KOMİSYON KONUŞMASI

FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Teşekkür ederim.

Şimdi, daha önce benzer konuları söyledik ama başlangıçta, burada dikkatimi çeken bir konuyu da ayrıca dile getirmek istiyorum. Şimdi, 2013 raporunda okumuştum da, bunu örnek vermek istiyorum. Şimdi burada 2013 yılında 2012'den yapılmış emniyet yönetim sistemi ihalesi yapılmış. Emniyet yönetim sistem ihalesi tabii soruşturulmuş, nihayetinde bir şey bulunamamış ama çok ciddi tespitler var, o konuyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

Şimdi, yani neden biz 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında bir ihale yapmaktan kaçıyoruz? Yani ben bunu anlayabilmiş değilim, neden kaçıyoruz?

Şimdi, mesela bu emniyet yönetim sistemi ihalesi yapılmış. 2012 yılı için limit Kamu İhale Yasası'na göre 6 milyon 629 bin 154 lira. Bizim bu ihalede yaklaşık maliyetimiz 6 milyon 538 bin 356 lira olarak belirlenmiş yani Kamu İhale Yasası'na göre limitin 90 bin lira altında. Böyle santim santim ölçülmüş gibi yani. Kamu İhale Yasası'ndan kaçmak kendi mevzuatımıza göre ihale yapmak için bu yapılmış. Neden bunu söylüyorum? Çünkü daha sonra bu ihaleyle ilgili olarak firmaya -gerçi konusu da başka ama- yüzde 20 iş artışı verilmiş. Firmadan 15/5/2013 tarihinde teklif isteniyor, firma üç kuruş beş kuruş değil, aynı gün teklifini sunuyor. Raporda bunlar açık, çok teferruatlı da ve 657.900 Amerikan doları yüzde 20 iş artışı veriyoruz. Bu durumda demek ki her şey baştan belli, iş artışı da belli, öbürü de belli. Biz Kamu İhale Yasası'ndan kaçmak için bu yollara giriyoruz. Biz Kamu İhale Yasası kapsamından niye kaçıyoruz? Ben bunu anlayabilmiş değilim yani. Kaldı ki "Yüzde 20 iş artışı da -keza Sayıştayın raporunda geçiyor bu- bizim mevzuatımıza da aykırılık teşkil ediyor." diye not düşmüşler. Şimdi, bunlar doğru şeyler değil diyorum ben. Yani biz ihale yaklaşık bedelini küçük göstererek, sonra birtakım yollarla artışlar vererek... Ben bunların doğru olmadığını düşünüyorum. Bunlar idareye olan güveni de işin doğrusu sarsar.

Şimdi, Devlet Demiryolları, sayın vekilim söyledi... Ben de mesela kayınpederim rahmetlinin babası demir yolcu- belki 1900, 1800 sonlarına doğru doğmuş- şöyle bir hikâye anlatır -Sayın vekilime de şimdi söyleyeceğim zaten, gitti de- Nevşehir'in köyünde bir at arabası alıyor fi tarihinde. Yaz, güneşten korunmak için at arabasının altına yatıyor. Alttan bir bakıyor, "Allah'ım şundaki alete bak." diyor. O zaman at arabasındaki aletler çok hoşuna gidiyor. Tabii, benim bahsettiğim belki yetmiş seksen yıl önceki hikâyeler. Şimdi, tabii Devlet Demiryollarının 2013 bütçesine baktım ben, 5 milyar. 4 milyar harcanmış. Bu ülkenin yıllardır kaynaklarını kullanan bir kurum, milyarlar kullanıyor, tabii bir şeyler yapacak. Yakıp atacak veya cebe atacak hâli yok ki, mecbur yapacak, görevi yapmak. Hızlı demir yolu da yapacak, başka şeyler de yapacak.

Şimdi, bunun dışında, ben mesela, bu konuları, Sayıştay raporun birçok maddesinde değinmiş, çok ciddi konular olarak gördüm. Şimdi, mesela, iş deneyim belgeleri yönünden bu ihaleye iki firma teklif vermiş. Bunun yaklaşık maliyeti tespit edilirken bir firmadan teklif alıyoruz biz, o firmaya da ihale veriyoruz. Hadi bakayım, ayıkla pirincin taşını. Böyle olmuş bu ihale ve iş deneyim belgeleri yönünden yeterli araştırmalar yapılmamış. Mesela, ihaleyi alamayan firma mahkemeye gitmiş, yürütmenin durdurulmasını almış mahkemeden, sonradan vazgeçmiş ama mahkeme kararı çok enteresan, çok güzel bir karar. Okudum ben, burada da var. Şimdi, kanunsuzlukları, daha sonra firma dilekçesinden, davasından feragat etmiş ama mahkeme kararını okuduğunuz zaman yani mevzuata aykırılığı ortadan kaldırmıyor ki onun feragat etmesi.

