| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/726) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .06.2016 |
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben de öncelikle Sayın Bakanımızı, sizi ve tüm katılımcı arkadaşları saygıyla selamlıyorum.
Ben sadece kanunun temas ettiği hususlara, getirdiği yeniliklere bir tespit zaviyesinden yaklaşacağım ve onları belirtmekle iktifa edeceğim. Belki ufuk açıcı olur. Yeniden özet bir şekilde açıklamak bakımından bunu söylüyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Önümüzde görüşmekte olduğumuz tasarıyla ilgili olarak -bildiğiniz gibi- 20/7/2016 tarihinde istinaf incelemesi yapacak olan bölge adliye mahkemeleri ve bölge idare mahkemeleri faaliyete başlayacak. Bu bakımdan Danıştay ve Yargıtayın iş yükünde de önemli ölçüde azalmalar olacaktır. Bu azalma sebebiyle Yargıtay ve Danıştayın daire ve üye sayıları azaltılarak yeniden düzenlenmekte.
İstinaf mahkemelerinin faaliyete başlamasıyla Yargıtay ve Danıştay, temyiz mahkemesi olarak dosyaları sadece hukuka uygunluk yönünden inceleyecek ve içtihat merci olarak görev yapacaklar. Bahsi geçen yüksek mahkemeler artık kendilerine intikal eden kararları delil değerlendirmesi yaparak maddi olaya uygunluk yönünden incelemeyecektir.
Danıştayın 17 olan daire sayısı bu kanunla birlikte 10'a, 195 olan üye sayısı da 90'a düşürülmekte. Yargıtayın da 46 olan daire sayısı 24'e, 516 olan üye sayısı da 200'e düşürülmektedir. Ancak Yargıtay ve Danıştaytaki iş yükü dikkate alınarak daire ve üye sayılarının sözü edilen sayılara indirilmesi için kademeli bir geçiş öngörülmektedir. Zira kanunun yürürlüğe girmesine rağmen Yargıtay ve Danıştay elindeki dosyalara bakmaya devam edecek, bunları iade etmeyecektir. Bu nedenle kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtaydaki üye sayısı 300, Danıştaydaki üye sayısı 116 olarak belirlenmiştir. Daire sayıları kanunda belirlenen sayılara yetkili organlarca üç yıl içinde tedricen indirilecektir. Üye sayıları ise boşalan her 2 üyelik yerine 1 üye seçilmek suretiyle kanunda belirlenen sayılara tedricen düşecektir.
Yargıtay ve Danıştay üyeleri Anayasa Mahkemesi üyelerinde olduğu gibi on iki yıllık süre için seçilecek ve görev süreleri bittiğinde yeniden seçilemeyecekler, bu kanunla getirmiş olduğumuz düzenleme. HSYK tarafından seçilmiş ve on iki yıllık Danıştay üyeliği sona eren hâkimler her türlü mali ve sosyal hakları saklı kalmak kaydıyla yine HSYK tarafından idari yargıda sınıf ve derecelerine uygun olarak görevlendirmelerine atanacaklardır. Cumhurbaşkanı tarafından seçilmiş olan üyeler ise görevleri sona erdikten sonra bir ihtiyari durum öngörülmektedir. İsteklerine göre idari yargıda da görev alabilecekleri gibi başka bir göreve de atanabileceklerdir.
Görevi sona eren üyelerin Danıştayla ilişiği kesilecektir ancak herhangi bir şekilde üyelerin atama işlemlerinin gecikmesi durumunda hak kaybına neden olmaması amacıyla atama gerçekleşinceye kadar özlük hakları Danıştay tarafından karşılanması bu kanunla güvence altına alınmaktadır.
Danıştay Başkanı seçebilmek için gerekli olan dört yıllık Danıştay üyeliği yapma şartı altı yıla çıkarılmaktadır. Yargıtayda da bu tam tersi, on yıllık altı yıla düşürülmektedir.
Danıştay ve Yargıtay Genel Kurulunca üye tam sayısı esas alınarak yapılacak seçimlerde Danıştayın ve Yargıtayın -biraz evvel Sayın Cumhuriyet Halk Partili arkadaşımız da bahsetti- üye tam sayısının hesabında görev süresinin dolması, ölüm, emeklilik veya istifa gibi nedenlerle boşalan üyelikler dikkate alınmayacaktır.
