| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/726) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .06.2016 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, saygıdeğer milletvekilleri, değerli davetliler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nda Danıştay ve Yargıtayın teşkilat yapısında birtakım düzenlemeler yapılmakta iş yükünün azaldığı gerekçesiyle daire sayıları ve üye sayısı azaltılmaktadır. Bağımsız yargı hukukun güvencesidir. Özellikle üst mahkemelerde istikrarlı bir yapı oluşmasıysa hâkimlerin güvencesidir. 2014 yılında Yargıtay ve Danıştayın iş yükünün fazlalığı gerekçesiyle yapılan düzenlemelerle daire ve personel sayısı artırılmıştır. Bu defaysa iş kalmadı daireleri kapatalım diyorsunuz. Sorun sadece iş yükü değildir. Sorun yargının üzerindeki kara bulutlardan, çeşitli vesayet unsurlarından yargının bir türlü kurtarılamamasıdır, birisi giderken bir başkasının gelmesidir. Yargının doğru, hızlı ve adil işlemesi yerine, yargıya müdahale imkânını nasıl sağlarıza yönelik düzenlemeler yargının devasa sorunlarını çözmekten uzak kalmaktadır.
Bu tasarıyla sadece bir kadro ve teşkilat düzenlemesi yapılmaktadır. Görev ve sorumluluklarla ilgili esasa yönelik bir yenilik getirilmemektedir. Önce sayıları artırdık şimdi azaltıyoruz. Yarın tekrar artırmayacağımızın bir garantisi yok. Bu yapı içinde hâkimler işini yapmak yerine sürekli tedirgin haldeler. Yasamanın her zaman âdeta bir tehdit unsuru olarak kullanılması kabul edilebilir değildir. Esasen, kamu kurumlarında yasa yoluyla bu tasfiye operasyonu on dört yıldır yapılmaktadır. AKP döneminin bu ülkeye bırakacağı en kötü miraslardan birisi de kurumların bu şekilde tahrip edilmesidir. Bu tasarı her gelen iktidarın bundan sonra aynı düzenlemeleri yapmasının yolunu açıyor. Henüz faaliyete geçmeyen istinaf mahkemeleriyle Danıştay ve Yargıtayda bekleyen dosyalar göz önüne alındığında bu kanun tasarısının amacının iş yükünün azalmasından ziyade siyasi iradenin yargı üzerinde bir hâkimiyet alanı oluşturması çabası olduğu anlaşılmaktadır. Boşalan üyelerin nasıl seçileceği konusu doğrusu bunu düşündürmektedir.
Bir başka konu, tasarı hazırlanırken Danıştay ve Yargıtay üye sayılarının neye göre belirlendiği, bu konuda bir etki analizi yapılıp yapılmadığıdır. Gerekli analizler yapılmadan üye sayılarının neye göre belirlendiğinin açıklamasının yapılması gerekir.
Tasarının birçok yerinde subjektif değerlendirmelere açık bir yapı oluşturulmakta, yazılan gerekçeler dâhil madde hükümleri tartışmalı bir hukuki durumu ortaya koymaktadır. Yine, dairelerin kaldırılmasına ilişkin olarak herhangi bir ilke ortaya konulmamıştır. Oysa bu durum Anayasa'nın 142, 154 ve 155'inci maddeleri çerçevesinde kanunda tanımlanması gerekirdi.
Sonuç itibarıyla, tasarı yargının doğru, hızlı ve adil karar almasını, dolayısıyla yargının işleyişten kaynaklanan sorunlarına çözüm getirmek amacıyla hazırlanmamış, siyaseten yüksek yargıya nüfuz edebilmek ve tam hâkimiyet sağlamak amacıyla düzenlenmiş olduğu görülmektedir. Düzenlemeler başta Anayasa'nın eşitlik ilkesi olmak üzere, yüksek yargıyı düzenleyen maddelerine aykırılık tartışmalarını beraberinde getirecektir. Mesleğe girişteki sözü ile hâkim ve savcıların kanun yolu değerlendirme formu değerlendirmeleri objektif ve somut unsurlara dayanmamaktadır.
Aynı şekilde, şirketlere kayyum tayinine ilişkin fiillerin kapsamının genişletilmesi ve şirket ortaklıklarının yönetimlerinin kayyum görev alanına dâhil edilmesi bu alanda suistimalleri yaygınlaştıracak, yeni suistimal kapıları açacaktır. Burada kayyumun yaptığı işlerden sorumlu tutulmaması ve tazminat davasının devlet aleyhine açılması öngörülmektedir.
Terörle mücadele eden asker ve polislerimizin operasyonlarda iftira ve isnat karşısında korunmalarına ilişkin tasarıyı bir türlü getiremeyen Hükûmetin kayyuma sıra gelince onları korumaya alan bir düzenlemeyi getirmesi bizim açımızdan oldukça manidardır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin 2 büyük sorunu vardır, bunlardan birincisi bölücü terör, ikincisi de adaletsizliktir. Bunların bir sorun olması değilse bile sorunların bugünkü devasa hâle gelmesinden on dört yıldır ülkemizi yöneten AKP hükûmetleri sorumludur. Bu tasarı da bu sorunların çözümüne bir katkı sağlamayacak, yeni birtakım sorunların ortaya çıkmasına sebep olacaktır.
Bu sebeplerle çok önemli olan bu kanun tasarısının mutlaka alt komisyona havale edilerek alt komisyonda değerlendirilmesini, sağlıklı bir yapıya kavuşturulmasını Milliyetçi Hareket Partisi olarak istiyoruz. Bu düşüncelerle hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.