KOMİSYON KONUŞMASI

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Teşekkür ederim, bu özen için teşekkür ederim.

Ben de zamanımı iyi kullanmaya çalışmak istiyorum, bu nedenle görüşlerimi yazmıştım hızla okuyacağım.

BAŞKAN - Şenal Hanım'la biz aşağı yukarı otuz yıla yakın aynı baroda çalıştık. Kadim hukukçu, kıdemli hukukçu fakat yeni siyasetçi. Parlamento dışında uzun siyasetçi, Parlamentosu yeni. Bizim parlamento hukukumuzda, komisyonlarda uzun konuşmalar geneli üzerindeki müzakerede. Belli bir anlayış içerisinde madde müzakeresini dinleyeceğiz şimdi.

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Yine maddeyle ilgili görüşlerimi ifade edeceğim.

BAŞKAN - Sağ olun.

ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Şimdi, bildiğiniz gibi, Avrupa'da bir sistem var, bu sistem "Mahkeme Doldurma Planı" diye ifade ediliyor. Bugün de bizim burada yapmaya çalıştığımız işin HSYK aracılığıyla bir mahkeme doldurma planı yöntemi olduğu inancındayım. İktidar istediği biçimde istediği kişilerle mahkemeleri doldurmak için bir yasa önerisi vermiş bulunuyor.

Siz de anımsayacaksınız, darbe dönemlerinde de benzer şeyler oldu. Örneğin 1980 darbesinden sonra çıkarılan 2575 sayılı Yasa'yla Danıştayda böyle bir sorun yaşandı. Bu yasada geçici bir maddeyle Danıştay üyelerinin Cumhurbaşkanı tarafından bölge idare mahkemesi başkanlıklarına atanabileceği hükme bağlanıyordu. 21 Danıştay daire başkanı ve üyesi bölge mahkemelerinde görevlendirildi, bunlardan 16'sı aynı gün emeklilik dilekçesi verdiler. Emekliliği gelmeyen 5'iyse mecburen yeni görevlere atandılar. Millî Güvenlik Konseyi döneminde çıkarılan bir yasa olduğu için Anayasa Mahkemesine başvurma olanağı da yoktu. Yalnız, darbe dönemindeki bu yasaya göre bile gidenler Danıştay üyesi sıfatını taşıyorlardı ve tüm mali, sosyal ve özlük hakları korunuyordu.

Şimdi, Anayasa'nın yargı bölümünün sistematiğine bakalım: Anayasa koyucunun mahkemelere ilişkin sıkı kurallar getirerek olağan kanunlar aracılığıyla bu yargı organlarının politik müdahalelere maruz kalmasını engellemek istediğini görüyoruz. Anayasa'nın 68'inci maddesinde siyasi partilere üye olacak kişiler, 76'ncı maddesinde milletvekili seçimlerinde aday olmak için görevlerinden çekilmesi gerekenler hâkim, savcı, yüksek yargı mensupları olarak ifade edilmiş. Dikkat edilirse, hâkim ve savcılar dışında yüksek yargı mensupları ayrıca ve özellikle sayılmış. Dolayısıyla, genel anlamda hâkim ve savcı statüsüne sahip olan yüksek yargı organı mensuplarının bunun yanında ayrı ek bir statüye sahip oldukları görülüyor. Bu, bazılarının söylediği gibi yüksek yargıçlık statüsü değil, Yargıtay ve Danıştay üyeliği statüsü. Nitekim, Anayasa'nın 154 ve 155'inci maddelerinde de anayasa koyucu Yargıtay ve Danıştayda görev yapan yargıçlar için Yargıtay üyeliği ve Danıştay üyeliği adı altında anayasal bir statü ihdas etmiş ve böylece statüyü anayasal güvenceye kavuşturmuş. Bu çerçevede, Anayasa'nın 154 ve 155'inci maddelerinde Yargıtay ve Danıştay üyeliği için bu üyeliklere kimlerin hangi nitelikler aranarak seçileceği kural altına alınmış, ardından da söz konusu üyelikler için herhangi bir süre sınırı konulmamıştır. Dolayısıyla, anayasa koyucu Yargıtay ve Danıştay üyeliğine seçilecek kişilerin bu görevi yargı mensupları için zorunlu emeklilik sınırı olan 65 yaşının tamamlanmasına kadar sürdürmelerini öngörmüştür. Zira, eğer anayasa koyucu söz konusu üyeliği belli bir zaman dilimiyle sınırlamak isteseydi bu yöndeki iradesini diğer mahkeme üyeleri için olduğu gibi ayrıca belirlerdi. Bu noktada, anayasa koyucu, Yargıtay ve Danıştay üyeliği statüsünde belli bir zaman dilimi sınırlamak istemediği için kendi iradesini açık bir şekilde ifade etmiştir. Şimdi, burada aynı maddelerin son fıkralarında üyelerin görev süresini kanunla düzenlenebilecek hususlar arasında da saymayarak bu konuda yasama organına herhangi bir takdir hakkı verilmemiştir. Dolayısıyla bu düzenleme olağan bir yasayla değil ancak anayasa değişikliğiyle yapılabilir. Anayasa Mahkemesi üyeliği de on iki yılla sınırlandı ama bu değişiklik yasayla değil Anayasa'yla yapıldı ve geçiş hükmü konularak Anayasa yürürlüğe girdiğinde mevcut üyelerin süre sınırlaması olmaksızın 65 yaşına kadar görev yapacağı güvence altına alındı daha önceki bir düzenlemeyle. AİHM'e göre bir mahkemenin bağımsızlığının ölçütlerinden biri de mahkeme üyeliklerine yapılan atamanın usulü ve atanan yargıçların görev süreleri dolmadan görevden alınmamalarıdır. Şimdi biz bu düzenlemeyle hem Anayasa'nın kendin ruhuna hem de AİHM'in genel kararlarına, genel hukuk bakış açısına farklı bir düzenleme yapmış oluyoruz ki bunun hukukla bağdaşmadığı inancındayım. Ayrıca, uzatmamak için, AİHM Baka Macaristan kararını 20261/12, sizlere anımsatmak isterim. Bu kararında bu maddeler üzerinde tartışma yapılırken değerlendirilmesi gerektiği inancındayım.

Teşekkür ederim.