KOMİSYON KONUŞMASI

NECATİ YILMAZ (Ankara) - O zaman bence biraz daha anlatmamız lazım çünkü gerçekten anlatma ihtiyacımız sürüyor. Daha devam eden maddelerde bu kurumsal işleyişin denetimiyle ilgili de yine aynı felsefeyi görüyoruz, yansımayı görüyoruz. Bölge kurullarının denetimi adalet müfettişlerince yapılacak. Bu madde geçtikten sonra diğer hususları tartışmanın çok bir anlamı kalmayacak. O nedenle burayı dönüp dönüp konuşmamız gerekiyor. Israrla burada özel hukuk tüzel kişilerinin bilirkişilik yapması meselesinin yanlışlığına vurgu yapmamız lazım. Bu alandaki yetkiyi kullanacak kurula ilişkin vurgular yapmamız lazım.

Sevgili arkadaşlar, kötü tecrübeler içinden geliyoruz. Gizli tanıklık ve bunun yanı sıra dijital olarak yaratılan deliller ve süreç içerisinde idarenin bilirkişileri ve aslına bakarsanız karar baştan olgunlaştırılmış oluyor. Bu kaygıyı taşıyoruz çünkü kötü tecrübeler yaşadık. Dört yıllık, beş yıllık, altı yıllık mağduriyetler yaşadı bu ülke ve sonra bunların hepsinin kurulmuş davalar olduğunu Türkiye kamuoyu, dünya kamuoyu bu acı tecrübelerle öğrendi.

Şimdi, süreç içerisinde, hele hele de yeminin değersizleştiği süreçte diğer tereddüt ettiğimiz de yemin, yalan yemin yani.

BAŞKAN - Toptan kaldıralım.

NECATİ YILMAZ (Ankara) - İşte, dönüp baktığımız zaman şunu söylüyoruz: Eğer bunların tamamı değersizleşiyorsa, içi boşalıyorsa sonuçta yaşayacağımız yargısal süreçte de bunun sonuçları şimdiden görülüyor, kaygımız bundan kaynaklı. Dolayısıyla, dün böyle vardı. Evet vardı, bu zorluklar vardı ama bundan sonra olmasın istiyoruz. Dolayısıyla da şu anda yasa çıkarma yetkisine, gücüne, oyuna sahip olmanız nedeniyle bu yük, vebal sizin sırtınızda, bizim değil. Dolayısıyla, biz buna rağmen aynı madde üzerinde evet kuralları zorlayarak, evet usulleri belki zorlayarak defalarca söz alıp konuşuyoruz. Diyoruz ki: Bu konuya dikkat edelim. Niyetimiz has ise, samimi ise o hâlde bu kaygılarımızı giderecek sözler söylenmesi lazım. Biz de ikna olmak istiyoruz, biz ön yargılı değiliz. Dolayısıyla da şunu bir kez daha söylemek gerekiyor: Yani güncelleme dediğiniz bence olmalıdır, hatta daha kötüsü artık yasama faaliyetinde de formatlama var, devlet yönetiminde de formatlama var yani bütün birikimimizi kaldırıp çöpe atabiliyoruz. Bunlar da sıkıntı. Dolayısıyla, ben bu yaşanmışlıklar üzerinden ders çıkararak bu kurulun alabildiğince katılımcı, demokratik ve idarenin denetiminin dışında yapılanmasını, bunun yönteminin de daire başkanlarının yetkilerinin üst kurula aktarılması gerektiğini söylüyorum. Ben hâkimlik mesleğine başladığım zaman adliye binasının Hükûmet binası içerisinde olması bile tartışılırdı. Bunu bize anlatırlardı, bunu temel sorun olarak görürlerdi.

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Şimdi yeni binalar yapıldı.

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Evet, yapıldı, iyi oldu. Tabii bunu dediğimiz zamandan bu zamana otuz beş yıl geçti zaten. Ben otuz beş yıl önceyi anlatıyorum. Geldik buraya, bir sürü vergi topladık ve harcadık. İşte, o paralarla yaptık, cebimizden yapmadık, bunları yapmalıydık.

MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) - Herhâlde.

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Tabii ki yapılmalı bunlar çünkü biz otuz beş yıl çalıştık, vergi ürettik, onları da Hükûmetin hizmetine sunduk, o da bina yaptı, yapmalı. Benim söylediğim şey şu: O binada bile olmasını sorun yaparlardı bizim hocalarımız yargı bağımsızlığı açısından. Şimdi neyi konuşuyoruz? Şimdi idarenin bırakın mekân salonlarındaki beraberliğini idarenin yargı faaliyeti içerisinde bir ev daha soktuğunu görüyoruz. Ne üzerinden? Bilirkişi faaliyeti üzerinden. Dolayısıyla, bunu bir kez daha konuşma ihtiyacı duydum.

Teşekkür ederim.