| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Alt Komisyonunun Tekirdağ Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporlarına ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 09 .06.2016 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, sunuşlar bölümünde polis karakollarıyla ilgili yaptığınız bir sunuş vardı, açıklama vardı; Bakanlık yetkilileri de burada olduğu için belki çok daha yararlı olacak diye düşünüyorum. İnsan haklarının polis karakollarında ihlal edilmemesi açısından öncelikle, polis karakollarının üç çeşidi var; A grup, B grup, C grup diye. Türkiye'de mevcut olan polis karakollarının hiçbiri bu standartlara uygun değil Değerli Başkan. Bu standartlara uygun olmadığı için polis karakollarımız insan hakkı ihlalleri çok daha fazla yaşanıyor. Mesela, yaşadığımız örneklerden hemen şunu pratik olarak söyleyelim: İfadenin alındığı polis karakollarına gittiğiniz zaman eğer ifadeyi alan kişi değerli bürokratların yerinde oturuyorsa arka tarafta kamera vardır, burada, önlerinde şüpheli olarak ifadesi alınan kişi oturuyor, orada kamera kaydının alınıp alınmadığının bir uyarısı yok. Yani normal koşullarda, polis karakollarında bu şekilde ifade yöntemleri hukuka aykırı. Belki sizinle sohbet ediyordur ifadeyi alan, belki o anda sosyal, beşerî ilişkiler anlamında konuşuyordur, o kayıt orada olduğu zaman kayıt alındıktan sonra, eğer kişi o anda kendisini boşlukta hissetmişse, normal, yasal anlamda sorguya geçmişse orada, boşlukta, isteyerek olmayan veyahut da tamamen kişisel güven nedeniyle bir şey ifade etmişse artık o aleyhine beyan olarak kabul ediliyor. Öncelikle, sizden istirhamım, bunun da bence insan hakları ihlali açısından sadece ve ama sadece, Türkiye'deki bu polis karakollarının bu evsafa uygun olup olmaması... Bu üç şeyi getirir, bir: Polisi bu kadar töhmet altında bırakmaktan kurtarır. İki: İnsan hakları ihlali açısından bence bu en aza indirilmiş olur. Üç: Emniyet mensuplarında insani ortamlarda çalışma ortamını yakalamış oluruz. Bu hakikaten ihmal edilmiş bir konu, onun için, ben bunu dile getirme ihtiyacı hissettim.
Raporla ilgili... Evet, eksiğiyle fazlasıyla emeği geçen tüm arkadaşlara ben teşekkür ederim ancak, tabii, ideal olanı, ideal olması gereken, olan eksikliklerin rapora dercedilmesi. Bununla ilgili, evet, ben bir önceki dönem de Komisyon üyesiydim ancak Komisyonun üyesi olmamakla beraber, cezaevinden bize gelen mektuplar var. Gelen üç tane mektubu ben Sayın Başkanlığınıza gönderdim, Sayın Cezaevi Alt Komisyon Başkanına gönderdim, Sayın Bakanlık yetkililerine gönderdim. Şimdi, burada açık ve net bir keyfî disiplin soruşturmalarından bahsediliyor, infaz yakma politikasından bahsediliyor, yayınların engellenmesinden bahsediliyor, mektup ve faksların engellenmesinden bahsediliyor, sohbet hakkının engellenmesinden bahsediliyor. Bunlar ayrı, uzun uzun... Doğrusu, bir de sürgün ve nakillerle ilgili yaşanan sıkıntılardan bahsediliyor. Evet, kısmen bunlar yansımış, kısmen yansımamış; bunların da tekrar yine gözden geçirilmesini veya bundan sonra eğer Komisyon olarak gidilecekse bu mektuplar da en azından ellerinde olursa, bu kişileri de bir dinlerlerse belki daha somut, net sonuca varmış oluruz.
Aynı şekilde, tabii ki ben Komisyona gelmeden Komisyonumuzu aradım, takdir edersiniz, il ve ilçelerde altı ayda bir insan hakları izleme raporlarının Komisyonumuza gönderilmesi lazım Türkiye'deki tüm illerde. Maalesef, valiliklerin bünyesinde kurulu bulunan insan hakları izleme kurulları tam anlamıyla, manasıyla çalışmıyor. Gerçekten, eğer bunlar tam anlamı ve manasıyla çalışmış olsa belki biz de burada çok fazla sıkıntı yaşamamış oluruz. Raporları istedim, Komisyona gönderilmediği için Komisyonun yapabileceği bir şey yok. Bunun üzerine -dayanamadım ben- Tekirdağ Valisini aradım, dedim ki: Sayın Valim, insan hakları izleme komisyonu bünyenizde kurulu, burada hiç cezaevine gidilmiyor mu yani cezaevinden size gelen mektuplar yok mu, şikâyetler yok mu? Bununla ilgili raporlarınız varsa bize gönderir misiniz. Raporlarının olmadığını ancak onlara şikâyetlerin yapıldığını söylediler. "Bana göndermenizin mahzuru var mı?" dedim, "Yok." dediler, sağ olsunlar, ben huzurunuzda ona da teşekkür ederim hakikaten. Mektupları bana faksla gönderdi ve ben yine aynı şekilde, Başkanlığınıza, Sayın Alt Komisyon Başkanına, Sayın Bakanlık yetkililerine de teslim ettim. Bu mektubun bir tanesi mesela, herhâlde, okuduğum kadarıyla, psikolojik anlamda rahatsız ama tedaviye ihtiyaç var çünkü sürekli koğuşta dövüldüğünü, şikâyet edildiğini, şikâyet ettiği zaman, güya "Sen kafanı duvarlara çarpıyormuşsun." yani psikolojik anlamda gerçekten bunun hastaneye sevkinin gerektiği hususunda ihtiyaç var.
Yine, aynı şekilde, bir başka mektup, "Ruhsal ve bedensel anlamda ben çok yıpranmış durumdayım..." intihar eğilimleri vesairesi var. Yani netice itibarıyla, bu insanlar, evet, suç işlemiş olabilir ama yine de bizim insanımız, cezaevleri ıslah yerleridir yani insanları topluma yeniden kazandırma yerleridir. Bu açıdan, anlaşılan burada yine bir sıkıntı var.
Aynı şekilde, bir başka mektup, burada da yine hukuka aykırılıklardan şikâyetçi vatandaş. Tabii, temennimiz, arzumuz şu: Cezaevlerinin gittikçe azalması, cezaevine giden insanların sayısının azalması ama demek ki toplumda sıkıntılar var ki bu sayı da geometrik olarak sürekli artıyor. Ama artsa da bizim bu insan hakları ihlallerine en azından, göz yummamamız lazım, daha üstüne gitmemiz lazım diye düşünüyorum.
Ben teşekkür ediyorum, saygı, hürmetlerimi sunuyorum.