| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/726) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 17 .06.2016 |
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, aslına bakarsanız sizin endişe duyduğunuz tartışma, değerlendirme, bence konunun özünü teşkil ediyor. Çok doğru bir yerden başladı, Türkiye'nin bir tek meselesi var, o da bir kişinin kendi iradesini tüm ülkeye, tüm devlete dayatmasıdır. Temel mesele budur, bütün sorunlar buradan neşet etmektedir, bütün sorunlar buradan kök bulmaktadır. Tüm kurumsallıkları, bütün kurumları altüst eden yaklaşım budur.
BAŞKAN - Ya, Necati...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Ülkenin tek sorunu vardır, o da tek kişinin kendini ülkeye dayatma sorunudur.
(Karşılıklı konuşmalar)
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hayret bir şey ya!
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Arkadaşlar, sizin söz hakkınızı savunuyorum birazdan konuşun, hatta söz hakkını size vereyim siz konuşun. Ben AKP'nin vekillerinin de konuşmasını istiyorum, onların da özgün görüşlerini söylemesini istiyorum, bunu savunuyorum. Her milletvekilinin özgürce görüşlerini savunduğu bir parlamenter işleyişi savunuyorum, sahipleniyorum onu.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - CHP'nin tek bir sorunu var, o da Recep Tayyip Erdoğan'dır, başka bir uğraştığınız bir şey yok.
BAŞKAN - Ya, arkadaşlar, polemik...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Türkiye'nin bir tek sorunu var, bir kişinin kendi iradesini tüm ülkeye dayatma sorunudur, evet.
(Karşılıklı konuşmalar)
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Yüzde 52'si var.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Şimdi, devam edelim.
BAŞKAN - Önergeyi okutuyorum...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, sözümü...
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Yüzde 52 var, o milletin...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Şu anda, sevgili arkadaşlar...
(Karşılıklı konuşmalar)
BAŞKAN - Ya, arkadaşlar...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, her şeyi konuştuk, hiçbir gerilim yaşanmadı, her şeyi tartıştık bir tek sorun çıkmadı. Bir şeyi konuştuk her şey karıştı, bir tek kişiyi konuştuğumuzda burası dahi bu hâle geldi.
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Germek için konuşuyorsun.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla, hayatın her alanını, ülkenin her noktasını ve sorununu bu anlamda tartışılamaz hâle getiren ve adı geçtiği andan itibaren her şeyin kontrolden çıktığı... Düşünsel anlamda bütün bakışlarımızı bir yana bırakıp da bir tek kişi üzerinden hayata baktığımız an, o kişinin konuşulduğu an o zamandır. Dolayısıyla, burada da aynı sürenin tekrarını izledik, Genel Kurul da böyle işliyor, Genel Kurul da böyle işliyor. Bir kişiden bahsedildiği andan itibaren kıyamet kopuyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Bahsetme o zaman.!
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Bir tabu mu var, bir tartışılmazlık mı var, bir kutsiyet mi var, nedir?
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Yüzde 52 oyla gelen...
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep)- Gerçekten ayıp oluyor ya dinleyelim arkadaşımızı ya da söz alıp cevap verin.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Cevap vereceğim, derdimi anlatacağım.
BAŞKAN - Necati Bey, yapmayın.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Tasarıyla bağlamını kuracağım Sayın Başkan, kuracağım birazdan.
(Karşılıklı konuşmalar)
BAŞKAN - Ya, Necati Bey...
Arkadaşlar, susun ya!.
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) - Yüzde 52 oyla...
BAŞKAN - Ya, kardeşim ben mi yönetiyorum, siz mi ya?
Mahmut, ben mi yönetiyorum, siz mi?
Necati Bey, sizi mantık içerisinde gündem... Ya, ne yapayım kardeşim ben!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Tamam da süreci başlatan... Sayın Cumhurbaşkanına sürekli hakaret.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Bir hakaret var mı arkadaşlar?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Arkadaşlar, Cumhurbaşkanına ettiği bir tane hakareti tekrarla, bir daha ağzımıza almayacağız.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Ne hakaret, ne hakaret...
