| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/725) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 10 .06.2016 |
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarımız, değerli izleyiciler; tabii, Türkiye'de terörle mücadele özellikle son dönemde ve 7 Haziran seçimlerinden sonra da Türkiye'nin bir numaralı sorunu hâline gelmiştir. Tabii, güvenlik sorununun olduğu bir ülkede ekonomik sorunlardan, sosyal sorunlardan bahsetmek neredeyse zor hâle gelmiştir.
Şimdi, 2002 yılına baktığımızda, bir yıl içerisinde verdiğimiz şehit sayısını, hatta onun 2 katını günümüzde bir günde şehit olarak vermek durumuyla karşı karşıya kaldık. 2002'den günümüze kadar on dört yılda neden bu hâle geldik ve bu tasarıya neden ihtiyaç duyuldu? Bunun kısa bir değerlendirmesini yaparak tasarı hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu süreçte özellikle "Ergenekon", "Balyoz", "Askerî Casusluk" adıyla ifade edilen kumpas davalarında binlerce askerin hapsedildiği, çoğunun da terörle mücadelede madalyalarının olduğu bir dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri sindirilmiş, korkutulmuş, askerî kışlalara hapsedilmiştir. Bunun somut örnekleri vardır, operasyon taleplerini valiler imzalamamıştır, bu, kamuoyunun malumudur. Aynı şekilde, polis de karakollara hapsedilerek terörist faaliyetlerin göz göre göre yoğunlaşması, özellikle vatanımızın bir bölgesinde neredeyse özerklik ilan edecek seviyede güçlenmesine, sokakların kazılmasına, bazı mahallelere devletin giremeyecek şekilde yapılanmasına göz yumulmuştur.
Tabii, bu süreçte EMASYA kaldırılmış, askerlerin yargılanma usulü... Ki daha önce de aynıydı, askerî mahkemedeydi çünkü görev suçuydu, askerlerin görev esnasında işledikleri suçlar görev suçudur. Benim hakkımdaki, eski Genelkurmay Başkanımız İlker Başbuğ hakkındaki bütün suçlamalar, bütün iftiralar görevimizle ilgili, rütbemizle ilgilidir. Ancak bu iktidar, 9 Temmuz 2009'da bir gecede Ceza Muhakemesi Kanunu'nu değiştirerek bu askerleri cemaatin, FETÖ'nün hâkim, savcı cüppeli militanlarına teslim etmiştir. Silahlı Kuvvetlerin en önemli istihbarat kaynağı olan GES Komutanlığı, Bayrak Garnizonu MİT Müsteşarlığına personeliyle birlikte teslim edilmiştir, yani ülkede güvenliği sağlayan Silahlı Kuvvetlerin eli kolu bağlanmıştır. Bu arada, teröristler ise muteber olmuştur. Genelkurmay Başkanının terör örgütü kurmakla, yönetmekle yargılandığı bir davada bir terörist tanık olarak iki gün Türkiye'nin gözleri önünde mahkemelerde dinlenmiştir. Tabii, bunun hukuki, vicdani ve siyasi hesabını bu suçların işlenmesine göz yumanlar mutlaka tarih önünde ve hukuk önünde verecektir. MİT için veya hizmetli için soruşturma izninin amirlerinin inisiyatifine bırakan bir Türkiye'de her gün şehit ve gazi olma pahasına terörle mücadeleden askerden sakınılmasını hiçbir vicdan kabul edemez. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu kanunun arkasındayız, terörle mücadele için ne istiyorsa onu vermeye de hazırız, onu desteklemeye hazırız. Ancak yapılan hataların, Türkiye'de ödenen bedellerin mutlaka siyasi ve hukuki bir hesabı olmalıdır, olacaktır. Tabii, sosyal demokrat bir parti olarak kişi hak ve özgürlüklerine büyük değer veriyoruz.
