KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nişasta bazlı şeker üretimi, bana göre... Burada da yapılan bir olay var, A şekerinin yüzde 10'u civarında üretime izin veriliyor. Baktığınız zaman Türkiye'de 5 üretici, 6 fabrika var.

BAŞKAN - Sayın Akar, özür dilerim, ibra işlemini yapalım, biz devam edelim, arkadaşları gönderelim, olur mu, uygun görürseniz?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Olur, peki, tamam. Ama belki söylediklerimden sonra ibra etmeyebilirler de onun için diyorum. Peşin peşin ibra ettiriyorsunuz bana.

Tamam, peki.

BAŞKAN - Şimdi Şeker Kurumunun 2013 ve 2014 hesap dönemlerine ilişkin sonuç bölümlerini ayrı ayrı okutup ibranıza sunacağım.

2013 yılını okutuyorum:

Şeker Kurumunun 2013 yılı bilançosu ve 1.378.407,68 Türk lirası gelir fazlasıyla kapanan gelir ve gider tablosu tasvibe sunulur.

BAŞKAN - İbra edenler... Etmeyenler... İbra edilmiştir.

2014 yılını okutuyorum:

Şeker Kurumunun 2014 yılı bilançosu ve 1.369.124,67 Türk lirası gelir fazlasıyla kapanan gelir ve gider tablosu tasvibe sunulur.

BAŞKAN - İbra edenler... Etmeyenler... İbra edilmiştir.

Sayın Akar, buyurun.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tablo kısmını arkadaşlar da duysun istiyordum ya. Daha beş dakika var arkadaşlar, ibrayı peşin yaptık.

BAŞKAN - Birkaç arkadaş gider, diğerleriyle de paylaşırız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Evet, tamam herhâlde, devam edelim.

Şimdi, burada asıl önemli olan, Şeker Kurumunun önünde duran iş, bana göre, bu nişasta bazlı şeker üretim olayı. A şekerinin yüzde 10'u kadar nişasta bazlı şeker üretimine izin veriliyor kanunen. Ayrıca, bir de Bakanlar Kuruluna yetki verilmiş, yüzde 50'sine kadar artırabilir yetkisi verilmiş ama Bakanlar Kurulu son iki yıla kadar yüzde 50 civarında kullandı, 2014'te yüzde 30, yüzde 25 şu anda galiba bildiğim kadarıyla, yüzde 30. Ama baktığımızda böyle bir ihtiyacın olmadığı da görülüyor.

Bir defa, burada sorulması gereken soru: Niye buna izin veriyorsunuz, bu kota artırımına niye gidiyorsunuz? Ben şöyle diye düşünüyorum: Allah'tan Cargill'in temsilcisi yönetim kurulundan çıkmış, herhâlde bundan sonra sıfıra doğru ineceğiz hızlı bir şekilde. Uzun süre Cargill'in temsilcisi vardı. Niye söylüyorum bunu da? Türkiye'de 5 şirket, 6 tane fabrika var nişasta bazlı şeker üretimi yapan ve bu üretim kapasitelerinin yüzde 70'i de Cargill'e ait ve maalesef Bakanlar Kurulu kararıyla, ihtiyaç olmamasına rağmen, hatta stok devri olmasına rağmen nişasta bazlı şekerde, her dönem yüzde 50, Başkanın da dediği gibi... Rakamlar yok ama son rakamı biliyorum, yüzde 25.

ŞEKER KURUMU BAŞKANI DR. HÜSNÜ TEKİN - Son dört yıl.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bir defa doğru bulmuyoruz, bir.

Bununla ilgili yargı kararları da var, onu Mustafa Bey söyleyecek. Hep geçmişe dönük yargı kararları çıktı. Yani, sendika yargıya başvurdu ama sezon, dönem kapandığı için artık o uygulamadan Bakanlar Kurulunun artırdığı ve uygulamaya, hayata konan işi geri döndürme şansı olmuyor, o üretimi yapıyor vatandaşlar ama daha sonra bununla ilgili son alınan kararı da söyler Mustafa Bey. Hukukçu olduğu için ona bırakıyorum daha iyi anlatması için, ben pek beceremiyorum hukuki tarafı anlatmayı. Böyle bir durum var, bunun acil sıfıra indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Okuyoruz, siz izah ediyorsunuz, defalarca konuştuk bu konuyu geçmiş dönemde, arkadaşlar gittiği için duyamıyorlar, bu fruktoz üretimi, glikoz üretimi, Avrupa'daki üretim, Türkiye'deki üretim... Türkiye'deki üretim gerçekten çok fazla. Amerika'yı örnek veriyorsunuz ama Türkiye'deki üretim gerçekten fazla.