İdari işlere bakmakla görevli daire sayısı 2 iken Danıştayda 1'e düşürülmektedir. Bu itibarla İdari İşler Kuruluna idari daireden katılacak başkan ve üye sayısı yeniden belirlenmiştir. Bununla birlikte, İdari İşler Daire Kurulunun toplanma ve görüşme yeter sayısı da Danıştay daire sayılarının azaltılmasına bağlı olarak düzenlenmektedir.
Danıştay Başkanlık Kurulu kararlarına karşı Anayasa Mahkemesinin iptali kararı doğrultusunda itiraz müessesesi getirilerek bu kararların Yargıtayda olduğu gibi bütün daire başkanlarından oluşan Başkanlar Kurulunca incelenmesi ve kesin olarak karara bağlanması öngörülmektedir. Bu, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı neticesinde ortaya çıkan bir zorunluluk neticesinde yapılan bir düzenlemedir. Yargıtayda bunun aynısı zaten yapılmaktadır.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu daha önce mevcut dosyaları makul sürede tamamlaması için üç yıl süreyle sürekli görev yapan bir kurul olarak belirlenmişti. Bu süre daha sonra iki yıl uzatılmıştı, ancak bunun yeniden uzatılmasına ihtiyaç söz konusu olduğundan bir iki yıllık uzatma daha öngörülmektedir kanunla birlikte.
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Danıştay üyelerinin üyelikleri sona ermekte. Ancak bu tarih itibarıyla Danıştay başsavcısı, Danıştay başkanı, başkan vekili ve daire başkanı olarak görev yapan üyelerin üyelikleri de devam etmektedir. Danıştay üyelikleri sona erenler arasından ilgisine göre, Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu veya Cumhurbaşkanıyla kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş gün içinde Danıştayın yeni kadro sayısına göre üye seçimi yapılacaktır. Tekrar Danıştay üyesi seçilmeyenlerin atama ve seçim nedeniyle yürüttükleri görevler de kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla sona erecektir. Örneğin, Danıştay üyesinin HSYK'da görev yaptığı gibi, başka yerde görev yaptığı gibi, eğer yeniden atanmamışlarsa buradaki görevleri de sona ermiş olacaktır. Danıştay üyeliğinden HSYK üyeliğine seçilmiş olup kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla kurul üyeliği devam edenlerin kurul üyeliklerinin sona ermesinden üç ay önce HSYK veya Cumhurbaşkanınca yeniden Danıştay üyeliğine seçilmeleri hâlinde on iki yıl süreyle Danıştay üyesi olarak görev yapabileceklerdir. Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra üyeliği devam edenler ile sonradan tekrardan seçilenlerin Danıştay üyesi olarak çalıştıkları süreler üyelik kıdeminde dikkate alınacaktır. Örneğin, burada Danıştay seçiminde öngördüğümüz altı yıllık süre bakımından önceden yapılan çalışmalar dikkate alınmış olacaktır.
Yargıtay üyeliğine seçilmiş olup da kanunun yürürlüğe girmesiyle üyeliği sona erenler yeniden üye seçilmeyenler, her türlü mali ve sosyal hakları saklı kalmak kaydıyla HSYK tarafından sınıf ve derecelerine uygun bir göreve atanacaklardır. Görevi sona eren üyelerin Yargıtayla ilişiği kesilecektir. Aynen Danıştayda olduğu gibi bunların da özlük hakkı burada tekrardan güvenceye alınmaktadır. Yargıtay konusunda ve Danıştayla ilgili söylediklerimiz hususunda benzer bir paralellik göstermektedir. Bu bakımdan, Danıştayla ilgili söylediklerimiz Yargıtayla ilgili söylenenler için de geçerlidir. Ancak burada Danıştay genel sekreteri ile Yargıtay genel sekreterinin seçilme şartlarına yeknesaklık sağlamak amacıyla Yargıtay genel sekreteri seçilebilmek için aranan beş yıllık üyelik kıdem şartı kaldırılmaktadır. Yargıtay yayınlarının döner sermayeyle ilgili olarak bir konu düzenlenmektedir. Bunu da geçiyorum.
Yargıtay daireleri, önüne gelen davayla ilgili kendilerini görevsiz görmeleri durumunda... Bence bu yargılama sürelerinin uzaması bakımından çok önemli bir yenilik olarak görüyorum ben. Görevsiz görmeleri durumunda kendilerinin görevli olduğu kanısına vardığı daireye dosyayı direkt olarak gönderecektir. Hâlbuki mevcut durumda, dosya iş bölümü inceleme kuruluna gönderiliyordu. Burada çok zaman kaybına vesile oluyordu, bu bakımdan, bu zaman kaybının önüne geçmek bakımından da son derece yerinde ve uygun bir düzenleme olduğu kanaatindeyim.
