıkıyor? Yanan ormanların yerine lüks oteller, villalar yükseliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz efendim.
OYA ERSOY (Devamla) - İşte size sadece bir örnek, çok iyi bilirsiniz aslında burayı: "Asla yapılaşmaya izin vermeyeceğiz." dediğiniz Muğla Güvercinlik Pina Yarımadası. Yanan bölgeye 1 tane değil, tam 3 tane lüks otel yapıldı. Sizin inşaat, beton ve madencilik üzerine kurulu siyasetiniz hem doğayı katlediyor, doğal yaşamı ortadan kaldırıyor hem de ekosistemi. Sonra Çevre Bakanınız çıkıp diyor ki: "Dünya ısındıkça ekosistemlerin ve insanların ayak uyduramayacağı kadar hızlı değişimler meydana geliyor." Türkiye'de de aşırı hava olayları nedeniyle sel, heyelan, hortum gibi şiddetli, sürekli artan afetler yaşandığını söylüyor. Hayır efendim, doğa, sermayenin birikim hızına, sizin yağma, talan hızınıza yetişemiyor ve kendini iyileştiremiyor, yenileyemiyor ve sonunda ölüyor. Peki, sizin turizm teşviklerinizden halkın payına ne düşüyor? Tabii ki bir hiç düşüyor. Orada da sosyal tesisler -tek tek sayamayacağım, zamanım kalmadı- bütün sosyal tesisler bir Cumhurbaşkanı kararnamesiyle sermayeye peşkeş çekilecek. Peki ne olacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OYA ERSOY (Devamla) - Uzatabiliyor muyuz?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ersoy.
OYA ERSOY (Devamla) - Peki.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)