BAŞKAN - Necati Bey...
Ya, Ali Bey...
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Ya yapmayın ya!
BAŞKAN - Ya, Cemal Bey bir dakika ya!
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Sayın Bakan dün Sayın Kılıçdaroğlu'yla ilgili kendi söylediği sözü söyledi diye, bütün CHP pimi çekilmiş gibi Sayın Cumhurbaşkanı... Buradaydınız...
BAŞKAN - Ya, Ali Bey...
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Ya bak, Ali Bey...
(Karşılıklı konuşmalar)
BAŞKAN - Ya, Cemal Bey, böyle bir şey var mı ya!
MURAT EMİR (Ankara) - Eksik söyledi.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - Ali Bey...
BAŞKAN - Ali Bey böyle bir şey var mı ya! Bırakın ya!
Necati Bey...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sevgili...
BAŞKAN - Necati Bey, söz vermedim.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sözü aldım, kesecekseniz kesin.
BAŞKAN - Ama, Komisyon Başkanı arada konuşur. Bir olay oluyor, yokmuş gibi...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Tabii ki ben dinlerim sizi Sevgili Başkanım, buyurun.
BAŞKAN - İstirham ediyorum.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Buyurun efendim.
BAŞKAN - Tabii, her konu konuşulabilir ama Komisyonda maddede madde müzakeresinde ben başka bir konunun getirilmesini doğru bulmam ama girdiniz, artık bitirin maddeye gelin. Ya, atıf yapmayın, maddeye gelin, hassasiyet var, görüyorsunuz.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Atıf yapmayacağım ki!
BAŞKAN - Buyurun maddeye gelin.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sevgili Başkanım, Sayın Sezgin Tanrıkulu dedi ki: "Başkanımıza, Genel Başkanımıza atfen söylediğiniz bir söz var, cümlenin tamamını söyleyin." Sayın Bakana şunu söyledi: "Sizin değerlendirmeleriniz olabilir, farklı bakabilirsiniz, farklı bir değerlendirme içinde olabilirsiniz, bu sizin hakkınızdır, saygı duyarız, itiraz da etmeyiz ama ona dair görüşlerimizi söyleriz. Fakat, Genel Başkanımızın sözünü naklederken bütünsellik içinde bunu nakletmek zorundasınız." dedi, mesele bu kadardır. Dolayısıyla, bizim bu anlamda Sayın Bakanın Genel Başkanımızın sözleriyle ilgili değerlendirmesi hiçbir itirazımız yoktur yani söyleyebilir; katılmayız, cevabını da veririz, kendi görüşümüzü söyleriz ama onu dinleriz. Siz de şimdi burada benzer bir şey yapacaksanız benim itirazım yok, hatta siz ötesini de yapabilirsiniz, siz benim görüşlerimi söylememe de engel olabilirsiniz.
BAŞKAN - Niye engel olalım?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Benim sözümü kesebilirsiniz.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Ne alakası var!
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Bir kalabalığa boğabilirsiniz, buna da itirazım olmaz, her süreç kendini teşhir eder.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Kanunu konuşuyoruz.
BAŞKAN - Kardeşim, maddeye dön ya!
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla, ben konuşacağım konuyu kendim açmadım. Sevgili hatip arkadaşım, Komisyon üyesi arkadaşım söyledi 104'ü, ben tam oradan konuşacağım.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - 24, 25, 26, sizin gibisini görmedim burada. Teknik konuşuyoruz, herkes hukuku konuşuyor burada, sen sürekli siyaset yapıyorsun, yapmayın, 1 kere yapın, 2 kere yapın ama bizim de bir...