O zaman, şöyle diyorum, çok başka konular da var: İşte, iş artışının dışında, bunu başka şeylerde de görebiliriz. Yeterli rekabetin sağlanmaması gibi birçok konu var. Soruşturulmuş, neticede tabii bir şey çıkmamış herhâlde, o raporu da çok fazla irdeleyemedim ben ama şunu diyorum: Tabii, ameller niyete göredir, hiç şüphe yok.

Şimdi, bu raporu mesela ben okurken az önce Bursa olayında da söylediğim gibi, sadece yaklaşık maliyetini tespitindeki aksaklıklar bile ister istemez bizim içimizde kuşkulara sebep olur. Devlet Demiryolları yüz yıllık bir kurum. Hakikaten böyle bir kuruma böyle hataları ben layık görmem. Eğer böyle hatalar yapılıyorsa, yani bunu söylemek istemiyorum ben, yanlış oluyor diyorum kısaca, özenle seçiyorum kelimemi. Yanlış oluyor diyorum ben. Mesela, şurada sadece bu emniyet yönetim sistemiyle ilgili Sayıştayın tespitlerini bir okunsun, ortaya konsun, bundan sonra yapılacak hiçbir ihalede eksik, hata, noksan olmaması lazım bana göre. Gayet her şey açık yazılmış burada. İş mahkemeye taşınmış, mahkeme de kararını vermiş. Firma vazgeçti diye yapılan hukuksuzluklar, yapılan yanlış işler, mevzuata aykırılıklar ortadan kalkmıyor ki.

Dolayısıyla şunu söylemek istiyorum: Tabii birçok konu var. Şöyle bir şey... Tabii, demir yolları deyince hemen aklıma -Abdullah Yüce'ye de Allah'tan rahmet dileyelim- ilk gelen odur uzayıp giden o tren yolları gibi.

Şimdi, şöyle bir şey. Gelirken mesela Samsung'la ilgili ben kısaca bir bilgi aldım, baktım 2013 yılı cirosu Samsung'un 125 milyar lira. Güney Kore'nin 1950'de millî geliri 100 dolar, bizim Türkiye olarak 200 dolar. Güney Kore Türkiye'nin fert başına düşen millî geliri bizim insanımızın yarısı ama bugün 40 bin doları bulmuş Güney Kore. Şimdi, bakıyoruz, 2013 yılı cirosu 125 milyar dolar, neredeyse bizim ihracatımız kadar, kârı 34 milyar dolar. Ne yapmış? Çalışkan insanlar, düzgün insanlar. Küçücük yer, bizim dörtte 1'imiz kadar bir yer. Coğrafi imkânları, yer üstü, yer altı zenginlikleri bizden çok geri ama bir bakıyorsunuz bizi kaç katlamış? 4 katlamış. Güney Kore 1950'den bu tarafa bizi 4 katlamış.

Dolayısıyla biz kamu görevlileri olarak işimizi düzgün yapacağız, doğru olacağız. Olmadığımız müddetçe sürünmeye devam ederiz, herkes de bu ülkeye müdahale eder, olay budur.

İki tane de sorum var: Tabii, şimdi Ankara-Eskişehir hattı güzel bir hat, ellerine sağlık yapanın. Ben 2009 yılından günümüze kadar faaliyete geçtiği süre içerisinde yıllar itibarıyla gelir gider tutarlarını yani kârlılık durumu nedir, onu öğrenmek istiyorum.

Bir de, bu gerek Devlet Demiryollarında gerekse şantiyelerde çalışan firmalarda iş kazasından kaç kişi ölmüştür? Kaç kişiye buralarda sürekli iş göremezlik geliri bağlanmıştır, bunu öğrenmek istiyorum. Şantiyelerdeki taşeron firmalar da dâhil, demir yollarının kendi doğrudan işlettiği yerlerde 2009'dan itibaren. Bu iş kazasını çok geriye götürmeye de gerek yok, 2010, 2011, 2015, beş yıllık ama Eskişehir'in kârlılık durumunu işletmeye açıldığı günden bu tarafa kadar öğrenmek istiyorum.

Teşekkür ederim.