Tabii, otuz beş yıl görev yaptığım bir kurumun insan hakları, özgürlükleri kapsamında, evrensel hukuk kapsamında, eğitim ve öğretim sistemini de bildiğim için çok hassas olduğunu düşünüyorum, hatta somut uygulamalarda, geçmişte de olmuştur, polis yerine askerin operasyon yapmasını isteyen çok sayıda vatandaşımız olmuştur. Yani bütün bu kumpaslara rağmen Silahlı Kuvvetler yine ülkemizde en çok güvenilen kurum olma başarısını sürdürmüştür. Bu nedenle, Sayın Bakanımı da kutluyorum Türkiye'nin en güvenli kurumunun siyasi sorumluluğunu yapan bir Bakanlık makamına gelmiştir, hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI FİKRİ IŞIK (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum.
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Bu süreçte, bu kumpas davalarıyla mağdur edilen askerlerin, Genelkurmay başkanlarının, kuvvet komutanlarının bu mağduriyetlerini giderecek bir yasa tasarısı çalışması vardı ve Millî Savunma Bakanlığı bu tasarıyı bakanlıkların görüşüne sunmuştu, son aşamaya gelmişti, bunun şu anki görüşeceğimiz tasarıda yer almaması büyük bir eksikliktir. Biz parti olarak bu tasarının içerisine o tasarının da dâhil edilmesini ilerleyen süreçte Komisyonda talep edeceğiz, ek raporla bunun tasarıya eklenmesini isteyeceğiz.
Diğer bir konu, subay, astsubay, polis, uzman erbaş, sivil memur, şehit aileleri, gazilerimizin çok önemli ve haklı talepleri vardır. Onlara, bu ülke için, vatanı için yaptıkları fedakârlıkların karşılığında çağdaş bir yaşam seviyesi sunamıyoruz. 20 binden fazla uzman terörle mücadele etmiştir, kendi haklarının bir gereği olarak istifa ederek kamuda görev almak için belediyelerin, kamunun kapılarında sefil bir hayat sürmektedir, bunlara duyarsız kalamayız. Dolayısıyla, yine bu tasarıda bu hedef kitlelerin yani terörle mücadelede canı ve kanı pahasına mücadele edenlerin en azından özlük haklarının ve psikolojik durumlarının dikkate alınması ve iyileştirilmesine yönelik maddeleri görmek isterdik, bunları da bu tasarıda göremedik.
Yine, tasarıda özellikle 9 ve 11'inci maddede erteleme ve infazın geriye bırakılmasıyla ilgili hükümler var. Bu hükümlerin Ceza Kanunu genel hükümlerine uygun olarak yapılması yerine birtakım istisnalar getirilmiştir. Evrensel hukukta ve Anayasa'nın 10'uncu maddesinde bu eşitlik ilkesine aykırıdır. Tabii, bunun mutlaka idari gerekçeleri olabilir ancak bir hukuk öğrencisi olarak, ikinci sınıf hukuk öğrencisi olarak, bu ayrımcılığın, bu istisnaların evrensel hukuka aykırı olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu süreçte hapiste kaldığımız beş yıl içerisinde, Mamak'ta, Hasdal'da GATA mezunu genç doktorların askerî tabip olarak çalışmak istemedikleri için firar ettiklerini, altı ay hapiste bu emeklerinin israf edildiğini, bu gençlerin devlete ve Silahlı Kuvvetlere olumsuz bakar bir vatandaş hâline getirildiklerini onlarla beraber yirmi dört saati paylaşarak gördüm. Dolayısıyla bu istisnalar kaldırılırsa bu gençler de eğer istemiyorlarsa, askerî doktor olmayı veya Silahlı Kuvvetlerde görev yapmak istemiyorlarsa devlet masraflarını alır, hiçbir hapse filan, insanlık dışı bir muameleye tabi tutmadan bunların hürriyetlerini verir, bunlar da istedikleri yerde çalışırlar, bu konuyu da Komisyonun takdirine sunmak istiyorum.
Tabii, maddelerle ilgili görüşlerimizi müteakip sıralarda açıklayacağız
Söz hakkı verdiğiniz için çok teşekkür ederim.