KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakan, tabii, konu çok ama Sayın Badak'ın söylediği noktada, sel baskınımız... Evet, tabii ki o barajımız etkilidir ama Allah'tan Manavgat Çayı'ında eskisi kadar su yok da... Bizdeki baskınlar o çayın da taşmasıyla etrafa yayılır. Bu sefer Manavgat Irmağı'nda taşma yoktu Allah'tan diyoruz yani. Çünkü su düzeyi düşüktü. Arkadaşlarımız teknik olarak daha açıklayıcı olabilir ama ben ilk anda ondan endişe etmiştim. Dediler ki...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Ama onların...

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Yok, işte şeyi söylüyorum, öbür taraf, asıl bizim debisi en yüksek yerimiz -ben tereciye tere satmayayım- yani bütün o yağışlar olduğu zaman baraj kapakları da mecburen çok dolunca açılında hepsi birleşip bir baskına yol açıyor. Bu sefer Allah'tan oranın çok fazla su seviyesi yüksek değilmiş. O vesileyle, inşallah bir an önce mağdur olanların mağduriyeti giderilir diyoruz.

Şimdi, suyla başlamışken, hızlı birkaç tane şey söyleyeyim. Özellikle su temin projelerine baktım. Dedim ki "Kıbrıs'ı çık hızlı geçtiniz." Yani şaşırdım çünkü sizin şubat ayında geçen sene açıklamanız "Martta bitecek. 20 Temmuza yetiştireceğiz." diyordunuz. Bir anda ne oldu anlamadım. Bu bir seçim öncesi sadece bir vaat miydi o zaman? Yani ne oldu, neden gecikiyor bu kadar şey? 470 kilometre diyorsunuz, kitapta 20 kilometresi daha... Yani ucu yeni başlamış demektir bu. Dolayısıyla, bir an önce bitmesi gerekiyor. Gecikmenin nedeni nedir?

Bir de tekrar tekrar aradım. Bu kadar Kıbrıs asrın projesi diyorsunuz, barış suyu projesi diye senelerce... Manavgat demişken onu da ilave edelim. Ne oldu bizim Manavgat suyu? Ne oluyor, ne işe yarıyor? Oradaki tesisler ne oldu? Hani İsrail'di, Kıbrıs'tı, balonla taşıyacaktık. Bilmem böyle balon gibi... Bir balon uçuruluyor, sonra bir anda ortada kalıyoruz. Kitabın hiçbir yerinde bir şey göremedim yani. 200 sayfadan fazla aradım, fihriste baktım, indekse baktım, oraya baktım; Manavgat suyuyla ilgili hiçbir şey yok. Yani nedir olay, onu da bize bir açıklarsanız...

Su demişken, oradan devam edelim. Sizinle burada torba kanun geldiğinde bayağı bir konuştuk. Arada siz de başka bir şeyde geldiniz ama DSİ'ye bu HES'lerin denetimini almanızı hâlâ aklım almış değil. EPDK Başkanına da sordum, Rekabet Kurumu Başkanına da sordum siz yokken, gıyabınızda, burada tekrarlamış olayım. Ya, nasıl oluyor da hem düzenleyicisi, denetleyicisi, işvereni, kural koyucusu, denetim şirketini belirleyicisi bakanlık oluyor; ben hâlâ anlamış değilim. Bakın, bir daha söylüyorum: Yol yakınken bu hatadan vazgeçin. Size dedim ki derler, siz yapsanız da derler. O yetkiyi almanız doğru değil. Yani EPDK yapacak veya müfettiş göndereceksiniz. Başkasının denetleteceği şirkete bu sefer birileri diyor ki ya, Sayın Bakanın akrabalarının su yapı denetim şirketi mi var? Önleyemezsiniz. Ben kendi duyduğumu söylüyorum. Ama bunu düzenlersiniz, kuralını koyarsınız. O şirketin nasıl olacağını siz belirleyin. Kaç tane mühendis olacak, kaç tane jeoloji mühendisi, neyse yani gereken, bunları, o yönetmelikle koyduğunuz şeyleri yine getirip koyabilirsiniz. Ama yönetmelikte ihale işini düzenlemeyin, yönetmelikte kimin yapacağını karıştırmayın; yönetmelikte nasıl bir su yapı denetim şirketi kurulacağını düzenleyin, onun kontrolünü düzenleyin. Ondan çıkan olursa, nasıl ki yapı denetim şirketlerini Çevre Bakanlığının denetçileri denetliyorsa, sizin denetçileriniz de o şirketleri denetlesin. Yani HES'lerin denetimini değil, o şirketlerin denetimini yapın diyorum çünkü bunun arkasından bir sürü şey çıkar, kurtulamazsınız. Aynı şey çıkıyor işte, bakın, gelmiş, şimdi yine size soralım. Biz onlara itibar etmeyelim ama son günlerde Ermenek'teki maden kazası, arkasından Sayın Çelik'in söylediklerini tartıştık. Burada ben yalanladım, öyle demedim... Daha doğrusu farklı şekli kastettiğini söyledi. Yani müdahale oluyor şu ruhsatlara diye kestirmeden söylüyorum. Zaman az.

