Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Tarım ve Orman Bakanlığı b) Orman Genel Müdürlüğü c) Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ç) Türkiye Su Enstitüsü d) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 06 .11.2024 |
LÜTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Sayın Başkan, Komisyonun değerli üyeleri, Sayın Bakanımız, Değerli Bakan Yardımcıları ve Tarım ve Orman Bakanlığının çok değerli bürokratları; hepinizi İYİ Parti Grubu adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada Sayın Bakanın sunumunu dinledik; aynı zamanda, iki grubumuzun çok değerli konuşmacılarının da Türk tarımıyla ilgili değerlendirmelerini ve bu bütçeyle ilgili de isteklerini ve yorumlarını hep birlikte Komisyonumuzda, inşallah, iyi bir şekilde değerlendirileceği ümidiyle onları da dinledik. Bugün tabii, Komisyonumuzda görüşülen her konu ve 2025 yılı bütçemizin tamamı ülkemiz için fevkalade önemlidir ama ben inanıyorum ki Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesi Türkiye’deki etkilediği kesim bakımından, nüfusumuz içerisindeki önemli bir bölümü direkt olarak ilgilendirmesi bakımından ve Türkiye’deki millî gelire katkısı bakımından fevkalade önemli olan bir bütçedir. Bugün burada Sayın Bakanın sunumunda genel rakamlar ortaya konuldu ve bir ayrı, yeni başlayan bir program, planlı yeni bir dönem, ekimi, üretimiyle ilgili de burada bir sunum yaptılar; bu, Türkiye’de ilk defa. Daha önceki dönemlerde de dile getirilen ama gerçekleşmesi bugüne kısmet olan veya başlaması bugüne kısmet olan yeni bir çalışma, inşallah, bu çalışma faydalı olur. Hepimizin isteği, ben inanıyorum ki burada yani çok heyecanlı da olsak bu heyecanımız ülkemizin daha iyiye kavuşabilmesi noktasındadır. Dolayısıyla burada sakinlik içerisinde, gerçekten, Türk tarımının geçmişini… Tabii ki siyaset var, yönetimler var ve uzunca bir dönemdir, yirmi iki sene, yirmi üç sene Türkiye’nin yönetiminde olan da bir siyasal parti var. 2002’den itibaren bugüne kadar Türk tarımı nereden nereye gelmiştir; bunu hepimizin hem irdelemesi hem incelemesi hem de burada "Eksiklerimiz ve fazlalarımız nedir?" diye bunlara da dikkat çekmemiz gerekiyor; bu aslında hepimizin görevi. Bunlara tenkit anlamında değil eksiklerimiz anlamında bakmamız lazım.
Şimdi, Türkiye’nin tarım sektörüne yönelik ulusal ve uluslararası kişi ve kuruluşlar tarafından hazırlanan raporlar ağırlıklı olarak yapısal sorunların varlığını ortaya koymaktadır. Türkiye arazi verimliliğinde 20'nci, emek verimliliğinde 30'uncu sırada yer almaktadır dünyada. Bu veriler sektörde yaşanan önemli yapısal sorunların varlığını açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Tarım sektörünün yıllar itibarıyla Türkiye gayrisafi yurt içi hasılasındaki payı 2003'te 9,79'dan 2023'te 6,5'e gerilediği resmî kayıtlarımızda yer almaktadır. Görüldüğü üzere demek ki bizim yirmi yıllık periyot içerisinde gayrisafi yurt içi hasıla içerisinde tarımın geliri azalmış ve bu tarımın gelirinin azalmasıyla aynı şekilde tarım sektörünün ortalama büyümesi de 2,4 olmuş durumdadır. 85 milyon nüfus, turist sayısını da burada katarsak aşağı yukarı 35-40 milyon civarında bir turist sayısı ve yine aynı şekilde resmî rakamlarda 5 milyon civarında ifade edilen ama gayriresmî rakamlarda 10 milyon civarında olduğu ifade edilen ve Türkiye'de yaşayan göçmen nüfusunu da bu popülasyonun beslenme sorumluluğu olarak ortaya koyduğumuz takdirde Türkiye'nin önündeki tarımla ilgili olan zorluklarının veya eksiklerinin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.
