KOMİSYON KONUŞMASI

HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Sayın Başkanım, Sayın Bakan, saygıdeğer milletvekilleri, kıymetli yargıçlarımız, kıymetli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, bu 1'inci maddedeki on iki yıllık süre, süreye ilişkin madde gerekçesiyle zaten konulurken de Anayasa'yla uyarlı olmadığı aslında ikrar ediliyor. Özellikle gerekçenin 2'nci paragrafında düzenlenmiş olan kısımda, doğrudan Anayasa'nın 139 ve 140'ıncı maddelerinde teminat altına alınmış olan yargıçlık hususu göz ardı edilecek şekilde arkasından gerekçeler konulmuş. Yine 5'inci ve 6'ncı paragraftaki gerekçelere bakıldığında, aslında dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir gerekçeye yaslanıldığı görülüyor. Niye?

Şimdi, Sayın Başkan, Danıştay ve Yargıtay üyeliği kariyer mesleği. Doğal olarak, bir kariyer mesleği, dünyanın belirli uluslararası sözleşmeleriyle de hem bağlam altına alınmış hem de orada tanımlanmış. Nerede tanımlanmış? Özellikle Bangalore Yargı Etiği İlkelerine bakıyoruz, 6'ncı ilkede ehliyet ve liyakati düzenlemiş, yargıçla ilgili ehliyet ve liyakati. Şimdi, biz bu uluslararası sözleşmelerdeki ehliyet ve liyakatteki hususu taahhüt etmişiz, kendi yargıçlarımızın da bu erdem ve nitelikte olduklarını kabul etmişiz, öyledirler, buna da inanıyorum. Böylesi bir durumda, buradaki madde gerekçelerinde yargıcı, kendisini yenileyecek, liyakatini, kariyerini geliştirecek bir yarışmacı mantığı içerisine sokmak doğru değil. Bu, hani, ilkokul, ortaokul çocuklarına "Çocuklar siz yarışın, biz sizi sınava alacağız, oradan..." Böyle bir şey olmaz, kariyer mesleğinde bu mantık doğru bir mantık değil.

Şimdi, "On iki yıl oldu, çok kıymetli yargıçlarımızı yerel mahkemelere, bölge mahkemelerine gönderelim, orada tecrübelerinden hem yerel mahkemedeki meslektaşları yararlansın hem de vatandaşlarımız yararlansın." diyebilirsiniz. Ama, bir de şöyle düşünün: Artık, yeniden yüksek yargıç olma, o kariyer mesleğinde statü kaybetmiş olan bir yargıcın yeniden bir yere gelme umudu kalmadığında onun savrulacağı hukuki savrukluğu da düşünebiliyor muyuz? Doğal olarak, burası son derece sakıncalı bir durum. Ne gereği var, böyle bir kariyer mesleğini niye tartışmalı hâle getiriyoruz? Yargıç, toplumun içerisinde, hem de bu uluslararası sözleşmeyle uyarlı bir şekilde, aynen 6'ncı maddede sayıldığı gibi yani kariyer ve liyakat, ehliyet ve liyakat ilkesinin tüm hususlarını kendisinde barındırmalı. Biz bunu şuradan ölçü olarak alabiliriz: Sayın Başkanım, şimdi, bir adalet haksızlığında sokağa çıkalım, sokaktaki insanlara soralım düşüncelerini. Ne söylüyor? Parmağını yukarıya kaldırıyor ve "Anayasa Mahkemesine gideceğim." diyor. Anayasa Mahkemesi Yargıtayın üzerinde değil ama ne yazık ki toplumda hukuku kaybettiğimiz zaman hepimizin tutunacağı bir dal gibi Anayasa Mahkemesini düşünüyoruz. O hâlde, bunu tekrar Yargıtayımıza taşıyalım. Yargıtayımızın yargıçlarını yüksek inançlarımızı devam ettirecek şekilde oluşturalım. Onun için, bu on iki yılla yargıcın kendi vicdanında tartışmalı bir duruma onu sokmayalım, gelecek, kariyer planlaması içerisine sokmayalım. Bunu kaldıralım, yaş sınırını yeniden -zaten Anayasa'da olduğu şekliyle- tutalım ve kendi yargıçlarımıza da olması gereken en üst saygınlığı burada sağlayalım.

Çok teşekkür ediyorum.