| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/726) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 17 .06.2016 |
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Değerli arkadaşlarım, tabii sabahleyin Cemal Bey, bir omurga maddeden bahsetti, iki tane omurga maddesi dolayısıyla.
Necati Bey...
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Efendim Başkanım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) - 2011, Hakimler Savcılar Yüksek Kuruluyla ilgili rahatsızlıklar var kamuya yansımış. Dönemin Başkanı benim çok samimi arkadaşım Kadir Bey, o konuda bir yeniden düzenleme ihtiyacı doğmuş, Adalet Komisyonu Başkanıyım, çok hararetli tartışmalar oldu, Bekir Bey o zaman Grup Başkan Vekiliydi, gece saat iki veya iki buçuktu, arkadaşlarımız istifa etti, çekildiler, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız çekildiler, o olayla, o dönüşümle ilgili rapor, tarihî rapordur. Özenle hazırladığım, kaynakları taradığım atıflı bir rapordur, sıra sayısını arz edeyim -2014'de kestiniz geçmişe gitmeyi, Cemal Bey okuyabilirsiniz- sarı sayısı 610.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Diğer maddede onu okuyalım Başkanım.
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Okumak anlamında demiyorum, değil.
NECATİ YILMAZ (Ankara) - Bir hatırlayalım onu.
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Efendim, ben katkı sağlamak için... Bakın, bir katkı...
BAŞKAN - Başımıza iş çıkardın Başkanım ya.
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Okumak anlamında değil, okumak değil.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Var, var...
AHMET İYİMAYA (Ankara) - O zaman konuşmuyorum... Efendim ben bir taktik, bir strateji değil, bir bilgi, neyse...
Evet değerli arkadaşlar, hararetli tartışmalar oldu ve oradan hâkimin konumu tartışıldı raporunda, dedim ki, aynen şöyle...
Cemal Bey, dinlemeniz zannediyorum araştırmanızdan daha önemli ama bu sayfayı bu gece tarasanız bulamazsınız; bir paragraf, okuyacağım paragraf şu, tarihî bir paragraftır: "Türkiye'nin muhtaç olduğu şey Yargıtay ve Danıştayımızı içtihat mahkemesine döndürecek yapılanmayı sağlamaktır. Bu, bilim, tecrübe ve konsensüs ekseninde oluşturulacak adalet ve hukuk reformuna bağlıdır. Yargıtay ve Danıştay hak ve adalet vatanının kalbidir, merkezidir ve öyle olmalıdır. Reformun nesnesi kurumlardır, kurullardır, kurallardır. Genel olarak hâkimin, evleviyetle elbette ki Türk hâkiminin, en altından doruğuna kadar topyekûn hepsinin, negatif görevi kararlarını hukuk dışı mülahazalara dayandırmaması ve pozitif görevi ise yegâne referans olarak yalnızca hukuk kuralına yaslanmasıdır. İdeolojiler ve hukuk dışı diğer saikler, adalet kapısından içeriye girdiğinde, kendisine has usulle dosyaya sızdığında vicdan ve adalet oradan firar eder. Aynı durum, filhal görevde olanlar kadar -o tarihte diyorum- bundan sonra göreve yeni seçilecekler için de varittir. Kural, hâkimin sultanı normdur. Türk siyaset kurumunun temel görevi evrim süreci ve konjonktürel patolojiler dâhil, sorunu bütün boyutlarıyla kuşatan büyük bir hukuk reformunu gerçekleştirmektir. Bu görev askıya alınamaz, indirgemeci yaklaşımlara feda edilemez ve ertelenemez." Ve devam ediyor, özü bu.
Arkadaşlar, bir bu. Yani Adalet Komisyonu gerekli hassasiyetle meseleye yaklaşmıştır, o dönemdeki şartlar içerisinde bir çözüm oluşturmuştur. Geleceği kestirmek imkânımız yok. İki üç noktada yine tahlillerimi ileteceğim. Bugün Barolar Birliği temsilcisiyle de konuştum. "Ağabey ben onu o şekilde hiç okumadım." Anayasa'mızın 139'uncu maddesinin son fıkrasının bir bölümünü Komisyon üyeleri olarak, yürütme organı olarak bir daha okumamız lazım.
Arkadaşlar, Amerikan Anayasası'nın canlı olmasının temel nedeni her olaya göre yeniden okuyuştur. Ben anlatayım daha güzel olacak Cemal Bey çünkü etkileşimi kendi açınızdan kısıyorsunuz.
ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, dikkatle dinliyorum sizi ama siz Cemal'in dinlemesi gibi...
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Peki.
MURAT EMİR (Ankara) - Hatta ben not bile alıyorum.
AHMET İYİMAYA (Ankara) - Kesinlikle şüphem yok.
Değerli arkadaşlar, bakın, Amerikan Anayasası'nın canlı olmasının temel nedeni natüralist anayasa yorumudur; her olayın, her büyük problemin bünyesinde taşıdığı sorunu yeni okuyuşla çözebilir miyiz anlayışıdır. Onun için, Anayasa'nın yeniden keşfidir. Bakın, Türkiye'de şu anda gerçekten ifade ettiğim "clear and present dangers" niteliğinde olmasa bile filhal ve açık, açık ama filhal olmasa bile yakın gelecek için Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun seçim usulü bir tehdittir, bir ontolojik...
O anlamda, 1982 Anayasası'nı küçümsüyoruz ama müthiş bir inşadır. Ne diyor? İşte, "Yoksun bırakılamaz." birinci fıkra teminat. İkinci fıkra "Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar -bilgimiz yok- görevi sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılan -bilgimiz yok- veya meslekte kalmalarına uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır." Bu deontolojik disiplin hükmü diyebilirsiniz ama bu gibi devlet krizlerinde Anayasa'nın bu hükmünü farklı okuyabilir, sadece işaret ediyorum ben.
İki: Değerli Bakanım, Anayasa'nın öngördüğü 154 ve 155'inci maddedeki yüksek mahkeme üyelerine verilen iki nitelik var. Bir, üyelik, tamam, bu statü olur deyin. İki, Başkanlık. Birisi asıl nitelik, öbürü türer nitelik. Başkan üyeliğin bir türevidir. Benim kanaatime göre de sadece Yargıtay Başkanı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının istisna olarak korunması lazım çünkü bir saniye dahi olsa bu yüksek organların temsilsiz bırakılması mümkün değildir. Ama ben burada teminat normundan çok teminat normunun üyelikten türeyen bir türev sonuç olduğunu kabul eder ve ben başkanlarımızın böyle bir düzenlemeyi benimsemelerinin Anayasa'nın ruhuna -aykırı demiyorum- daha uygun olabileceğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bir de, yine maddede dört yıl, beş yıl üyelikten sonra yine, yeniden seçimle... Başkanım, diyelim ki eski süre var, yeniden seçilenlerin eski süresi on iki yıldan düşülmesinin daha adil olacağını düşünüyorum.
Arz ediyorum.