Tarım sektöründe son iki yılda görülen duraklama resmî raporlarla da ortaya konulmaktadır. Ben sadece birkaç resmî rapordan Komisyonumuza sunum yapmak istiyorum. 6 Eylül 2023 tarihinde yayımlanan Orta Vadeli Program'da 2024-2026’da şu ifadeler yer almaktadır: “2022 yılı için millî gelir üretim yönüyle değerlendirildiğinde tarım sektörü yıl genelinde yüzde 1,3 büyüme kaydederek görece daha zayıf bir performans ortaya koymuştur. “Görece” dediği diğer sektörlere göre çok düşük bir performans ortaya koymuştur ve Türkiye'deki millî gelire katma değer oranı da fevkalade düşmüştür; sayfa 6, paragraf 1. “Türkiye ekonomisi 2023 yılının ilk yarısında yaşanan deprem felaketine rağmen, yıllık bazda yüzde 4,6 oranında büyüyerek…” devam ediyor, “tarım sektörü ise yüzde 1,5 oranında küçülerek millî gelir büyümesine katkı sağlayamamıştır.” Orta Vadeli Program sayfa 11, paragraf 1. “Türkiye ekonomisi 2023 yılının ikinci yarısında ise millî gelir katma değer büyümesi yüzde 5,6 seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Tarım sektörü bu dönemde yüzde 0,7 oranında artış kaydederek büyümeye çok sınırlı olarak bir katkı sağlamıştır." Bunlar fevkalade rapor söylemidir yani "0,7 katkı sağlamıştır." diyoruz. Aynı şekilde, 2023 yılında iktisadi faaliyet kollarına göre millî gelir incelendiğinde, tarım sektörü yıl genelinde yüzde 0,2 oranında sınırlı düzeyde artarak millî gelire katkı sağlayamamıştır. Orta Vadeli Program sayfa 10, paragraf 2.
2024 Ocak ayında Tarım ve Orman Bakanı Sayın İbrahim Yumaklı, hayvancılıkta ülkesel üretim planlamasının başlatıldığını -bugün açıklamaları da yapıldı- bitkisel üretimde ülkesel üretim planlamasının 2024 Eylül ayında başlatılacağını açıkladılar. Aynı dönemde, ilgili Bakanlık tarafından 2024 yılında 600 bin baş besilik sığır ithalatının planlandığı açıklandı. Bu iki açıklama demek ki hayvancılıkta planlama üretimle değil ithalatla yapılacak yorumunu getirir mi getirmez mi; takdirlerinize sundum.
Değerli Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Bakan ve Bakanlık mensupları; 2018 yılında -hayvancılıktan biraz önce bahsettik- cumhuriyet tarihinin rekoru kırılarak 1 milyar 765 milyon dolar değerinde canlı hayvan ve 325 milyon dolar değerinde et ve et ürünleri ithalatı gerçekleştirildi. O dönemin değerli Sayın Bakanına bu rakamlar sorulduğunda "Paramız var, alıyoruz." diye cevap vermişlerdi. Bu yıl yani 2023 yılında ise canlı hayvan ithalatı 1 milyar 195 milyon dolar olarak mevcut rekoru neredeyse zorladı. 2024 yılında ilk üç aydaki ithalatın değeri 173 milyon dolar, bir yıl önceki aynı dönemdeki ithalat miktarı 166 milyon dolar idi. Et ve süt ürünleri ithalatında durum ise daha vahim bir durumda. 2023 yılının ilk üç ayında 30 milyar dolar değerinde et ve et ürünleri ithalatı gerçekleştirilirken bu yılın ilk üç ayındaki ithalat 144,5 milyon dolar değerindedir. Bu yıl tüm zamanların canlı hayvan ve et, et ürünleri ithalatında bir rekor beklenmektedir.
Şimdi, ben Sayın Bakanın buradaki sunumuna baktım. Biraz önce yapmış oldukları sunumda çok önemli bir iddiada bulundu, ben gerçekleşmesini yürekten arzu ediyorum. Sayfa 7'de "Planlama dönemi sonunda et ithalatını ülke gündeminden çıkaracağız." beyanında bulundular. Bunu ben yürekten temenni ediyorum ama çok büyük bir iddiadır. Şimdi, burada yıllar içerisinde baktığımız zaman, önümüze koyduğumuz hedeflerde, mesela, burada da 16,6 milyondan 17,7 milyona yükseltileceği ifade edilmektedir, hedeflenmektedir ama bizim zaten 2020'de 17,965 milyon aynı şekilde hayvan, büyükbaş hayvan varlığımız vardı.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Sayın Bakanım, küpeler düşmemiştir, küpeler var ya, küpeleri geçiriyorlar ama düşmüyorlar.
LÜTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Evet, şimdi, burada, büyükbaş hayvan sayısındaki artış oranı gene Hükûmetin bir başka verisinde -hedeflerinde- 2023'te eksi 2,6; 2024'te 0,3; 2025'te 0,5 olarak önümüze bir hedef konulmaktadır. Bu sayılara da baktığımız zaman, ben tekrar ifade ediyorum, Sayın Bakanın bu planlama dönemi sonundaki et ithalatını ülke gündeminden çıkarabilmesini yürekten arzu ediyoruz ama gerçekleşebilir mi, ona çok bir şey diyemiyoruz; bakacağız, göreceğiz.