Hâkim ve savcı adaylarının -biliyorsunuz- meslekten önce bir mülakatı söz konusu. Mülakat neticesinde kabul edilenler iki yıl süreyle Adalet Akademisinin bünyesinde eğitime tabi tutuluyorlar ve ondan sonra da atamaları gerçekleşiyordu. Burada bir iki yıllık eğitim süresinden sonra yeniden bir mülakat, sözlü sınav öngörülüyor. Bunun da nedeni çok açık: Çünkü, ilk gelen kişiyle ilgili sizde edindiğiniz bilgiler, kanaat, onu ilk gördüğünüz andan itibaren oluşan kanaattir. Hâlbuki iki yıl süreyle, bu kişiyle sürekli çalışacak, bu kimselerin elde edeceği kanaat, onların muhakeme kabiliyeti, hukuk bilgisine vukufiyeti ve diğer yönleri bakımından da aynı şekilde önemli bir aşamadır iki yıllık süre. Son derece uygun olduğunu ve yerinde olduğunu söylemek gerekiyor.
Biliyorsunuz, önceden hâkim ve savcılarla ilgili olarak kanun yoluna başvurulduğunda kendileriyle ilgili bir not veriliyordu. Daha sonra bu kaldırılmıştı, ancak uygulamada ortaya çıkan durum yeniden bunun işleme konulmasını, yürürlüğe getirilmesini zorunlu kılıyor. Bu bakımdan, kanun yoluna müracaat edildiği noktada gerek bölge istinaf mahkemeleri gerekse Yargıtay bu noktada ilgili dosyayla ilgili, hâkimle ilgili kanaatini belirtecek -bir not da diyebilirsiniz, derecelendirme formu da diyebilirsiniz- bir düzenleme tekrardan burada öngörülmüş oluyor.
Bir önemli düzenleme de değerli arkadaşlarımız, biliyorsunuz Türk Ceza Kanunu'nda şu anda yetki bakımından suçun işlendiği yer söz konusu ağır ceza mahkemesi yetkili mahkeme olarak bakacak. Ancak burada özellikle devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar ve devlet sırlarına karşı suçlar ile terörle mücadele kapsamına giren suçlardan dolayı açılan davalar, suçun işlendiği yerin bağlı olduğu ilin adıyla anılan ağır ceza mahkemesinde görülecektir. Yine soruşturma da aynı şekilde buna paralellik arz edecek şekilde düzenlenmektedir. Bu da önemlidir, çünkü zaten şu anda özellikle ilçelerde, biliyorsunuz dosyaların güvenlik nedenleriyle bir başka yere gönderilmesi çok yüksek oranlarda seyrediyor. Hâlbuki il merkezindeki o ille anılan ağır ceza mahkemesinde görülmesi belki daha uygun olacaktır.
Yine, burada, suçun bir şirketin faaliyeti kapsamında işlenmekte olduğu hususunda kuvvetli şüphe varsa şirket işlerinin yürütülmesiyle ilgili olarak kayyum atanmasının yanında şirketlerin ortaklık payları ve menkul kıymetler idari yetkilerinin de kayyuma devredilebileceği öngörülmekte. Ayrıca, kayyum atama kararının verilebileceği suçların kapsamı da genişletilmektedir. Kaldı ki bundan dolayı doğan uyuşmazlıklarda ya da müracaat edilecek tazminatlarda kayyumun kendisine değil de devlet güvencesine tabi tutulmakta. Baktığımız zaman bu da aslında Anayasa'nın 129/5'e...
BAŞKAN - Ama orada "Görevi kötüye kullanma" rücu... Zannediyorum Cemal Bey şey yaptı. Görevi kötüye kullanma kriterini değerlendirmek lazım.
HAKAN ÇAVUŞOĞLU (Bursa) - Evet, doğru.
Şimdilik söyleyeceklerim bundan ibaret. Son olarak bir şey söylemek istiyorum Sayın Ağbaba şahsımı ifade etti, yalnız Sezgin Bey, "Bana -görüntülerde- fiilî müdahalesi oldu." dedi. Hayır arkadaşlar, hepimiz buradaydık. Sayın Bakanımıza kendisinin bizatihi fiilî bir müdahale teşebbüsü olduğu için biz de ona mâni olduk. Bundan ibarettir olay.
Teşekkür ederim.