KOMİSYON KONUŞMASI

NECATİ YILMAZ (Ankara) - Sayın Başkan, Zeynel Bey gibi, toplantımız başlamadan ben de tarihe not düşmek açısından ve Sayın Bakan gündemi görüşmeye geçmeden önce bu çalışmayı gerçekten de ihtiyaç duyduğumuz bir samimiyetle, içtenlikle, ihtiyaca uygunlukla götürüp götüremeyeceğimizi bir kez daha öncelikle test etmemiz gerekiyor. Bu anlamda, Zeynel Bey'in netlikle ortaya koyduğu mesele üzerinden mağdur edilmiş bir başka Komisyon üyesi olarak ben de bu anlamda kendisine soru sorulduğu anda sanki soru hazır, cevabı da hazır, çalışması yapılmış, sayısı belirlenmiş, cebine konulmuş, soru sordurulmuş, sayı verilmiş bir görüntü arz eden bu kumpasın, bu algı yönetiminin, bu iftiranın -yani ben "alçak" demek istemiyorum bu yapılan haberlerle ilgili çünkü bu alçaklıktan daha öte bir şey- iftira üzerine kurulmuş bu alçaklığın ve CHP'li milletvekillerinin Türkiye'deki hukuk uygulamasına ilişkin duyarlılıklarının, sorumluluklarının... Eğer biz gidip görmesek hâlâ o tecavüze uğramaya devam edecek çocukların, biz gidip araştırmayı yapmasak, Suruç katliamından sonra Diyarbakır bombacısıyla görüşmesek, oradaki hücreyi rapora bağlamasak, Türkiye'yle konuşmasak Türkiye'nin gündemine Ankara bombacısının çıkması mümkün değilken bu çalışmaları değersizleştirip bizleri adını dahi bilmediğimiz, açılımını dahi okuyamadığımız örgütlerle ilişkilendirmek gerçekten de tam anlamıyla bir alçaklıktır ve bu alçaklıktan siyaseten medet ummak ondan daha da alçakça bir durumdur. Bu durumun Komisyonumuz tarafından tespit edilmesi lazım ve siyaseten böyle bir yaklaşımın kovulması lazım. Hele hele de şimdi öncelikler sırası konuldu, bence Türkiye'nin en büyük öncelikli sorunu hukuk sorunudur, adalet sorunudur çünkü Türkiye'nin tüm sorunları kuralın uygulanıp uygulanmaması, keyfîliğin yönetime hâkim olması sorunundan kaynaklanmaktadır. Öyle baktığımız zaman, tam da kuralların uygulanmasını temin, yargının bağımsız işleyişini sağlama konusunda siyasi sorumluluk noktasında bulunan bir Adalet Bakanı böyle bir alt çalışmayla, kendisini böyle bir kumpasın hazırlayıcısı konumunda algılanmasına sebebiyet verecek bir tutumdan korumalıydı. Eğer böyle bir girişim yoksa öncelikle beraber çalıştığımız Komisyon üyelerini bu zan altından çıkarıp kamuoyuna net bir şekilde -suskun kalarak değil konuşarak, orada konuştuğu gibi- bir açıklık getirmesi gerekiyor. Ben Ankara Milletvekiliyim, bugün Ankara'nın bütün sokaklarında, bütün apartmanların posta kutularında tek tek isimlerimizin yazıldığı ve demin söylediğim gibi, açılımını bilmediğimiz, adını bilmediğimiz örgütlerle ilişkilendirilerek bir yere sürüklenmek istenmektedir CHP'li vekiller ama şunu netlikle söylemek lazım: Ben odamdan bir dolu mahkûm mektubu getirebilirdim, bir dolu tutuklu mektubu getirebilirdim; biz bunları incelemek üzere oraya gidiyoruz yani sizin uygulamalarınızdan mağdur olan, sıkıntı çeken, salgın hastalıklara maruz kalmış, gündelik ihtiyaçlarını karşılayamayan, iki katı kapasiteyle kullanılan cezaevlerinde tutuklu kalan... Belki yarın bunlar beraat edecekler ve belki de dün olduğu gibi, o kumpas davalarında olduğu gibi, çürütülmüş yargının ve döneminizde çürütülmüş yargının mağduriyetini yaşamış şekilde tahliye olacaklar. Bunlara ilişkin bizim sessiz kalmamız mı isteniyor? Cezaevlerine gitmek suretiyle bu gibi çürümüşlüklerin gün ışığına çıkmasının önü mü kesilmek isteniyor? Bu konuda Sayın Adalet Bakanımıza şimdiye kadar koyduğu tutumla ilgili güven duymuyoruz, en azından konuşup bu konuya netlik getirmesi gerekirdi; belki o ihtiyacımızı şimdi giderebilir.

Şimdi yapacağımız temel çalışma, siz söylediniz, zamanın birbirine uyup uymadığından bahsettiniz. Zaman dediğimiz diyalektik bir süreçtir, olayların akış sırasıdır, böyle baktığımızda, elbette ki her zamanın farklı bir algısı ve içeriği olacaktır ama dönüp baktığımızda, yine bir şeyi daha söylediniz, yargının sorunlarından bahsettiniz; yargının en temel sorunu kendi başına bırakılmama sorunudur, özellikle de yürütmenin bir iktidar alanına dönüştürme çalışmasının sahası olarak görülmesi sorunudur. Bu sorunun giderilmesi bakımından ben daha objektif, daha adil ve kullandığı koltuğun adına yakışır adil bir tutumu, hakkaniyetli bir tutumu toplantı başlamadan önce Adalet Bakanından bekliyorum ve kamuoyuna bu anlamda açıklama yapmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.