Tarımsal amaçlı transferler ve millî gelire oranı... Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesinde bu Hükûmet döneminde, 2006'da bütçeden ayrılması gereken payın millî gelirin yüzde 1'i olduğu ifade edilmişti. Ama o günden bugüne -aşağı yukarı on sekiz sene oldu herhâlde- on sekiz senede bu yüzde 1'lik orana hiçbir zaman ulaşılamadı. Bu ulaşılamamanın nedenleri nedir? Onları bilemeyiz ama şimdi, bu sene de önümüzdeki sene içinde hedeflenen 0,22 olarak ifade edilmektedir. E, bu artık beşte 1'ine düşmüş olan bir orandır. Gerçekten, bu kadar büyük bir çiftçi sayısı, ülke ekonomisindeki önemi ve -zaman zaman önceki konuşmacı arkadaşlarımız da çok güzel ifade ettiler- aslında ülkenin geleceği, beka sorunu dediğimiz olay konuştuğumuz tarımdır.
Şimdi, bizim sınırlarımızın ötesinde bir katliam devam ediyor, "savaş" demiyorum, katliam devam ediyor. Orada, Gazze'de küçük bir alana sıkıştırılmış olan insanlar var. Bunların konutları, yaşadıkları yerler gayriinsani. O inşaatla ilgili olan, günlük yaşamını devam ettirecekleri yerlerle, mahallerle ilgili olan sıkıntılara öyle veya böyle insan hayatında alışılabiliyor belki, alışılmaması temennimiz ama bunların on gün, on beş gün aç kaldıklarını hesap edin, yaşama şansları yok. Yani tarım inanılmaz önemli, Allah'ın bize bahşettiği bir güzel ülke var. Bu ülkemizde dünyadaki birçok ürün yetişebiliyor, her bir bölgemiz gerçekten tarımla ilgili çok büyük potansiyele sahipler ama görebildiğimiz kadarıyla, biraz önce ifade ettiğimiz bu tarımdaki destekleme payıyla birlikte bütçe harcamaları içerisinde de tarımsal desteklemelerin payı 2007'den 2025'e kadar yüzde 3,4'ten yüzde 0,92'ye gerilemiş bulunmaktadır. Yani ifade etmek istediğimiz, tarım gerekli dikkati, gerekli önemi maalesef bu yirmi iki yıllık süre içerisinde görememiş durumdadır. Tarımın ihmal edilmesi mümkün değildir.
Bakın, şimdi arkadaşlarımız da ifade ettiler, ben de dolaşıyorum, daha üç gün, dört gün önce pancar tarlalarından geldim, orada videoya da aldık, banda da aldık, "Artık önümüzdeki senelerde biz ekim yapmayacağız." diyen çok insan var. Bunlar ülkesini sevmediğinden değil, toprağını sevmediğinden değil, özellikle pancar ekimi gibi çok zahmetli olan bir üretimde "Artık biz bu üretimi zor olduğu için yapmıyoruz." demelerinden değil; ürün fiyatlarıyla maliyetlerinin artık karşılanamaz durumda olduğunu ve kendi emeklerini de artık hesaba katmadıkları hâlde bu çiftçiliği, bu ürünle ilgili olan imalatları, ekimi, dikimi, sökümü devam ettirebilecek güçte kendilerini görmüyorlar. Bugün, bir pancar çiftçisinin münavebeli tarım olmasına rağmen ekimden vazgeçmesi, tekrar aynı çiftçinin o ekime dönebilmesi aşağı yukarı sekiz yıllık bir süreyi alır. Bunlar ülkenin kaybıdır. Bu şekildeki -söylenilen laftır, alışıldığı için ben de söylüyorum- tarım politikalarının genel Hükûmet politikaları içerisinde üvey evlat politikası görmesi, üvey evlat şeklinde nitelendirilmesi, çiftçinin kendini üvey evlat olarak görmesi geleceğimiz için fevkalade yanlıştır. Bunun üzerinde durmamız gerekir.