Eğer siz şunu söylüyorsanız: Benim çocuğum da sizin çocuğunuzun tükettiği ürünleri tüketiyor, benim çocuğum bundan etkilenmiyor, bu ürünlerden etkilenmiyor, benim çocuğumun geleceğiyle ilgili sağlık açısından şekerin, tatlandırıcının kullanılmasından en ufak bir tereddüt duymuyorum diyorsanız yüzde 50'ye çıkartalım, önemli değil ama yüzde 1'lik bir tereddüdünüz varsa bunu bizimle paylaşın ve bu kotanın gerekirse daha da aşağıya çekilmesi konusunda hep birlikte bir çalışma yapalım yani samimi bir şey söylüyorum. "O yapıyor, bu yapıyor, ona imtiyaz sağlıyor, buna rant sağlıyor." Bunların hepsini geçtim, samimi bir şekilde bunun... Hepimizin çocukları var, hepimiz çocuklarının gözünün içine bakıyoruz, torunları olacak, vardır belki de arkadaşlarımızın torunları. Eğer etkilenmiyorsa, yüzde 1 nispetinde etkilenmiyorsa, Bakanlar Kurulu da yüzde 50 artırsın, kota yüzde 10'du, A şekerini yüzde 20'ye çıkaralım eğer bu ihtiyaçsa ve ithal edilmeden Türkiye'de üretimi yapılabiliyorsa, hiçbir sıkıntısı yoksa yapalım bunu ama ben biliyorum ki -yani ben tıpçı da değilim, hukukçu da değilim- Avrupa bunlarla ilgili tedbir alıyor, dünya ülkeleri bunlarla ilgili tedbirler alıyor, biz de üretimi artırıyoruz. Bunun doğru olmadığını söylemek istiyorum; bir.

Şimdi, bir de şu var: Şeker Kurumu "Bu NBŞ üretimini kontrol ediyoruz." diyorsunuz. Ben kontrol edildiğine de inanmıyorum. On-line sistemler kurdunuz, debimetreler kurdunuz. Ben şimdi size çıkarırım "T anında, şu anda fabrikaların ne üretim yaptığını da görüyoruz on-line sistemden." diyorsunuz. "Bakalım." desek...

ŞEKER KURUMU BAŞKANI DR. HÜSNÜ TEKİN - Bakarız, gideriz bakarız, anında bakarız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Burada göstermeniz lazım. Herkes "wireless"la bağlanıyor.

ŞEKER KURUMU BAŞKANI DR. HÜSNÜ TEKİN - Bakarız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Keşke böyle bir sunum yapsaydınız da biz de buradan görseydik.

ŞEKER KURUMU BAŞKANI DR. HÜSNÜ TEKİN - İstediğiniz zaman yapalım Sayın Vekilim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdi, niye inanmıyorum biliyor musunuz? Debimetreleri koymuşsunuzdur, kontrol yaptığınızı düşünüyorsunuzdur ama bu fabrikaların üretim kapasitelerine baktığımda yani kurulma ve kapasitelerine baktığımda bu ürettikleri ürün ile bu fabrikalarının kendi üretim tesislerinin maliyetlerini karşılaması mümkün değil arkadaşlar. Siz fabrika kuruyorsunuz -atıyorum- 100 birim üretecek ama 13 birim, 20 birim üretimle ayakta durmaya çalışıyor ve kârlı bir şekilde... Ki, özel sektörde her şey duygusaldır, ne vergi vermek için düşünür ne istihdam etmeyi düşünür, "Ne kadar kazanıyorum?" diye bakar. Asla bunu kontrol edemediğinizi düşünüyorum. Bunun da gerekçesini şuna dayandırıyorum: Türkiye'de tarımsal alanda bir tek mısır üretimi artıyor arkadaşlar. Bunu tarım verilerine baktığınızda görebilirsiniz, siyasal amaçlı da söylemiyorum, nüfus artarken, ciddi artarken nüfusumuz tarım ürünlerinin üretimi düşmüş, hayvanlar -öyle diyeyim- büyükbaş, küçükbaş düşmüş, bir tek mısır üretimi artıyor. İhraç etmiyoruz ama bir yerde işleniyor bu mısır, bir yerde kullanılıyor, işte nerede kullanılıyor? Bu NBŞ üreten fabrikalarda kullanılıyor. Şimdi, bu kadar mısır üretimi arttığına göre -kotaları belli, ihtiyaç belli, mısır üretimi de sürekli artıyor ve bir yerde kullanılıyor bu- onun için diyorum ki, bu fabrikalar kesinlikle kontrol edilmiyor. Verilen kotanın çok üzerinde üretim yaptıklarını düşünüyorum yani bu da hakikaten sağlık anlamında hepimizin geleceğini etkiliyor.

Sizden ricam, biraz evvel söylediğim gibi buna böyle bakın. Yüzde 10 yasal zorunluluk var ama Bakanlar Kuruluna tavsiyede bulunmayın. Bakanlar Kurulu sizin tavsiyeniz üzerine bu kararı alıyor ve gerekçe göstermeksizin belki düşürdünüz rakamı siz geldikten sonra ama bu tavsiyeyi yapıyorsunuz. Lütfen yapmayın, gerekirse ihtiyacımızı ithal yolla karşılayalım ama yapmayın, karşılasınlar ama biz ürettirmeyelim bunu diyorum.

Teşekkür ediyorum.