Sayın Badak da ben uyudum dedi sen de uyu der gibi ama bu kadar konuyu... Onunki çok kısa, teşekkür olduğu için yapması kolay oluyor. Bizim şikâyetimiz var, çok konu var, bitiremiyoruz. Özellikle burada size de isnat edilen şeyler var. Biz tabii, savcılığa intikal eder, bir şey olursa onlara karışmıyoruz ama hakikaten işin magazin boyutunda değilim yani magazin boyutu beni bağlamıyor. Tırnak içerisinde söylüyorum, arkadaşlar oradan size bir şeyler çıkarmaya çalışabilirler. Siyaseten şunu soruyorum: Paşaköy maden ocağıyla ilgili de geçenlerde, bir hafta önce tekrar yazılar çıktı, sizin bu işin kolaylaştırılmasında müdahalenizin olduğunu, daha doğrusu işin kolaylaştırılmasını, ruhsatın verilmesini sağladığınızı söylüyor. Enteresan olan oradaki ortaklara bakıyorum, başka yerlerde çıkıyor. Şimdi, tabii ki yabancı yatırımcı olursa Başbakanlık Yatırım Destek Ajansını anlıyorum ama oranın şeyi nasıl oldu, yabancı var mı, o dönemde siz de miydi yetki, benim kafam karıştı. Yani Çevre ve Orman Bakanı olarak mı yetkiniz vardı? Şimdi su işleriyle ilgili yetki yok herhâlde bildiğim kadarıyla, daha doğrusu asıl ilgimi çeken şu orada, teknik olan yani: Bilirkişinin endemik bitkilerle ilgili raporu olduğu, orada çevre yoluna yakın olduğu gibi teknik açıklamalar var. Yani bunlar nasıl oluyor, onlar dikkate alınmıyor mu? Magazin boyutunu incelemiyorum dediğim o. Teknik olarak orada bunun kurulmasına karşı bir şey varsa bu nasıl aşılıyor, ben asıl onu merak ediyorum Sayın Bakan, diğerlerini siz bir şekilde şöyleydi, böyleydi...

Bir de enteresan bir şey var, hazır onu söylemişken geçen gün burada Sayın Bakana söyledik, Enerji Bakanımız buradaydı. Hâlâ maden ruhsatlarını verme yetkisi Başbakanlıkta duruyor mu? Yani eğer duruyorsa o işin sahibi Sayın Davutoğlu değildi, Sayın Erdoğan'dı. Herhâlde bu binayla beraber yetkiyi de Cumhurbaşkanına mı devredeceksiniz, nasıl yapacaksınız, yoksa her seferinde gidip onay mı alacak? Ben anlamadım, onu da bir düşünmekte fayda var. Siz nasıl olsa böyle yarı başkanlık gibi diyorsunuz, "Maden ruhsatları da doğrudan Cumhurbaşkanınca verilir." diye bir satır kanun çıkaralım, hem de şeyin başlangıcı olur, siz başkanlık sisteminde "Bakın, yetkileri devrediyoruz, yürütmenin başı." dersiniz, bu da enteresan bir durum açıkçası.