Şimdi, bugün gene konuşmacı arkadaşlar da bir kısım değindiler, dolaylı olarak değindiler. Aslında bugün burada biz Plan ve Bütçe Komisyonundayız, Tarım Komisyonunda değiliz. Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçeden tarıma ayrılacak olan payı konuşuyoruz ve bu payın fevkalade düşük olduğu, buradaki resmî kayıtlarda, Hükûmetin değişik birimlerinin resmî kayıtlarında ortadadır. Bunun artırılmasıyla ilgili -inanınız- çok büyük gereklilik var. Türkiye bir ekonomik sıkıntı içerisinde, bunu hepimiz biliyoruz ve bu ekonomik sıkıntıyla ilgili alınan kararlar var ama bu alınan kararlarda enflasyonun düşürülmesi konusu eğer sadece çiftçinin sırtına yükleniyorsa çiftçi artık bunu kaldıramıyor; sıkıntı burasıdır, bunu görmemiz lazım. Şimdi, siz en basit... Geçenlerde Sayın Maliye Bakanı şöyle bir ifadede bulundu -ben baktım sadece- dedi ki: "Fırıncılar vergi kaçırıyor." Bunu bir söyledi, iki söyledi yani sanki Türkiye'nin bütün bu vergi sistemi içerisinde suçluyu bulduk gibi, "Fırıncılar vergi kaçırıyor." Fırıncının ekmeğine sizin verdiğiniz fiyatı fırıncı vermiyor, fiyatı fırıncı tespit etmiyor. Maliyetlerin hepsinin artışı serbest, fırıncının satacağı ekmeğin fiyatı baskılı. Neden? Enflasyonu düşüreceğiz diye.
Şimdi, buradan süte geleceğim. Sayın Bakanım, ben videoda izledim dün akşam, bugün burada kendileri ifade etmediler. Et ve Süt Kurumunun piyasayı regüle etmesi için 50 bin ton alım yapacağını, bununla ilgili açıklama yaptılar ve 0,50 olan desteklemenin de 1 liraya çıkarılacağını ifade ettiler. Şimdi, gelin, et, süt... Süt yetiştiricileri -bakın, besicilik ayrı- süt yetiştiriciliği işin fabrikası, işin rahmi. Eğer süt yetiştiricileri yaptıkları bu üretimden, yaptıkları bu işten, yaptıkları bu çiftçilikten ayakta kalamazlarsa işte o zaman 1 milyar doların üzerinde besi hayvanının ithalatı ortaya çıkar. İfade edildi, 11 milyar dolarlık sığır ithalatı yapmışız, 11 milyar dolar. Burada 0,50 kuruş artış verdik, güzel; bu kötü değil, bu güzel ama bu artışlar, bu 11 milyar dolar acaba planlı bir şekilde Türk süt üreticisine verilmiş olsaydı bugün bizim et ithalatındaki veya canlı hayvan ithalatındaki durumumuz ne olurdu? Yani bunlara iyi bakmamız lazım. Bu, sadece bir enflasyon rakamını düşürmek meselesi değildir. Ben Maliye Bakanlığı da yaptım, ben bu Mecliste 83'te milletvekili olan tek kişiyim. Hiçbir şekilde... Tabii ki siyasi partim var, bir siyasal konuşma olarak ifade...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Kayalar, süre doldu, lütfen tamamlayalım.
LÜTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Bir saniye, müsaade edin.
Bunun için konuşmuyorum. İfade ettiğim, bir ülkemiz var, biz ülkemizdeki kararları alırken bunu bir bütünsellik içerisinde almamız lazım. Ben Maliye Bakanlığı dönemimde şunu yaptım mesela: Nedir? "İşte, yatırımlar var, bütün yatırımlara, şu yola, bu yatırıma, işte, bu baraja şunlar verilecek." Hayır. Bitmeye yakın olan neyse onları çıkarın, onlara, bitecek olanlara en fazla parayı vereceğiz dedim. Şimdi, burada da biz tarımı, ekonomideki enflasyon düşürmesi içerisinde, sesleri de fazla çıkmadığı için, seslerini duyuramadıkları için, tarım sektörünün üzerinden, çiftçinin üzerinden enflasyon düşürmesi yapmamız inanın ki enflasyonu düşürmez; bunun altını çizerek söylüyorum. Bu, bir müddet düştü gibi yapar, ondan sonra enflasyonu patlatır. Bunu çok iyi hesap etmek lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen... Selamlamak için mikrofonu açıyorum.
Buyurun.
LÜTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Tabii ki bunların hepsinin içinde şöyle bir olay var: Sistem sorunu var, Türkiye'nin sistem sorunu var.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Kayalar, süre doldu. Lütfen...
LÜTFULLAH KAYALAR (Yozgat) - Bitirdim, bir saniye, bir cümle...
Bugün yapılan bütçeyi Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki bir birim yapıyor. Maalesef ve maalesef, bakanlıklarımızın burada -Hazine ve Maliyeyi bir tarafta tutuyorum- fazla bir dahli olmuyor. Bu dahli olmadığından dolayı da masa başındaki işlemler istenilen neticeleri kısa bir süre için doğuruyor gibi görülebilir ama bilin ki başta tarım olmak üzere, buradaki sıkıntılar yıllara sâri olur ve bu yıllara sâri olma, "çiftçi kesimi" denilen en helal para kazanan kesimin de hakkını yemektir; bunda hepimizin de vebali olur.
Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ederim.