GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Turizmi Teşvik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:4
Birleşim:105
Tarih:17.07.2021

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Sayın Başkan, sayın vekiller; sanıyorum yirmi dört saate yaklaşıyor mesaimiz. Öncelikle, Meclis çalışanlarının bu kötü çalışma koşullarına mahkûm edilmesi, uzun çalışma sürelerine mahkûm edilmesini kabul edilemez bulduğumu söylemek istiyorum, kendilerine buradan teşekkür ediyorum.

Turizmi teşvik yasası değil, aslında bu yandaş sermayeyi ihya etme yasası; bunu hep söylüyoruz, söylemek zorunda kalıyoruz maalesef, böyle bir durum yaşandığı için. Yani şöyle: O kadar çok doğa tahrip ediliyor, o kadar çok kültürel varlıklar yok ediliyor, talan ediliyor ki aslında bu teşvikleri bu şekilde yapmasanız ve hiçbir şey yapmasanız turizm ancak o zaman teşvik edilebilir diye düşünüyorum. Siz turizmi ortadan kaldırıyorsunuz, kıyıların betonlaştırılması bunun örneğidir; Kaz Dağları'nın yok edilmesi, Saros Körfezi'nin yok edilmesi, Sur'un bir hapishane hâline dönüştürülmesi, hafızasının ve kültürünün yok edilmesi, Seferihisar'da zeytinliklerin ve oradaki doğanın JES'lere peşkeş çekilmesi, Hasankeyf'in sular altında kalması sadece birkaç örnek ve bunların hepsi aslında bir katliamdır diye düşünüyorum.

Öte taraftan, turizm sektörü dediğimiz zaman, orada emekçiler de var. Emekçilerin çalışma koşulları başta olmak üzere, hakları başta olmak üzere bu konuda herhangi bir çaba ve teşvikten bahsedemiyoruz. Oysa turizm işçisi en güvencesiz koşullarda çalışıyor ve özellikle pandemi döneminde de koşulları daha da ağırlaştı; sigortasız çalışma çok yaygın, uzun iş saatleri var, sezon sonlarında askıda çalışma yaygınlaştı, iş kazaları ve meslek hastalıklarının üzerine gidilmiyor bile. Örneğin Burak Oğraş var, stajyerdi, bundan on yıl önce Antalya Rixos Otel'de çalışıyordu; ailesi on yıldır adalet arıyor ama burada adalet sağlanmış değil hâlâ. Sigortası dahi olmadan çalışan milyonlarca turizm emekçisinin durumu ne olacak? Kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneği güvencesiz çalıştıkları için alamadılar ve şimdi, sigortalı çalışanlar da yine bu destekleri alamıyorlar ve turizm sektöründe işsizlik giderek büyüyor. Turizm emekçilerinin talepleri var, özellikle, İşsizlik Fonu'ndan paraların işsizlere verilmesi gerektiğini düşünüyorlar; işsizlere elektrik, su, doğal gaz gibi, barınma gibi desteklerin verilmesini talep ediyorlar; güvencesiz çalışma sorunlarının çözülmesi gerektiğini savunuyorlar; özellikle çalışma yasasındaki sekiz saatlik iş süresine de uyulmasını istiyorlar ki aslında günümüzde çalışma saatleri daha da düşürülmesi gerekirken, çok geri bir talep olmasına rağmen, on bir on iki saat, belki çok daha uzun süre çalıştıkları için turizm çalışanlarının bu taleplerini bu yasa teklifleri karşılamıyor. O yüzden de diyoruz ki: Turizm sektörüne yönelik olarak bu alanı düşünmeliyiz ve buraya yönelik yasalar çıkarmalıyız.

Şimdi temmuz ayındayız ve temmuz ayında anmak istediğim iki tane durum var: Bir tanesi, 20 temmuz 2015'te 33 sosyalist genç, SGDF'li öğrenci Kobani'ye yardım götürmek için gittikleri Suruç'ta IŞİD'in canlı bombasıyla katledilmişlerdi. Suruç için adalet hâlâ sağlanamadı. 33 düş yolcusunu burada saygıyla anıyorum ve yaralanan öğrencileri selamlıyorum. Suruç için adalet, herkes için adalet olacaktır.

Yine, 25 Temmuz tarihi, 12 Eylül faşist cuntası tarafından katledilen devrimci işçi önderi, DİSK İLERİCİ DERİ-İŞ Sendikası Başkanı ve Sosyalist Vatan Partisi MYK üyesi Kenan Budak'ın ölümünün 40'ıncı yıl dönümüdür. Kırk yıl önce 25 Temmuz 1981'de İstanbul Yedikule'de polis kurşunuyla katledilen Kenan Budak, 25 Temmuzda Silivrikapı'da dostları, arkadaşları tarafından anılacaktır. Ben de buradan saygıyla anıyor ve Kenan Budak'ı selamlıyorum.

Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)