KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Burada "KİT Komisyonunda karar verilmesi" diye söylüyor Sayıştay, bir tavsiyede bulunuyor. Burada neye karar vermemiz isteniyor, buna bir açıklık getirsin önce Sayıştay. Neye karar vermemizi istiyor? Tekrar, baştan bir soruşturma açılmasına mı karar vermemizi istiyor, tespitleri nedir, neye karar vermemizi istiyor; onu bir söylesin, ondan sonra ben bir gireyim.

SAYIŞTAY TEMSİLCİSİ - Başkanım, şöyle: Komisyon tutanağını da okuyabilirim, tutanak da burada. O tutanak da şu deniyor: Önerinin daha detaylandırılarak yani tahkimden, dava konusundan falan bahsedilerek, daha geniş işlenerek Komisyondan gelecek rapora göre biz değerlendirelim, karar verelim, bu şekilde bir karar alalım ve gündemde bu şekilde bırakılması isteniyor. İsterseniz tam olarak okuyabilirim efendim.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hayır onu okumayalım da... Aslında, bu iş uzun yıllardır süren bir iş, 2009'dan beri de geliyor önümüze ve 1999 yılında depremden önce Bolu'da Bolu'nun ihtiyacı olan bir içme suyu ihalesi yapılıyor veya tamamlanıyor. Daha sonra, Gölköy Barajı'ndan da bu tesise ilave olarak yeni bir içme suyu şebekesine Bolu'nun ihtiyacı olduğu düşünülüyor ve proje hazırlanıyor. Proje neye göre hazırlanıyor? Çelik borulara göre hazırlanıyor. Çelik borularda fiyatlara baktığınız zaman metresinin 257 dolar civarında olduğu veya 247 dolar civarında olduğu görülüyor ve bunun üzerinden gidiliyor, proje bağlanıyor. Yani ihaleye çıkılıyor, bir firma ihaleyi alıyor. Hemen arkasından iki tane şey çıkıyor ortaya. Bir tanesi: 1999'dan sonra yapılan toplu konut alanları, diğeri de Bolu İzzet Baysal Üniversitesi kampüsünün buna bağlanması ki Bolu İzzet Baysal Üniversitesi kampüsü 1999'dan önce olmuş, var olan bir yer ve işin ilginç tarafı, toplu konut ihtiyacı da biliniyor, yeni bir projeye çıkılıyor su ihtiyacının karşılanması için ama işin ilginç tarafı, bu projeye dâhil edilmiyor burası. Daha sonra, revize proje yapılıyor ve revize projeyle bunun içine dâhil ediyor belediye bunu. Hemen peşinden de bu sefer çelik boruyla ilgili bir problem çıkıyor. Çelik borularla ilgili problem şöyle, diyor ki: "Çelik boru kullanmayalım, daha kullanışlı olan, aynı işlevi görebilecek olan CTP boru kullanalım." Tamam, orası da okey, testler yapılıyor, İller Bankası -bildiğim kadarıyla- onayını veriyor, "Kullanabilirsiniz." diyor. Bu sefer çaplarla ilgili problem çıkmaya başlıyor. Yani çelik borunun muadili olan CTP boru da kullanılmıyor orada, başka çapta borular kullanılmaya başlıyor. Yani belediye orada küllüm, ne yaptığı belli olmayan ve projenin başından beri hem yeni toplu konut alanlarının, üniversitenin alınmasıyla ilgili ihaleden hemen beş ay sonra revize istiyor. Yani sen bu kenti yönetiyorsan bu kentin tüm ihtiyaçlarını ve gelecekle ilgili ihtiyaçlarını bilmek zorundasın baktığın zaman ama asla böyle bir şey olmuyor, daha büyük bir kısmı daha sonra revize edilerek bu projeye dâhil ediliyor. İhale falan yok tabii, aynı firmayla yürüyorlar. Burada baktığınız zaman, yine, bu tespit edilen borularla ilgili fiyatlar alınıyor. Bir firma 118 dolar veriyor CTP boruya, başka fiyatlar şöyle: 145 dolar, 150 dolar ve 148 dolar. Bu 118 dolar veren "Kayıt yoktur." diye geçmiş burada, "Öyle bir bilgi, belge yoktur." diye ama Sayıştay raporlarında var bu. 118 dolarlık şey daha sonra tekrar fiyatını revize ediyor ama bunların "Tamam, kardeşim, diğerlerinde borunun metresi 145, 150 dolar, sen 118 dolara veriyorsun, gel bakalım, bir anlaşma yapalım." demesi gerekirken ne yapıyor? Bunu geciktiriyor ve bir süre sonra, doların kur değişimi, o arada üretimdeki maliyet artışları gibi gerekçelerle de -öyle bir gerekçe konulmamış ama yazılıyor- bu 150 dolarlara çıkıyor, 148 dolarlara çıkıyor. Burada ciddi bir kayıp var yani devletin kaybı var. Uzun süredir geliyor, aslında, çıkarılması değil de bundan sonra ne yapılması gerektiğini konuşmamız gerekiyor. Gerçekten, burada belediyenin, belediye çalışanlarının -kimse, ilgili birimlerde, proje, etüt, imar, mimar, neyse- burada ciddi -yolsuzluk demeyeceğim ama- vurdumduymazlığı, devleti zarara uğratmaları var aslında burada.