Yine, bu konuda aklım ermeyen başka bir şey: Geçenlerde bir yerde okuyunca sordum arkadaşlara, kimse tam bilgi veremedi, Kızılcahamam'daki Çam Hotel'le ilgili bir şeyler söylüyorlar. Bunun ruhsatında bir tadilat mı var, proje tadilatı mı var? Daha önce -üç, dört yıldır yapılıyor herhâlde, tam tarihini hatırlamıyorum ama- yani küçük bir işletme gibiyken bir anda 500-600 yataklı bir şey oldu. Şimdi, yeniden tam bitti, bitecek derken haziranda herhâlde açacaklar. Bunlarla ilgili de bir şeyler soruyorlar, sizi ilgilendiren kısmı varsa biz dedikodular üzerinden yorum yapmayalım, bizi teknik olarak bilgilendirirseniz seviniriz.

Bu konuda başka bir husus daha var, tabii, çok fazla konu var ama bunları konuşmaya kalktığımız zaman -az önce Sayın Başkanın dediği gibi- biraz sonra bizi uyaracaklar. Yani AKP iktidarında hakikaten bu ruhsat meseleleri, sürekli plan tadilatları, imar tadilatları bizim kafamızı karıştırıyor yani derler dememin nedeni o. Siz evliya olsanız da eğer orada rant dönüyorsa ve işte teknik raporlara aykırı birtakım şeyler yapıldığı söyleniyorsa bizim o zaman kafamızda soru işareti kalıyor Sayın Bakanım, bunları böyle sormamızın nedeni budur. Antalya'yla ilgili şeyler söylemişsiniz, Sadık Bey bir kısmını söyledi ama yangın merkezi, diğer şeylerle ilgili. Gerçekten yangın zamanı çok büyük sıkıntı oluyor, özellikle yine bu sahil beldemizde şeyde birtakım gecikmeler olduğunu falan söylediler. Tabii, arkadaşlarımız canla başla görev yapıyor ama koordinasyonda yine hâlâ bir gecikme var gibi çünkü baştan sönmüş gibi olan şey bir anda arkaya... Çıralı'daki şeylerden bahsediyorum, Tekirova tarafında geçen sene olan yani bir gecikme olduğunu, biten yangının tekrar başladığını söylediler. Bir sormuştum, o konuda teknik bir şey...

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar) - Adrasan'da.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Adrasan'da, affedersiniz.

Hepsi bizim o tarafa kaldığı için. Adrasan'da sahile doğru otellerin, pansiyonların olduğu yerdeydi. Bir gecikme olduğunu söylüyorlar. Bunun koordinasyonuyla ilgili bir şeyi var mı veya teknik bir rapor oldu mu? O konuda bize bilgi verebilirseniz sevinirim.

Bir de böyle şeyler var, zaman zaman bakıyorum, açılışlara katılıyorsunuz, güzel bir şekilde -geçen eylül sonu falandı herhâlde, ekim başında- Tataristan'da da bir özel sektör açılışı olmuş. Tabii, bakanlarımızın yurt dışındaki yatırımcılarımıza destek olması, oralara gitmesi güzel, orman ürünleriyle de ilgili olduğu için herhâlde ilgilenmişsiniz ama orada bir şey gördüm Bakanlığın web sitesinde. Yani resmî ziyaret yapıldı mı yapılmadı mı, resmî miydi, özel miydi, açıkçası merak ettim çünkü "Oranın özellikle Cumhurbaşkanıyla da görüşüldü." diyor ama resmî bir şey var mıydı, resmî heyet olarak mı gidildi, onu da merak ettim.

Teşekkür ediyorum, bütçeniz hayırlı olsun.