BAŞKAN - Necati tekniğe gir.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Ben teknokrat değilim arkadaşlar, teknokratlarımız burada, teknik adam değilim. Ben meslekten bir insanım, sonuçta benim mesleğim, ben beğenmişim mesleğimi, avukatlık mesleğini, otuz yılın üzerinde icra etmiş ve burada bulunan bir arkadaşınızın. Dolayısıyla, sevgili arkadaşlar, sonuçta, ortaya koyduğumuz her kanun bir siyasal iradedir, bunun da siyasi bir meselesi vardır, Türkiye'yi taşımak istediği bir yön, bir yer vardır. Dolayısıyla, sınıfsal açıdan, sosyolojik açıdan, güç dengeleri açısından bir tercih vardır. Bunun en üst boyuttaki tartışması bizi sisteme ve rejim tartışmasına bizi götürür. Dolayısıyla da...
BAŞKAN - Aman ya!
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Siz seversiniz böyle sohbetleri, biz de dinlemeyi seviyoruz Sayın Başkan, zaman zaman da biz yapıyoruz.
BAŞKAN - Peki.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Şimdi, dolayısıyla...
BAŞKAN - Bitmedi mi?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Daha girmedim ki konuya.
MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Allah, Allah!
BAŞKAN - Neye girmedin kardeşim?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Arkadaşlarım dolayısıyla...
BAŞKAN - Ya, yapmayın arkadaşlar!
Bakın, kötüye kullanmayın.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Arkadaşlar, sevgili arkadaşlar...
Niye kötüye kullanayım?
BAŞKAN - Ağabey, değil ya!
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Konuşmayalım mı Sevgili Başkan?
BAŞKAN - Metne gir, maddeyi konuşacağız. Maddeyi konuşuyor muyuz?
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Maddeyle ilgili arkadaşlarımızın açtıkları tartışmayı haklı buluyorum.
BAŞKAN - Efendim, Hazreti Adem'i de devreye sokabilirsiniz, şeytanı da devreye sokabilirsiniz, 19'uncu asrı devreye sokabilirsiniz, ilgi kolay. Yani illiyetin öyle mantığın sınırlarından çıkınca kurulması zor değil. Maddeye...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Mantık sınırlarının dışına çıkmayı kendi üzerime alınmadım ben, ilgilisine bıraktım.
BAŞKAN - Almayacaksın tabii, yok, o anlamda demedim geniş illiyetten gitmeyelim dedim. Maddeye...
Sağ ol...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Dediğim gibi, 104'üncü maddeyle ilgili arkadaşımın söylediği mesele... Gerçekten biz de onu arzu ediyoruz, gerçekten onu arzu ediyoruz, kendisini de anayasal sınırlar içerisinde kalan bir cumhurbaşkanının...
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Başka bir şey bilmiyor ki hukuktan konuşsun!
BAŞKAN - Yahu Hakan, konuşsun arkadaşımız, bitirsin ya! Engelliyoruz ya! Necaticiğim, bitir şunu hadi.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Arkadaşlar, Cumhurbaşkanının hukuki çerçevesi hukuksal değil mi? Siz bunu hukuki görmediğiniz için işte rahat davranıyorsunuz, bu hukuki bir meseledir.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Konumuz o değil Necati Bey.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Siz, bunun hukuki bir mesele olmadığı işinize geldiği için öyle bakıyorsunuz, bu tam da hukuki bir meseledir, hukukun uygulanması meselesidir o sınırın içinde kalması. Dolayısıyla, onu söylüyorum.
Sevgili arkadaşlarım, öyle bir uygulama içinde olmasını biz de arzu ediyoruz. Dün söylediğimi bir kez daha söylüyorum, tek olan şey hepimizin olsun, Cumhurbaşkanı da dâhil, hepimizin olsun.
Dolayısıyla, bu yasa da tek olacak, bu kurullar da tek. Dolayısıyla, bir cemaat gücünün, bir siyasal gücün etkinliği altına girmiş Yargıtay, Danıştay üst mahkeme istemiyoruz; toplumun tamamını objektif, soyut, genel hukuk kuralları çerçevesinde kucaklayan, böyle bir işleyiş ve yapılanmayla çalışan kurumsallıklar istiyoruz.
Dolayısıyla, bu kurumsallıkların yeniden yapılanmasında da bu kaygıların sürecin dışına çıkarıldığı bir bakış açısını arzuluyoruz, onu bu çalışmada görmüyoruz.
Teşekkür ederim.