Daha sonra firma bir de haklıymış gibi -çünkü burada tespitler yapılıyor, buna göre ödenekler veriliyor, hak edişler veriliyor- diyor ki: "Benim burada ciddi bir kaybım var, 12 milyon dolara yakın bir kaybım var." ve mahkemeye gidiyor. Mahkeme bunu 897 bin dolarla bizim şeyimizi kabul ediyor. 12 milyon dolarlık talebini reddediyor, 897 bin dolarını kabul ediyor. Şimdi, aslında, bu devam eden bir olay yani biz bunu çıkaralım, atalım, ne olacak?

BAŞKAN - Sayın Akar, burada tahkime gidilmiş, karar verilmiş, karar infaz edilmiş, üç kez soruşturma yapılmış, tazminatlar alınmış, şimdi bizim burada İller Bankası açısından meseleye bakmamız gerekiyor. Bolu Belediyesi açısından İçişleri Bakanlığı gerekli denetimleri vesaire yapabilir ama burada İller Bankası açısından yapılması gereken her şeyin yapıldığı kanaati hasıl olmuş durumda.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tamam, bence de bunun taraflarından bir tanesi İller Bankasının altyüklenicisi diyelim veya müşterisi, Bolu Belediyesi. Yani İller Bankası görevini yaptı, Bolu Belediyesi burada hatalı, onun için de boş verelim, artık bunu kapatalım...

BAŞKAN - Hatalı demiyoruz, biz sadece denetimimizi İller Bankası açısından yaptığımızı söylüyorum.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hayır, hayır, örnek diyorum; hatalı, haklı onu da değerlendiriyoruz sonuçta. Ama Bolu Belediyesiyle ilgili de bir işlem yapılması konusunda bu Komisyon aslında karar verebilir. Biz tabii, gidip mahkemeye falan değil, İçişleri Bakanlığına bunun incelenmesi, belediye tarafının incelenmesi, İller Bankası tarafının değil, belediye tarafından niçin bu eksiklikler yapılmış, niye ihale doğru yapılmamış, niye öngörülen revizeyi çıktığı zaman... Şöyledir ya: Arkadaşlar, içinizde belki ticaret yapan insanlar vardır, ben asla, hayatım boyunca hiç ticaret yapmadım, bir ihaleye de girmedim hayatım boyunca. Ne yaparsınız ihaleye girdiğiniz zaman? Şartnameyi alırsınız, okursunuz, bunun üzerinden bir teklif sunarsınız, şirketler de bunun üzerinden bir teklif sunmuşlar ama hemen beş ay sonra ihalenin bütün şartları değişmiş. Ana girdi ne bu ihaledeki? Borular, borunun dışında bir ana girdi yok. Kazacak, boruyu döşeyecek ve suyu getirecek. Ana girdi değişmiş; bir. İki: Revize edilmiş, belki işin boyutu iki kat artmış. Yazık günah değil mi ticaretle uğraşan diğer insanlara? Yani bu aşağı yukarı bütün kurumlarda oluyor ama bir tedbir alınması gerekiyor. Yani ihaleyi yap, önce bitir, sonra da birtakım revize projelerle mevcut yüklenicilerle devam et; bu doğru bir şey değil. Burada Bolu Belediyesinin ciddi bir kusuru olduğu açık açık görülüyor. Bununla ilgili bizim tavsiye niteliğinde de bir karar almamız gerekiyor.

BAŞKAN - Sayın Akar, bizim bir karar almamıza hacet olmaksınız bunu Sayıştay da, İçişleri Bakanlığı da denetleyebilir. Burada, etkisi, tesiri olmayacak bir karar almamızın da bir önemi yok.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Çok etkili olur diye düşünüyorum ben, İçişleri Bakanlığına bir tavsiye kararında bulunursak.